Hundington’a göre İslam Medeniyetine AK Parti ve MHP, Batı Medeniyetine ise CHP ve Dem Parti daha yakındır, bu pozisyonlar aynı zamanda Osmanlı’nın son ikiyüz yılına damgasını vuran çatışma alanlarıdır.
Türkiye 2017 Anayasa referandumuyla Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçince iktidarlar konusunda doğal olarak kurallar ve şartlar da yeni paradigmaya uyarlandı.
Değişikle Cumhurbaşkanları devlet başkanlığına ek olarak partisine liderlik etme hakkını da elde etti ve devlet gücü yanında siyasi gücü de uhdesinde bulundurma hakkını kazandı ve seçimlerde diğer adaylara olan yasaklar CB için uygulanmadı.
Sistemin bağımsız denge-denetlemedeki belirsizliğinin yol açtığı boşluğu doldurma görevini iktidar AK Partiyle yaptıkları ittifak sonucu küçük partiler üstlendi.
Koalisyonlarla gücüne güç katan iktidar karşısında hem muhalefet cılız kaldı hem de devlet kurumlarını denetleyecek teftiş mekanizmaları fonksiyonlarını kaybettiler.
Dünya ölçeğinde benzer bir boşluk 1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla yaşanmış ABD önderliğinde tek kutuplu kapitalist bir dünya kurulmuştu..
Bu duruma Fukayama “Tarihin Sonu” demişti..Samuel Hundington da 1993 yılında yazdığı- çok tartışılan- ünlü “Medeniyetler Çatışması Makalesi” ile izaha çalışmıştı.
Fukayama Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla sosyalizmin sona erdiğini artık liberal demokrat yönetimlerin insanların her ihtiyacına cevap vereceğini ileri sürmüştü.
Hundington ise bu makalesinde artık Soğuk Savaş sonrası Yeni Dünya düzeni’nin ideolojiler yerine kültürel ve medeniyet temelli çatışmalarla şekilleneceğini iddia etmişti.
Ve Soğuk Savaş sonrası artık insanlar arasında çıkacak çatışmalar devletlerarasında değil tarihsel, kültürel, dini farklılıklara dayalı oluşan medeniyetler arasında olacaktı..
Hundington’a göre Balkanlar ve Orta Doğu Coğrafyası medeniyetlerin kesiştiği sınır bölgelerinde çatışma riski olan yerlerdir ve Tito sonrası parçalanan Yugoslavya yedi devlete bölünmüştür.
Ayrıca bu savaşlar hem farklı medeniyetlere sahip toplumlar (İsrail- Filistin) hem aynı medeniyete dahil gruplar (Suriye) arasında da yaşanabilir..
Samuel Hundington’un bu teorisi her ne kadar uluslararası ilişkileri ve kültürel kimlikleri kapsıyor gibi görünse de onun bu yaklaşımı, gerilim ve kutuplaşma ortak paydası üzerinden bakıldığında milletlerin iç siyasetleri için de geçerlidir.
Bu da demektir ki, Medeniyetler Çatışmasına neden olabilecek gerilim alanları dili, kültürü, dini ve tarihi ortak gruplar için de söz konusudur.
Nitekim referandum öncesi aksi söylense de koalisyon hükümetlerine bir alternatif olarak takdim edilen Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ilerleyen süreçte ittifakların neden olduğu tarihten gelen gerilim alanları oluşmuştur.
Bir yanda iktidar gücünü elinde bulunduran muhafazakâr, milliyetçi ve İslami değerlere önem veren,yeri geldiğinde Batı karşıtı söylemleriyle öne çıkan AK Parti ve MHP...
Onların karşısında ana muhalefet laik,seküler,modernist Atatürkçü, Cumhuriyet’in kurucu değerlerini ve Batılılaşma idealinin öncüsü CHP...
Ve ileri sol ve etnik Kürt kimliği ile öne çıkan DEM Parti...
Hundington Teorisi’ne göre İslam Medeniyetine AK Parti ve MHP, Batı Medeniyetine ise CHP ve Dem Parti daha yakındır, bu pozisyonlar aynı zamanda Osmanlı’nın son ikiyüz yılına damgasını vuran çatışma alanlarıdır.
O nedenle son günlerin gündem konusu CHP ile Cumhur İttifakı arasındaki siyasi çatışma Carl Shmitt’in “siyaset düşmanlık ekseni üzerinde yapılır” sözünü de işin içine katarak, kökeni bir hayli eski bir mücadeledir,diyebiliriz..
Ancak bu noktada bir gerçeğin de altını çizmek gerekiyor: Eskiye dayalı bu çatışma medeniyetler arası değil Osmanlı modernleşmesi döneminde ve Cumhuriyet’in başlangıç yıllarında aynı medeniyet içinde yön arayışıdır.
Günümüzdeki çatışma ise partilerin iktidar olma ya da iktidarı elinde tutma savaşıdır.
Fakat roller değişmiştir. Eskiden adil olmayan yöntemlerle kendilerini modernist, ilerici olarak tanımlayan devletliler muhafazakâra etmediklerini bırakmazlardı günümüzde yapılanlar ise tam tersi geçmişte yapılanların rövanşı almak.
Rövanş alma eylemi adil olmayan yöntemlerle birilerinin hınç alma duygularını coşturabilir, taraftarı öfkenin coşkusuyla,kitlerin intikam duygusunu kabartabilir.ama ne var ki, iç mücadelede coşkun negatif duygular halkın devlete olan güvenini yok eder.
Oluşan bu ortamın birliğimizi de dirliğimizi sarsarak aleyhimize sonuçlar doğuracağı da bir gerçektir..
Çünkü Türkiye Hundington’un belirttiği çatışma alanlarına gerek merkezlikte gerek komşulukta olası çatışmaların hem öznesi hem de nesnesi konumunda stratejik bir ülkedir.
Çevremizde sürekli değişen güç dengelerine hazırlıklı olmak için de ortak akılla proaktif bir politika izlenerek olayların üstesinden gelinebilir aksi halde devletin başı dertten kurtulmaz.
Onun da yolu vatandaşın güvenini kazanan güçlü, demokratik, hukuk devletinden geçer.