Geçen haftaki yazımda siyaseti ne için yapmamız gerektiğini sorgulamıştım.
Siyaset gerçekten hayatımızı etkileyen en önemli etken.
Siyasetin aldığı kararlara muhatap olan bizler, karar süreçlerine ne kadar müdahil olabiliyoruz?
Seçmen olarak alınan bu kararların neresinde duruyoruz?
Maalesef zaman zaman siyasetçilerin ağzından bile duyduğumuz “Bazı politikaların siyasete bırakılmaması, milli politikalar haline getirilmesi” talebi bize göre siyaset kurumunu değilse bile seçilmiş siyaseti aşağılamakta, siyasetin ve siyasetçinin hâkimiyetinin yanlış olduğunu ve yetkilendirilmesini istememektedir.
Güya bu politikaların sürekli olması, sık sık değiştirilmemesi için bu görev “Yüksek siyaset erbabına” yani bürokrasiye ihale edilmelidir..
Bu düşünce seçilmiş siyasete, meclise müdahaledir.
Meclisin güvenoyu alan hükümetler programlarını seçmen kaygısı dışında hiçbir kaygı taşımadan oluşturmalı ve yürütmelidir.
Bürokratlar seçilmişlerin emrinde olmalıdırlar.
Çok şükür ülkemiz ağır bürokrasi egemenliğinden, seçilmişlerin egemenliğine doğru evrilmektedir.
Bürokrasi eskiye nazaran gücünden çok şey kaybetmiştir.
Yani “Bürokratik Cumhuriyetten, Demokratik Cumhuriyete” doğru epey mesafe aldık.
Milletimizin büyük çoğunluğunun istediği budur.
Yani seçtiklerinin sorumlu olmasıdır.
Millete karşı sorumluluğu olmayan bürokrasi, en tepesinden aşağıya kadar risk almadan çalışmayı pek sever.
Bu sebeple bir işi “Yapmaktan çok yapmamak, yapıyormuş gibi davranmak” karakteridir.
Onlar, yapmak istemediği işleri “Mevzuat hazretlerine” ihale eder.
“Hayır olmuyor” demek sık sık başvurdukları yöntemdir..
Bu sebeple vatandaş arasında:
“Bu gün git yarın gel” buyruğu, telkini, yönlendirmesi boşuna klişe haline getirilmemiştir.
Millet bürokrasinin zulmünden rahatsızdır ve yorgundur.
Abartmıyorum.
Bürokrasi siyaset kurumunun değilse bile, seçilmiş siyasetçinin en büyük düşmanıdır.
Bürokratlar:
Seçilmiş siyasi iktidarın bürokratı olsa bile, kendilerini koruyacak yasaları çıkarması için siyasetçiyi daima yasa yapmaya zorlar.
Derdi kendini korumak, gemisini yüzdürmek, tehlikeden uzak durmaktır.
Bunun için inisiyatif kullanmaktan kaçınır.
Gerçekleşmeyen milletin talebinin bedelini siyasetçinin ödemesini önemsemez.
Hemen itiraz etmeyin.
Elbette şımarık ve devletten geçinmek isteyen siyasetçilerin varlığını ve bürokrattan haksız taleplerde bulundukları da bildiğimiz bir şeydir.
Buna yeltenen siyasetçi hem hukuk hem seçmen karşısında hesap vermekle mükelleftir ve cezalandırılmalıdır.
Bu yazının konusu bu değildir.
Konumuz ülkeyi yönetmekte yetkinin kime ait olduğudur.
İstisnai durumlara takılmamak lazımdır.
Bize göre; bürokrat atanmak istediği yere atanıncaya kadar siyasetçinin arkasında dolanır, ataması yapıldıktan sonra ise, siyasetçi bürokratın arkasında milletin işini yaptıracağım diye dolanır.
Niye?
Çünkü bürokrat makam sahibi olmak ister fakat sorumluluk almak istemez.
Siyasetçinin rızası aranmadan yapılacak işler, ondan rica gelmeden yapılmaz.
Bu ayak oyunları arasında milletimiz, yol almaya, gelişip güçlenmeye, işini yürütmeye, hayatını idame ettirmeye çalışır.
Ak Parti iktidarları zamanında güçlendirilen sivil siyaset “Eski düzen sahiplerine ve onların alt kademe bürokratlarının” gücünü bir hayli kırmıştır.
Ama mesele tamamen hal yoluna girmemiştir.
Yeni risk alanı;
AK parti iktidarından kadro bekleyenlerden oluşmaktadır.
Ak Partiden seçilerek vekil olanlar ve partinin kurumsal yapısında görev alanlar göreve getireceği bürokratlarda, gösterecekleri performansa ehemmiyet göstermelidirler.
Halen kurumlarda görev yapanları ise, kurum hakkında vatandaştan gelen geri bildirimlere bakarak değerlendirmeye almalıdır.
Yönettiği kurumdan şikâyet gelen ve verimliliği düşük kurum yöneticileri hakkında gereken yapılmalıdırlar.
Bu seçilmişlerin hakkı ve görevidir.
Sandıkta hesap veren siyasetin bürokrasiyi yönlendirmesi hakkıdır.
Bürokrasinin, seçilenleri yönetmesi değil.
İlimizin yeterli gelişme gösterememesini birazda buradan bakmak lazım.
Görevdeki bürokratların performansları ve verimlilikleri masaya yatırılmalı,
elde edilen sonuçlara göre görevini yapmayanlar değiştirilmeli,
yerine iş yapacak çalışkan, yönetme kabiliyeti yüksek cevval bürokratlar atanmalıdır.