Hâsılı kelam 14 Mayıs 1950 seçimlerinden geriye Yüksek Seçim Kurulu’nun adaleti, Demokrat Parti’nin zaferi, Milli Şef İsmet İnönü’nün sonucu olgunlukla karşılayan asaleti bir de Yeter Söz Milletindir, sloganı kaldı.
Bilindiği üzere 1923-1938 yılları arası zaman dilimine Türk Siyasi Tarihi’nde Ebedi Şef,1938-1946 yılları arası döneme de Milli Şef dönemi denir. Ayrıca CHP Genel Başkanı da olan Milli Şef İsmet İnönü devrinin bitişi her ne kadar 21 Temmuz 1946 seçimleri olarak kabul edilse de asıl bitiş tarihi 14 Mayıs 1950 seçimleridir.
Çünkü 1946 seçimleri iktidarın savunucusu devlet bürokrasisinin gerçekleştirdiği ve CHP’nin hileli bir şekilde ezici üstünlük sağladığı bir seçimdi ve tarihe de “açık oy gizli tasnif” adıyla geçmişti..
14 Mayıs 1950 ve sonrasında yapılan seçimleri kamuoyunda, hilesiz, güvenilir bir seçim olma özelliği kazandıran ise iktidar CHP ile muhalefetin anlaşması sonucu 16 Şubat 1950’de çıkarılan yasayla kurulan Yüksel Seçim Kurulu’dur.
O nedenle 14 Mayıs 1950 seçiminin asıl galibi Yüksek Seçim Kurulu’dur dense yeridir.
Çıkarılan seçim kanununun içeriği gizli oy, açık tasnif ve çoğunluk sistemini şart koşuyordu ve bir ilde geçerli oyların çoğunluğunu alan milletvekillerinin de tamamını almış sayılıyordu.
1950’li yıllarda henüz daha 11.Dünya Savaşının Ülkelerde yol açtığı ekonomik kriz ve sosyal travma henüz bitmediği için halk da CHP ve Milli Şef İsmet İnönü’den bezgindi ama belli de etmiyordu..
Çünkü gerek devletin her kademesine hâkim olan CHP bürokrasisinden gerek mahalle baskısından korkuyordu. Öyle ki, cebinde hem DP hem de CHP rozeti taşıyor, hangisi bulunduğu kente miting için gelirse onu yakasına takarak meydanları dolduruyordu.
Bu kalabalıklarla birlikte CHP’lileri umutlandıran bir diğer konu ise, savaş sonrası dünyanın yeni baştan şekillenmeye başladığı zor dönemi Ülke yararına sadece tarihi kişiliğiyle İsmet İnönü ile atlatabilirdi
Bu inancı beslemek için Milli Şef İnönü muhafazakâr seçmenin de oyunu alabilmek için dindar kimliğiyle bilinen Şemsettin Günaltay’ı başbakanlığa getirmişti.
Hatta olay parti içinde tepkiyle karşılanmış Günaltay’ın dindar bir kişiliği aşan konuşmalar yapması, Behçet Kemal Çağlar’ın istifasına neden olmuştu.
Seçim beyannamesinde CHP topraksız köylüye toprak dağıtılacağı, memurlara vergi indirimi yapılacağı ve ikramiye verileceği sözü vermiştir. Bunun yanında halka sevimli gözükmek için içlerinde İstanbul eski sıkıyönetim komutanı General Sabit Noyan ve Emniyet Müdürü Ahmet Demir’in de bulunduğu üst düzey bazı bürokratları görevden almıştı.
Rakibi Demokrat Parti ise seçim beyannamesinde CHP’nin bu güne kadarki başta ekonomi politikasını, köylünün sıkıntı çektiği vergi sisteminin adaletsizliğini, özel teşebbüsün iş sahasını daraltıldığını eleştirmiş, iktidara geldiklerinde çekilen bu sıkıntıları çözeceklerinin sözünü vermişti.
DP seçmenin karşısına bu seçimlerden tarihe miras kalan şüphesiz en önemli sloganı “Yeter söz milletindir,” sözü olmuştur.
1950 seçimlerine bütün Ülke’de katılan Demokrat Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi yanında Millet Partisi 22 ilde, Milli Kalkınma Partisi 3 ilde, Toprak Emlak ve Serbest Teşebbüs Partisi, Türk Sosyal Demokrat Partisi ile İşçi Çiftçi Partisi yalnız İstanbul’da seçime katılmışlardır.
