Geçtiğimiz haftaya döviz kurlarındaki tarihi artış damgasını vurdu. Dolar 7,30 TL na ulaşarak rekor kırdı.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, krizin savaş politikalarından kaynaklandığını itiraf etti. Erdoğan’ın aynı konuşmada, buzdolabı ve çamaşır makinesinde yaşanan artışları örnek göstererek, “Türkiye tırmanışta” dedi.

Gerçekten Türkiye ekonomisi tırmanışta mı, yoksa hızlı bir çöküş içinde mi?

Halk her geçen gün fakirleşiyor. Son artışlardan sonra asgari ücret, altın karşısında değer kaybetti. Asgari ücretle 5 adet gram altın alınabilirken, son artıştan sonra 4 grama düştü.

2002 senesinde çeyrek altın 23 lira üzerinden işlem görürken asgari ücret 235 milyon 437 bin 875 lira olarak ödeniyordu. 2013 senesinde asgari ücretli bir çalışan 318 lira olan maaşı ile 14 çeyrek altın alırken bugün gelinen son noktada 2 bin 324 lira olan asgari ücret maaşı ile 3 çeyrek alınmaya başlandı.

Tablo Para Medya sitesinden alınmıştır.

Türkiye ekonomisinin kötü bir gidişatının nedeni, AKP hükümetinin politika ve uygulamalardır.

Bugün hükümet tarafından alınan önlemler, Prof. Dr. İzzettin İzzettin Önder’in ifadeleriyle “Bugünü kurtaralım yarına Allah kerim’ politikasıdır”.

Döviz kurlarında artış yaşanırken hükümet nasıl önlem almaya çalıştı?

Hükümet Merkez Bankası’nın rezervlerini kamu bankaları üzerinden satarak döviz kurlarını düşürmeye çalıştı. Rezervler eriyince boşluğu Çin ve Katar ile yapılan SWAP anlaşmaları ile doldurulmaya çalışıldı. Bu süreçte sonuç olarak Merkez Bankası’nın rezervleri çok zayıfladı.

Döviz satışı kurlardaki artışı dengelemeye çalışmak için döviz satmak süreçte ödemeler dengesini olumsuz etkileyebilecektir.

Reuters’ın sorularını yanıtlayan S&P Global Ratings’den Maxim Rybnikov, Merkez Bankası’nın, rezervleri yıl başından bu yana çok azaldığı için daha fazla döviz satamayacağını açıkladı. Rybnikov ayrıca, “Türkiye’de yurtiçi yerleşikler daha fazla dövize geçmeye başlarsa ödemeler dengesi baskısı hızlanabilir” şeklinde açıklama yaptı.

Artık gelinen noktada, kısa vadede öncelikle faizlerin arttırılmasından başka yapılabilecek bir şey kalmıyor.

Benzer bir değerlendirmede Wall Street Journal’da yayımlandı. Gazete, TL’deki rekor düşüşün ardından Merkez Bankası’nın faizleri artıracağını yazdı. Haberde Brezilya ve Meksika’nın para birimlerinin zayıflamasına izin verdiği belirtilerek, Türkiye’nin ise bunun önüne geçmek için Merkez Bankası aracılığıyla çabaladığı belirtildi. Merkez Bankası’nın diğer bankalardan borç olarak döviz alıp bunu sattığı kaydedildi. Goldman Sachs’ın yılın ilk 6 ayında 65 milyar dolar satıldığına ilişkin verisi hatırlatıldı [1].

Fakat, asıl olarak üretimi arttırıp, sistemi kuvvetlendirmedikçe sorunun çözümü zor gözüküyor.