Merkez Bankası Para Politikası Kurulu yarın toplanıp nisan ayı faiz kararını açıklayacak. Piyasalar merakla bu kararı beklerken ünlü ekonomist Alaattin Aktaş, MB'nin nasıl bir karar alacağıyla ilgili bir yazı yazdı ve kafalardaki soru işaretini giderdi:

Ekonomim.com'dan Alaattin Aktaş'ın ilgili yazısından bir bölüm...

Faiz niye artırılsın ki!     
Şimdi...      

Kur artışı neredeyse hiç yok, hatta Merkez Bankası alımı kesse kur geri gidecek. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan artık döviz alımını yavaşlatacakları, hatta kesebilecekleri yönünde bir işaret de verdi. Çünkü Merkez Bankası’nın döviz alması, piyasaya TL vermesi demek ve bu da enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratan bir etken.         

Vatandaş kurun artmadığını gördükçe dövize olan ilgisini bir ölçüde yitirdi ve döviz büfeleri önündeki kuyruklar da yok oldu.      

Yüzde 50 düzeyindeki politika faizi bile kredi faizlerinin sıkıntı verecek boyuta ulaşmasına yol açtı. Piyasada sorun büyük.       

Türkiye, İsrail ile ticari ilişkilerini neden şimdi kesti? Sonuçları ne olabilir? Türkiye, İsrail ile ticari ilişkilerini neden şimdi kesti? Sonuçları ne olabilir?

Dolayısıyla faizin artırılmasını Merkez Bankası da gerekli görmez, Merkez gerekli görse bile öyle anlaşılıyor ki buna izin çıkmaz.          

Kaldı ki Merkez Bankası’nın elinde piyasayı kontrol etme amacıyla kullanabileceği tek araç politika faizi de değil.       

Bütün bunları birlikte düşününce varılan sonuç çok açık; yarın bir faiz artırımı kararı hiç mi hiç beklenmemeli.         

Kaldı ki Para Politikası Kurulu’nun önceki açıklamalarında yer alan, Merkez Bankası yetkililerince de defalarca dile getirilen bir görüş var:        

“Para politikası duruşu, enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda sıkılaştırılacaktır.”      

Şu dönemde enflasyonda normal seyrin dışında bir bozulma eğilimi yok. Örneğin aylık yüzde 3’ler dolayında enflasyon beklentisi içinde olunan nisanda, mayısta yüzde 10’u zorlayacak bir etken söz konusu değil. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın da bir faiz artırımına ihtiyacı yok.     

Son olarak şunu söyleyelim; yarın saat 14.00’ü beklerken hiç heyecan duymayacağız...