Cumhur İttifakının büyükşehir adayı Mustafa Savaş ilçe belediye başkanı ve meclis üyesi adayların, partililerin doldurduğu ADÜ Atatürk Kültür Merkezi salonunda kazanması halinde gerçekleştireceği projelerini tanıttı.

Adaylarla birlikte ilçelerden de katılım olunca salon yetersiz kaldı. Çoğu bir hayli para gerektiren projelerin hangisi daha gerçekçi, hangisi değil onun analizini yapacak değilim.

Üzerinde durmak istediğim çoğu seçmenin yalnız AK Parti değil bütün partiler için geçerli, projelerin oy vermede birinci önceliği olmadığıdır.

O nedenle programa katılmakla projede yer alan konularla birlikte partililerdeki kazanma şevk ve arzusunu yakından gözlemleme imkânı buldum.

Çünkü bizim Ülkemizde seçim vaatleri ileri demokrasi ile yönetilen ülkelerde olduğu gibi adayla seçmen arasında imzalanmış bir mukavele olarak görülmez.

Görülmediği için de sözünde durmayan bir siyasetçi hakkında uygulanacak bir yaptırım geleneği de bizde yoktur.

Öyle olduğu için de “adayana mülk bitmezmiş” misali siyasetçilerimiz söz vermede, adamada sınır tanımaz yeter ki, az da olsa oy getirme ihtimali bulunsun.

Sadece devrimiz siyasetçilerine has bir özellik değil bu. Geçmişi çok partili hayata geçiş yıllarına, 1946’ya kadar uzanan ve günümüzde de devam eden bir gelenektir.

Oysa ileri demokrasinin geçerli olduğu ülkelerde seçim vaatleri seçmenle aday arasında yapılan bir akit olarak kabul edilir.

Ayrıca her bir aday seçmen karşısına projeleri ile birlikte kazanması halinde iş başına getireceği üst düzey kadrosuyla çıkar ve ayrıca projelerin kaynağını ve sorumlularını kamuoyuyla paylaşır.

Başaramayan hakkında gereği yapılır, bürokratsa görevi bırakır, siyasetçiyse tekrar seçmen karşısına çıkamaz.

Bu gelenek bizde oluşmamıştır.

Hiçbir sözünü tutmayan siyasetçi bile mesela “engellendim” gibi bir kulpunu bulur tekrar hem de tercihli aday olabilir, sözünü verip de yapamadıkları üzerine bir yığın daha vaatte de bulunabilir.

Değil mi ki, soran, sorgulayan yok.

2014’de sözünü verdiği projelerden çoğunu yerine getiremeyen Özlem Çerçioğlu’nun 31 Martla ilgili bir o kadar daha proje sözü vereceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

O nedenle ister yerel olsun ister genel her seçim öncesinde hazırlanan projeleri bizim ülkemiz insanı oy vermede temel ölçü olarak görmez.

Çoğunluk projeden ziyade seçim zamanında oluşacak ortama yani partilerin ya da adayların estireceği rüzgâra bakar, kararını ona göre verir.

O yeli estirecek de mahallede, çarşıda, pazarda, kahvehanelerde, kadın günlerindeki sohbetlerdir ki, vatandaş üzerinde projeden daha etkilidir.

Önceden gündem oluşturmaya gerek yok, kampanya döneminde bu ortamı sağlarız diyenlerin başarılı olduğu nadir görülen bir olaydır.

Genel kuraldır seçim, seçimin adının anılmadığı zamanda kazanılır.

Özlem Çerçioğlu pozitif mesajlar içeren reklamlar ve kentlerin görünür yerlerine astırdığı posterlerle bu gerçeği Aydın’da en iyi gören ve uygulayan siyasetçidir.

Reklam panolarındaki Özlem Çerçioğlu ve büyükşehir içerikli “Aydın kazanıyor.. Aydın büyüyor.. 300 km yol yaptık” benzeri sözcük ve terimler üzerinde çok iyi düşünülmüş reklam şekilleridir.

Belli bir zaman sonra o pozitif söylemler insan beyninde farkında olmadan, istenmese de doğruluk algısına yol açar.

Üstüne bir de Joseph Goebbels’in “Büyük Yalan Teknikleri” eklenirse beyniniz yıkanır, haberiniz olmaz.

Bir siyasetçi o algıyı yıkacak karşı ataklar geliştiremezse rakibini alt etmesi zordur ancak imkânsız da değildir.  

2009’dan bu yana Özlem Çerçioğlu’nun yürüttüğü bu algı operasyonunu bir türlü kıramaması AK Parti’nin Aydın’daki hem başarısızlığının gerçek nedenidir hem de partililerin şevkini kıran baş etkendir.

Cumhurbaşkanı mitingindeki canlılık partililerce bir değişikliğin arzulandığını da ortaya koydu.

Bundan sonrası için önemli olan adayların, teşkilatların, partililerin bir seferberlik ruhuyla seçmeni motive ederek o arzu ve isteği sandığa taşımalarıdır.

Toplantı sonrası ayaküstü görüştüğümüz Milletvekili Rıza Posacı’nın dediği gibi bundan sonraki süreçte oluşursa onu bilmem ama gördüğüm kadarıyla salonda o hava yoktu.

Buraya kadar anlattıklarımdan Mustafa Savaş’ın açıkladığı projelerin temelsiz, gerçekleşmesi imkânsız, afakî, kâğıt üzerinde kalacak yatırımlar olduğunu dile getirmek istediğim sonucu çıkarılmasın.

Tanıtılanların içinde kapalı oto parklar, sosyalleşme sahaları, engelli iş atölyeleri, kadınlar için pazaryerleri, gençler için spor alanları gibi fevkalade önemli, ayağı yere basan, halkın huzuru için acil gerçekleşmesi gereken projeler var.

Ayrıca toplamda proje maliyetinin 16 milyar TL olduğunu bunun 12 milyarlık kısmının merkezi hükümetten sağlanacağını geri kalan 4 milyar TL’nin de büyükşehir bütçesinden çıkacağını da birinci ağızdan öğrenmiş olduk.

Mustafa Savaş kazanır da gerçekleşir mi bilemem ama öncekilerden farklı olarak en azından projelerin maliyet hesabının yapılmış olduğunu öğrenmiş olduk.

Gelecek için o da bir merhaledir, diyoruz.

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!