Adnan Menderes’in memleketi 7 milletvekili çıkaran Aydın’da ise partiler seçim propagandalarında, her ne kadar merkeze bağımlı kalsalar da yereldeki zamanın gerektirdiği ihtiyaçlar öne çıkmıştır.
En başta da eğitim yani okullaşma geliyordu, çünkü o yıllarda okuma-yazma oranı yüzde 25-30’lardaydı.Çoğu köyde okul yokluğundan yoksul köylü çocukları ilkokul yüzü görmeden hayata atılmak zorunda kalıyordu.
İkinci propaganda konusu ise köylerin yol, su, elektrik gibi alt yapı sorunları ve kentleri birbirine bağlayan yolların yokluğuydu, asfaltı geçtik çoğu köye kağnıyla da olsa ulaşım bulunmuyordu. Yükler ya sırtta ya da deve, at, eşekle yapılıyordu.
Aydın’ın 493 köyünün neredeyse tamamında şebeke suyu yoktu. Halk içeceği ve kullanacağı suyu köylerin veya mahallelerin umumi çeşmesinden ya da pınar ve akarsulardan sağlıyordu.
Ayrıca yeterince geliri olmayan millet desen fakirdi buna rağmen üzerindeki vergi yükü oldukça ağırdı. Traktör nadir büyük çiftçilerde bulunduğundan halkın çoğunluğu arazisini atla, öküzle sürüyor, ekiyordu.
Orak elle biçiliyor, harman hayvanlarla kovuluyor, zeytinyağı ve pekmez ayakta sıkılarak elde ediliyordu, Buğday, çavdar değirmende öğütülür, ekmek sacda yapılır. Isınmada kullanılan odun aynı zamanda bir gelir kapısıydı.
Bütün bu ihtiyaç ve eksiklikler Aydın siyasetinin konusuydu ve.1950 ile başlayan serbest seçimlere gerek partilerden gerek bağımsız adaylardan hangisi köylünün ihtiyacı olan örnek yolunu, suyunu, otlak sorununu çözeceğine inandırırsa oylarını alıyordu.
Tabi verdiği sözü yerine getiremeyen ya da vaatlerinde ölçüyü kaçıranlar olursa köylüden nasibine düşen payını alıyordu..
Anlatıldığına göre 1950 seçimleri öncesinde Demokrat Parti adayı Şevki Hasırcı geçimini orman ürünlerinden sağlayan Bozdoğan’a bağlı Alamut Köyü’ne gider.
Öncesinde de çevresinden köylünün derdinin orman bekçisi olduğunu öğrenir. Konuyla ilgili şayet iktidara gelirlerse ormanın herkese serbest olacağını söyler.
Neticede Alamut’tan da hatırı sayılır oy alan DP iktidar olur ama ne var ki, aradan neredeyse bir yıl geçmesine rağmen orman ürünleri köylüye serbest olmak şöyle dursun kolluk tedbirleri daha da sıkılaştırılır.
Bir gün köy yakınındaki bir lokantaya birkaç arkadaşıyla yemeğe gelen Şevki Hasırcı’nın haberini alan köyün muhtarı Veli Ağa ziyaretinde konuyu hatırlatınca milletvekili “Ağam meraklanma biz şu dış işleri ile uğraşmaktan bir türlü iç işleri ile uğraşmaya zaman bulamadık, en kısa sürede çözeceğiz,” der.
Aldığı yanıttan tatmin olmayan Veli Ağa “Hasırcı sizin içinize de dışınıza da” diyerek sin kaflı küfrü basar.
Sonuçta 1950 seçimlerinde geçerli oyların yüzde 54’nü alan ve 7 milletvekilinin hepsini kazanan Demokrat Parti’den Şevki Hasırcı’nın yanı sıra Namık Gedik, Ethem Menderes, A.Baki Öktem milletvekili seçilmişlerdi.
Adnan Menderes, Fuat Köprülü İstanbul’u, Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu da Manisa’yı tercih ettikleri için yerlerine 1951 yılında yapılan ara seçimlerde Nail Geveci, Cevat Ülkü ve Lütfi Ülkümen milletvekili seçilmişlerdi.
Hasılı kelam 14 Mayıs 1950 seçimlerinden geriye Yüksek Seçim Kurulu’nun adaleti, Demokrat Parti’nin zaferi, Milli Şef İsmet İnönü’nün sonucu olgunlukla karşılayan asaleti bir de Yeter Söz Milletindir, sloganı kaldı.
Bakalım 14 Mayıs 2023’ten geriye tarihe geçecek ne kalacak, göreceğiz, şunun şurasında 10 gün kaldı.