Ancak Aydın özelinde bakıldığında sanırım CHP’li belediyelerin icraatlarının iktidara gelmelerinde nefretin yönlendireceği oylar dışında iktidarın hüsrana uğrattığı kararsız seçmende rıza oluşturabilmesi sanıldığı kadar kolay değildir.

İktidar AK Parti ve ana muhalefet CHP mitinglerle meydanlara indi. Böylece ister erkene alınsın ister zamanında yapılsın seçim sathı mailine girilmiş oldu.

Her ne kadar mitingler seçim kazanmada ölçü olmadığı bilinse de partilerin tabanlarını konsolide etmede ve karşı mahalleye güç gösterisi yapmada vazgeçemedikleri bir propaganda aracı olma özelliğini koruyor.

İktidar AK Parti’nin mitingleri başlatmadaki amacı kendi tabanını konsolide etmenin yanında muhalefetin “bittiler, gidiyorlar”  propagandasına  “bitmedik, ayaktayız” diyerek cevap vermektir,denebilir.

Muhalefetin yaptığı bu hamleye karşı iktidarın savunması ise “bu güne kadarki icraatımız yapacaklarımızın teminatıdır” tezi ile yaşanmakta olan ekonomik krizin kendilerinden kaynaklı olmadığı dış güçlerin bir oyunu olduğuna seçmeni inandırmak olacaktır.

Muhalefetin amacı ise meydanlara topladığı kalabalıkla seçmende “görüyorsunuz, “geliyoruz,” algısını yerleştirerek, kendi tabanına moral vermek, kararsızları kendine çekmek olduğu söylenebilir.

Muhalefetin bu hedefine ulaşmada başvuracağı argüman ise artan hayat pahalılığı dolayısıyla yaşanmakta olan ekonomik kriz ve bunun da baş sorumlusunun iddia edildiği gibi dış güçler değil iktidar AK Parti ve Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi olduğuna milleti ikna etmek olacaktır.

Kısaca iktidar öyle ya da böyle fire verdiği oyları tekrar kazanmak için çaba harcarken muhalefet de geliştireceği propaganda teknikleriyle bu oyları kendi tarafına çekmenin mücadelesini verecektir.

Bu amacına ulaşmak için CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da iktidarın çözmede zorlandığı örnek: EYT’liler, sığınmacılar, enflasyon ve ekonomik kriz gibi çetrefil sorunların- nasıl, hangi kaynakla çözeceğine dair detaya girmeden- sözünü veriyor ve yönetimlerindeki büyükşehirleri ve belediyeleri referans gösteriyor.

İktidar olursa o sözünü verdiği konuları halletmede ne kadar başarılı olur seçmende rıza oluşturmada vaatleri ne oranda karşılık bulur,, tahmin etmek mümkün değildir.

 Ancak Aydın özelinde bakıldığında sanırım CHP’li belediyelerin icraatlarının iktidara gelmelerinde nefretin yönlendireceği oylar dışında iktidarın hüsrana uğrattığı kararsız seçmende rıza oluşturabilmesi sanıldığı kadar kolay değil.

Hatta genel iktidar el değiştirirse yerelde Aydın’da tersi bir sonucun yaşanması bile mümkün olabilir.

 Çünkü belediyelerin çalışmaları gerçekçi bir gözle bakıldığında Kılıçdaroğlu’nun sandığı kadar genel seçim sonuçlarına, dişe dokunur derecede katma değer üretmekten uzaktır.

Nedeni de aynı sözler Aydın’daki yerel seçimlerde Kılıçdaroğlu’nun kendi partisine ait başkanlar tarafından da verilmiş olması ancak çoğunun tutulmamış olmasıdır.

Diğer taraftan CHP’de genel merkezle taşra arasında bir uyumsuzluk olmalı ki,birinin söylediğini diğeri tutmuyor. Örnek mi?

BİR:

a--Zeybek Arena stadı yapılacağı sözü verildi kâğıt üzerinde kaldı,

b-Didim-Buharkent arasına 21 adet altgeçit yapılacağı sözü verildi, bir tane yapıldı Karayolları izin vermiyor,bahanesiyle arkası aranmadı.

c-Ayter Alanı’na 500 yataklı Termal Otel ve Rehabilitasyon Merkezi yapılacaktı,bir daha adından söz edilmedi.

d-Işıklı Doğal Yaşam Parkı yapılacaktı, sözde kaldı.

e-Topyatağı Seyir Tepesi sözü verilmişti, unutuldu.

