İlkçağın ilk filozofu, astronomi-geometri bilgini Thales, ilk coğrafya haritasını yapan Anaksimandros, filozof Anaksimenes, dikdörtgen sokak planlarının mucidi Hippodamos, çatılı tavan yerine kubbeyi geliştiren, Ayasofya’nın da iki mimarından biri İsidoros, mimari kemer ve kemer kilit taşını bulan Demokritos, coğrafya bilgini ve tarihçi Hekatios… Bu saydığım kişilerin ortak noktası neydi biliyor musunuz? Hepsi de Miletliydi…

            Milet başta olmak üzere, tarihin bilinen en eski dönemlerinden beri çeşitli uygarlıklara beşiklik eden Aydın topraklarında yer alan Afrodisias, Alinda, Didyma, Nisa, Priene, Magnesia… Antik Çağ’ın bu önemli kentlerinde, sayısız sanatçı, bilgin ve bilge kişi yetişmiş. Bu yazımda bazı akademisyen-arkeologların da dediği gibi ‘’Avrupa uygarlığının asıl anası’’ Milet Antik Kenti ya da Miletos’a yakından bakacağız.

Milet Antik Kenti Tam Olarak Nerede?

            Aydın’ın Didim ilçesinde, Akkoy’un 5 km. kuzeyinde ve Balat köyü yakınında yer alan Milet, Anadolu’nun batısında, bölgesinde ‘’Meander’’ yani Büyük Menderes Nehri’nin ağzına yakın, bir antik liman şehri idi. Şimdi ise denizden yaklaşık 10 km içerde, karada bulunuyor. Bulunduğu coğrafya açısından son derece çekici bir liman kenti olduğu için, tarih boyunca çok kere ele geçirilip, yağmalanan Milet, her seferinde ayağa kalkıp yeniden toparlanmayı başarmış. Ta ki Menderes nehrinin akış gücü ve taşkınları ile taşınan alüvyonlar, güzel koylarını doldurup, Milet’i ölü bir kent haline getirene kadar. Çevresinin bataklığa dönmeye başlamasıyla MS 3 yy.dan itibaren önemini yitirmeye başlayan kent, bir de sıtma salgınıyla karşılaşınca, yavaş yavaş terk edilmiş…

Hitit Dönemi

            Milet hakkında ilk yazılı arkeolojik kaynaklar, Geç Bronz Çağı’na ait olup bunlar Hitit kaynaklı belgeler ve Miletos’un o dönemde bir Hitit şehri olduğunu gösteriyor. Öte yandan şehir surlarının, diğer Hitit surlu şehirler planına uygun olması gibi başka göstergeler de var. Hitit belgelerinde kent ‘’Ana Tanrıça’ya ibadete giden yolun sahibi olan kent’’ anlamına gelen Millawanda adıyla anılıyor. Yaklaşık MÖ 1320’de II. Mursili, generalleri Mala-Ziti ve Gulla’ya, Millawanda’ya hücum etmelerini emretmiş ve bu hücum sırasında şehrin bazı kısımları yanmış. Nitekim yapılan arkeolojik kazılarda, söz konusu döneme ait tabakalarda büyük bir yangın olduğu açığa çıkarılmış. Hitit Boğazköy arşivlerinde de Milet hakkında çivi yazısı belgeler bulunmuş.

Entelektüel İon Kenti Milet ve Makus Talihi

            Milet, daha sonra İonialılar tarafından tekrar kurulmuş, İonia’nın en önemli şehir limanlarından birisi olup kentin dört limanı varmış. En parlak dönemini MÖ 7. ve MÖ 6. yüzyıllarda yaşamış. MÖ 650’den sonra Akdeniz, Marmara ve Karadeniz kıyılarındaki 90’ın üzerindeki kolonisiyle büyük bir ticaret ağının merkezi olan ve giderek zenginleşen Milet, sanat ve kültüre de başkentlik yapmış. İlk sakinleri Karyalılar ve Lelegler, sonra Giritliler imiş. MÖ 546’da Perslerin eline geçen kent, MÖ 304’de Büyük İskender tarafından Perslerden geri alınmış MÖ 133’de de Roma’ya bağlanıp Bergama Asya Eyaleti’nin bir parçası olmuş. O sırada Efes, görkemli binalar ve muhteşem heykeller ile süslenirken, Milet gölgede kalmaya başlamış. Doğu Roma Dönemi’nde ise bir piskoposluk merkezi olan Milet, Anadolu’nun Türklerin eline geçmesi ile birlikte Menteşeoğulları Beyliği sınırlarına katılıp, Osmanlı Dönemi’nde de önemini tümüyle yitirmiş. Menteşeoğulları Beyliğine tarihlenen Balat İlyas Bey Külliyesi’nin günümüzde ki başarılı restorasyonu ise 2012’de Europa Nostra ödülüne layık görülmüştü…

