Doğal afetlerin yol açtığı doğrudan ekonomik kayıpların en iyimser tahminle her yıl GSMH"nin yüzde 1"i düzeyinde olduğuna işaret eden Kazım Zeyrek, sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleştirilmesi için doğal afet zararlarının mutlaka azaltılması gerektiğini söyledi. Bu gerçeğin planlı dönemde kavranamamış ve kalkınma planları ile afet yönetimi arasında gerekli bağlantılar kurulamadığını ortaya koyduğuna işaret eden Zeyrek, “Bu anlayışın doğal sonucu olarak da, afet zararlarının azaltılmasında en akılcı yol olan, her ölçekteki planlama çalışmaları sırasında, doğal afet zararlarını azaltmaya yönelik planlama önlem ve faaliyetleri ihmal edilmiştir. Bu nedenlerle tekrar söylüyoruz; yaşam alanlarımız hala afetler bakımından risk altındadır. Evrensel bir hak olan, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkımız ihmal edilmektedir. Planlama kararlarından başlayan, tasarım-uygulama-denetim ve kullanım süreçlerinden oluşan, yapı üretim sürecine ilişkin bütünsel bir sistemimizin hala bulunmaması, bizleri bu evrensel haktan mahrum etmektedir” dedi.
Büyüyen, değişen ve nüfusu hızla artan kentlerde afetlerden etkilenme riskinin büyüyerek devam ettiğini ve bu nedenle hızla harekete geçilmesi gerektiğini savunan Zeyrek, “İmar Kanunu, tek yapı ölçeğinden çıkarılmalı, bütünsel bir yaklaşımla, şehircilik ve planlama ilkelerini kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Afet tehlike ve etki alanı haritaları yapılarak, her ölçekteki planlamanın ana girdisi haline getirilmelidir. Yapı denetim sistemine ilişkin sorunlar giderilmelidir. Yapı denetim sistemi, yapı üretim sürecinin bütününü denetleyecek bir bakışla ele alınmalıdır. Yapı denetiminde bütünselliği sağlamak için; mali denetim yani sigorta sistemi ve planlama süreçleri birlikte düşünülerek, yasal düzenleme yapılmalıdır. Birçok güvenlik etkeninin göz önüne alındığı, yapı kalite güvence sistemi oluşturulmalıdır. Yapı kalitesi, standart malzeme kullanımını, malzeme ve işçilik kalitesini artırmak amacıyla "Kalite Güvence Sistemi" geliştirilmelidir. İmar sorunları için uzmanlaşma öngörülmeli ve "İmar İhtisas Mahkemeleri" oluşturulmalıdır. Zorunlu Yapı Sigortası ve Mesleki Sorumluluk Sigortası uygulaması başlamalıdır” şeklinde konuştu.
1999 afetinden sonra yaşanılan yaşamsal sonuçlara bakıldığında doğal veya teknolojik olaylar olarak görünen afetler için yeni bir tanımlama yapmak gerektiği sonucunun ortaya çıktığına işaret eden Zeyrek, şunları söyledi: “Afet; insanın doğayı esas almayan yapılaşmaları ve bu yapılaşmalarla ilgili yanlış uygulama ya da kullanım kusurları sonucu ortaya çıkan olumsuzluklardır. Depremlerin afete dönüşmemesi için; bilime, bilim insanlarına ve sivil toplum kuruluşlarına kulak vermek, önem vermek, eğitim, planlama ve denetim çalışmalarında görev almalarını sağlamak, disiplinler arası birliktelikte toplumsal bilinçlendirme kampanyaları ve etkinlikleri başlatmak gerekli ve zorunludur.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Aydın Şube Yönetim Kurulu olarak, konu ile ilgili yapılacak çalışmaların tümüne, bilimin ışığı, mühendislik, mimarlık bilgi, kural ve ahlakı ile katkı vermeye devam edeceğimizi yeniden hatırlatırız. Ülkemizde doğal olarak yine yaşanacak olan depremlerde, can ve mal kaybetmeden yaşamanın yolunun, eğitimli ve bilimsel esasları benimseyen, denetim ve kontrol yapabilen bir toplumsal yapıdan geçtiğini artık herkesin anlamış olmasını umuyoruz”