Ayrıca:

f-Efeler’de alt yapı ihtiyaca cevap vermiyor her yağmurda menfez ve köprülerin tıkanması kanıksanır,oldu.

g- Katı Atık Bertaraf Tesisine yenileri eklenemediği için çoğu ilçenin çöpü treylerle Efeler’e taşınmak zorunda kalınıyor.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Ancak demokratik ülkelerde bir siyasetçi için seçim vaatleri seçmenle aralarındaki sözleşme hükmündedir.

Yerine getirilmemesinin hesabı makul ve mantık çerçevesinde verilmediği sürece  bu seçmeni kandırmak olarak kabul edilir ki, bunun  güvensizliğe neden olacağı açıktır.

İKİ: Her seçimde milletten oy istenirken büyükşehirle ilçe belediyeleri arasındaki uyumun sözü verildi. Ancak sonrasında CHP’li belediye başkanları arasında ne hikmetse geçimsizlikler yaşandı.

Bu durumda CHP’liler karşı mahalleye yönelttikleri “kibir abidesi” eleştirilerini Aydın’da kendileri yaptılar ki, bu bir paradokstur. 

ÜÇ: Muhalefet Ankara’da Melih Gökçek döneminde yapılan ANKAPARK için harcanan 801 milyon Doların çöpe atıldığını iddia ediyor.

 Ancak Aydın’da da yeni seçilen bir belediye başkanı kendi partilisi yani CHP’li selefinin yarışma sonucu yaptırdığı Belediye Hizmet Binası projesini sebepsiz yere rafa kaldırmakla harcanan yaklaşık 950 bin TL’yi çöpe atmıştı, bu durum CHP’lilerin söyledikleriyle çeliştiklerini göstermiyor mu?

Bir de yeni başkanın proje maketini kırdığı iddiası var ki, duyanda: “Bu neyin öfkesi ve kibri” eleştirilerine neden oluyor.

DÖRT: CHP Belediye seçimleri sonrası birinci derece yakınların belediyelerde işe alınmamasında bir prensip kararı almıştı. Bu karara Aydın’da uyulmadığından genel merkezin haberi var mı acaba?

Bu olay taşrada: Süleyman Demirel’in devri iktidarında Anavatan Partisi’ni kasten  söylediği söze istinaden “CHP de Dinarlı Ali Çavuş’un bandosuna benziyor” eleştirilerine yol açtı.

BEŞ: CHP’li yetkililer devletin kendi tasarruflarıyla ucuza mal edeceği bazı projeleri yap-işlet-devret modeliyle müteahhitlere yaptırıyor diyerek eleştiriyor ama bunun bir benzerini CHP’li belediyeler de yapıyor.

Kendi tasarruflarıyla yapacakları örnek baraj ve arıtma tesisi gibi projeleri DSİ’ye yaptırarak belediyeler 25-30 yıllığına borçlandırılıyor.

Müteahhitlere yaptırılan işlerlerle DSİ’ye yaptırılanlar aynı kefeye konulamaz dense de devlete uzun vade borçlanma noktasında ikisi arasında bir fark yoktur.

ALTI: Aydın  sebze ve meyve üretilen bir merkez olduğu halde başkenti Efeler’de üreticinin malını satabileceği modern hal tesisi yoktur. Bırakın onu yerli ürünlerin satıldığı ne bir çarşı ne de fuar alanı var.

 Hepsinden önemlisi de soğuktan, sıcaktan korunaklı, yönetmeliğine uygun merkezde  her mahalle için doğru dürüst pazaryeri bulunmuyor, pazarlar mahalle arası cadde ve sokaklarda, gayri sıhhi ortamlarda kurulmaktadır ki,bu halka eziyettir.

Düşünebiliyor musunuz yönetmeliğine uygun Fatih Mahallesi Pazaryeri uzun süre BŞB’nin kömür deposu olmuştu.

CHP’li belediyelerde verilen bunca sözün tutulmadığı bir yerde genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylemlerine kararsızlar tarafından şüpheyle yaklaşılması doğal değil mi?