Milet’ten Günümüze Kalanlar

            Günümüzde görülen kalıntılar daha çok Roma Dönemi’ne ait. 15 bin kişilik tiyatrosu, Anadolu’nun en büyük Roma Hamamı, ve Faustina Hamamı,  şaşırtıcı büyüklükteki agoralar… Hippodamus’un buluşu, çok iyi düzenlenmiş ızgara planıyla tanınan kentte bulunan yapılar arasında en ilgi çekenler arasında ana dini merkez olan Delphinion, Kuzey Agora, MS 1 yy’a ait İonik Stoa, Capito hamamları, Gymnasium, Anıtsal Çeşme, 2 yy’da inşa edilen Bouleterion (senato binası) 164x196 m. Boyutlarındaki Güney Agora, Liman anıtı yer alıyor. Antik kentik çevresinde yer alan Kervansaray ile özellikle İlyas Bey Camii ziyaret edilmesi gereken yerler arasında. Milet’ten günümüze kalan mirasların büyük bir bölümü, zamana direnememekle birlikte bilim insanları eski Milet’i çok boyutlu olarak görselleştirip herkesin ziyaretine açmışlar. AB destekli şu proje gibi: http://miletus.ime.gr/ . Bu sitede istenilirse film, video, sanal-tur, istenirse sadece web sayfaları üzerinden Milet’in geçmişine dair canlandırmaları izlemek mümkün.

Görkemli Milet Tiyatrosu

            Milet’de tüm görkemiyle ilk göze çarpan yapı amfitiyatro. İlk yapımında 3 katlı imiş ve 25.000 kişilikmiş. Bugün 2 katlı ve 15.000 seyirci alabiliyor. Ön yüzü 140 m uzunluğunda olan tiyatronun dairesel çevresi 240 m, sahne binası 34 m genişliğinde, Sahne binasının iki yanında sur duvarları ile desteklenmiş teraslar var. Bu teraslardan oturma yerlerine kesme taşlarla örülmüş yuvarlak tonozlu, merdivenli galerilerden çıkılıyor. Üçüncü kattan birinci kat galerisine inen başka antik tiyatrolarda bulunmayan bir de tünel var. Biri sağda diğeri solda, iki büyük galeri tiyatroya girişi sağlıyor. Birinci kat oturmalıkları 19 sıradan oluşuyor. Sahnenin orkestra çukuru Roma Dönemi’nde derinleştirilmiş ve su doldurularak çeşitli gösteriler düzenlenirmiş. Sahne binasına ait kabartma ve rölyeflerinin, orkestraya korkuluk görevi yaptığı da söyleniyor.

Kentleri Koruyan Efsanevi Yaratık :  GRİFFON


            Genellikle kuş bakışlı kanatlı cinler olarak betimlenen, tipik örnekleri Urartularda görülen ‘’Griffon’’lar, Anadolu uygarlıklarının ortak kültürel figürlerinden biri. İonyalıların koruyucusu Griffonlar ise yarı kartal, yarı aslan biçiminde betimlenmiş. Bunlar Didim, Apollon Mabedi’ndeki çatı friz süslemelerinde de yer alıyor, Milet Tiyatrosu’nun sahne süslemelerinde de. Bir deniz ve liman kentlisi olan Miletliler, bu sahne süslemesinde Liman Anıtı rölyefini Griffonlarla birleştirerek kullanmış ve morallerini bu yolla yüksek tutmayı amaçlamışlar.

Büyük Liman Anıtı

            Miletlilerin başarılı deniz savaşlarını simgeleyen ‘’Büyük Liman Anıtı’’nın, 11m çapında daire platformunu 3 eşit parçaya bölen ve köşeleri gemi burnuna benzeyen bir kaidesi var. Kaidenin içbükey yüzeylerinde deniz miti ile ilgili kabartmalar, onun da üzerinde üçgen prizma şeklinde yazı taşı yer alıyor. En üstte 3 ayağı birer aslan heykelinin üstüne oturmuş, 7.5 m yüksekliğinde bir kazan yer almış. Bu kazanda gece-gündüz zeytinyağı yakılarak, karanlıkta limana yaklaşan gemilere deniz feneri gibi yol göstermeyi amaçlıyorlarmış. Ayrıca liman ağzında da sağlı sollu iki aslan heykeli ve bu heykellerin arasında liman girişini kapatan zincir varmış. Bu heykeller aynı zamanda liman bekçileriymiş.