Duyduğumuzda “Hayda!” diyebileceğimiz şeylere şahit oluyoruz.

On yedi yıldır ülkeyi tek başına idare eden Ak Parti fokur fokur kaynıyor.

Yo! sadece partiyle yollarını ayıranlardan bahsetmiyoum.

Ayrılanlarla yaşananların daha fazlası içeride yaşanıyor.

Partide herkes “Reisci” olduğunu iddia ediyor.

Ama partinin seçmen nezdinde yaşadığı erozyonun sebebi olarak sadece ayrılanlar suçlanmıyor.

Parti içinde Reise rağmen iş çeviren AKP’lileride(!) suçlanıyor.

Tabi suçlanan AKP’lilerin kim olduğu meçhul.

AKP’lilik ve gizli Fetöcülük parti içi rakiplerin birbirini ekarte etmek için kullandığı argüman..

Suçlanan “AKP’li ve Fetöcülerin” ortak özelliği çıkar için partide bulunmaları.

Bunların davayla falan ilgisi yok.

İşleri güçleri “Çıkarları peşinde koşmak”

AKP’lilerin bir suçu da halkla ilişkilerde yaşadıkları kopukluk.

Bunlar partilileri de umursamıyorlar ve herbiri “Kibir abidesi” kimseye merhaba dedikleri yok.

Dedimya parti içinde yaşanan mücadelenin hafife alınacak tarafı yok..

Yakınlarda parti içinde gizliden gizliye ayrılanlarla çalışanlardan da bahsedilmeye başlar.

Hele bu kişiler arkadaşlıklarına istinaden bir yerlerde birlikte görülürse ortalık dedikodudan geçilmez hal alır.

Kongre sürecinden sonra bu tür suçlamalar artarak devam edecektir..

Kısacası Ak Partide sular durulmayacağı gibi dalga boyu günden güne yükselecek gibi görünüyor.

***** *****

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın geçmişte birlikte çalıştığı, Yürütmede önemli vazifelerde bulunan Sayın Davutoğlu, Babacan ve Şimşek hakkında söyledikleri hakkında savcılar harekete geçmelidir.

Devletin bankalarını dolandırmakla suçlamak kamunun hukukunu korumak açısından önemlidir.

Kuruluşu Prof.Dr. Ahmet Davutoğlu’nun Başkanlığını yaptığı Bilim Sanat Vakfı tarafından kurulan ve açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ında kurdela kestiği Şehir Üniversitesi üzerinde yapılan tartışmalar ve Üniversiteye kredi veren Halk Bankası arasında yaşanan kredi iptali ve verilen kredileri geri çağırma hadisesi Ak Parti ve Davutoğlu arasında yaşanan tartışmanın ateşini bir anda yükselti.

Ve Cumhurbaşkanı “Dolandırıcılık suçlamasını” bunun üzerine yaptı.

Cevap sayın Davutoğlu tarafından gecikmedi.

Prof.Dr. Ahmet Davutoğlu yaptığı açıklamayla meydan okudu.

Bugüne kadar yürütmede görev alan bütün yöneticilerin mal varlıklarını Meclisin araştırmasını istedi.

Üniversite için yapılanların yasaya uygun yapıldığını, üniversiteye kendisinin ve evlatlarının mirasçı olmadığını ne yapıldıysa eğitim ve kamu menfaatine uygun yapıldığını söyledi.

Bize göre Sayın Davutoğlu’nun çağrısına kulak verilmelidir.

Meclis konuyu gündemine almalı ve araştırma başlatmalıdır.

Ha şunu belirtmeliyim.

Davutoğlu’na ve başlattığı partileşme hareketine karşı engelleme çabası olarak yorumlanan bu hareket ilk değil.

Daha geçenlerde İstanbul il binası için tutulan bina ruhsat sebebiyle Ak Partili belediye tarafından kapatılmıştı.

Daha önceleri sayın Sare Davutoğlu’nun bir üniversitede konferansı da iptal edilmişti.

Duyduğuma göre Ankara’da Genel Merkez için kiralamak istedikleri bina sahipleri kiraya çıkardıkları binalarını kiraya vermekten vazgeçmişler.

Bütün bunlara rağmen Davutoğlu cephesinde partileşme süreci devam ediyor.

Parti bu ay içinde kuruluş için İçİşleri Bakanlığına dilekçe verilecek.

Doğrudan ve psikolojik olarak yapılan baskılar sonuç vermeyecek gibi görünüyor.

Siyaset millet için yapılır ve milletin terazisine itibar etmek gerekir.

Millet sandıkta adaylara ve partilere iktidar için vize verdiği gibi geri alma hakkına da sahiptir.

Bildiğimiz ve inandığımız şudur; bu hakkın üzerine ipotek koymak isteyenler hep kaybetmiştir.

Millet iradesi baskıya boyun eğmediği gibi, siyaseti hesaplaşma aracı olarak görenlere de prim vermez.

Önümüzdeki zorlu süreci kim doğru ve meşru zeminde yönetirse kazanan o olacaktır.

Öfkeyle, hırsla ve seçmen vicdanında meşru olmayan yöntemle iş görmeye kalkanlar kaybedecektir.

Selam ve dua ile...