Irak'ta şehit edilen General Kasım Süleymani, İran Devrim Muhafızları’na bağlı dış operasyonel güç olarak kurulan Kudüs Ordusu komutanıydı. İran’ın en gözde birliklerinden olan Kudüs Ordusu, bugüne kadar Lübnan, Irak ve Suriye ve Yemen'de emperyalizme karşı çok sayıda özel operasyona katıldı. Çok özel eğitilen bu birlikler, gizli operasyonlarda kullanılıyor. Kasım Süleymani, 1997 yılından bu yana bu birliğin komutanlığını yapıyordu. Başarılı operasyonlara imza attığı için de İran içinde tanınan ve sevilen bir isim oldu. Dini lider ve başkomutan Ali Hamaney'e en yakın isimdi... Süleymani, Amerika'nın da uzun yıllardır peşinde olduğu bir isimdi. ABD terör listesine almıştı.

KÜRT AYAKLANMASINI BASTIRDI

General Süleymani, 1957 yılında İran’ın Güneydoğusundaki Kerman şehrinde yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğdu. 12 yaşında ilkokulu bitirdikten sonra okuyamadı... İnşaatlarda kalfalığa kadar yükseldi. İran Su İdaresi’nde çalışırken 22 yaşında Şah rejimine karşı verilen mücadeleye katıldı. 1979 devriminde yine en öndeydi... Devrim sonrası iç savaşta, İran Cumhurbaşkanı olan yaşıtı Mahmud Ahmedinejad ile Kürdistan ve Batı Azerbaycan eyaletlerinde ayrılıkçı hareketlere karşı Devrim Muhafızları içinde görev aldı. Başarılarından dolayı Kirman eyaleti Devrim Muhafızları’nda bölük komutanı oldu.

İran-Irak Savaşına katıldı. Susangerd Cephesi’nde Irak ilerleyişlerini durdurdu. Cesareti, ataklığı ve öngörüsü nedeniyle dikkat çekti. Savaşın bitimiyle Kirman Sarallah Ordusu’nun başına geçti ve Afganistan- Pakistan sınırında görev yaptı. Buradaki ayrılıkçı örgütlere ve uyuşturucu baronlarına karşı başarılı operasyonlar yaptı. 1997 yılında Kudüs Ordusu’nun başına getirildi.

HATEMİ’YE MEYDAN OKUDU

İran içinde de saygın bir yeri olan Süleymani, 1999 Temmuz’unda meydana gelen öğrenci olaylarında, zamanın Cumhurbaşkanı Muhammet Hatemi’ye “Eğer daha ileri giderse yönetime el koyacaklarını” belirten bir mektup yazarak dikkatleri çekmişti

ABD’YE VERİLEN MESAJ

Süleymani’nin en önemli faaliyetleri ABD işgali sonrası Irak içinde oldu. Buradaki direnişi örgütledi ve ABD etkisini kırdı. Irak eski Milli Güvenlik Bakanı Muvaffak Al Arabi, El Şark El Avsat gazetesine verdiği bir demeçte Süleymani için “Irak’ın en güçlü adamı” demişti.

Süleymani, Irak eski Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile de arası çok iyiydi ve  sık sık görüştüyordu. Maliki’nin seçim kazanmasına çalıştı. Iraklı siyasetçi İyad Allavi onun için “Biz Amerikalılara gülüyorduk. Süleymani onları nakavt etti” demişti. Bu dönemde Süleymani, Talabani vasıtasıyla CIA Başkanı Davit Petraeus’a mektup göndererek, İran’ın Lübnan, Gazze, Afganistan yetkilisi olduğunu belirterek, “Buralarda bizsiz iş yapamazsınız” mesajını verdi.

HİZBULLAH’I EĞİTTİ

General Süleymani, Humeyni'nin emriyle Lübnan'da kurulan Hizbullah'ın bugünlere gelmesinde büyük emek harcadı. İsrail’e karşı 2006 yılında verilen ‘33 Günlük Savaş’ta da Hizbullah’a destek verdi ve onların eğitilmesinde görev aldı. Suriye’deki çatışmalarda da özel birliklerin komutanlığını yaptı. Hizbullah'ın Suriye'de direnişe destek vermesini sağladı. Irak ve Suriye'deki direnişi örgütlemesi nedeniyle ABD tarafından ‘teröre destek verenler’ listesine alındı. Ortadan kaldırmak için de hedefe konuldu.

IŞİD’İ DURDURDU

Süleymani, IŞİD'in Irak'ta ortaya çıkması ve hızla Suriye'ye doğru sarkması üzerine bölgeye giderek sahada bizzat direnişi örgütledi ve mücadeleyi yönetti. Irak hükümetinin de isteği ile resmi danışman oldu. Bu çabalar sayesinde IŞİD, Bağdat’ı alamadı. İran bu dönemde çok sayıda subay ve askerini şehit verdi.

BATI’NIN KORKTUĞU KOMUTAN

Wshington Post gazetesi onun, İran’ın en önemli dış siyasetçilerinden biri olduğunu belirterek, “Batı’da Süleymani’ye ‘övülen düşman’ adı verilmelidir” ifadesini kullanmıştı. CIA eski ajanı John Magvier “O, Ortadoğu’nun en güçlü ajanıdır ve kimse onu tanımıyor” değerlendirmesini yapmıştı. Wire dergisi, “Dünyanın en tehlikeli adamları arasında” gösterirken, New Yorker dergisi ise Süleymani için “Suriye savaşında en etkili komutan” değerlendirmesini yapmıştı.

Saldırının İran-Rusya-Çin ortak deniz tatbikatının ardından gelmesi anlamlı. Hedef üç güçlü ülkenin bölgede birlik oluşturmasını engellemek, ona gözdağı vermek. Asıl görülmesi gereken bu. İran bu üçlünün en zayıf halkası olarak görülüyor ve oraya saldırı yapıldı. Zayıf mı güçlü mü önümüzdeki günlerde İran'ın tavrında göreceğiz...