Her devir iktidarının, eline, beline diline sahiplikte imtiyaz sahibi, yöneticilerin eli, dili olan ve o nedenle korunan kollanan, sevimli yaramaz altın çocukları(!) olagelmiştir.

“Her şeye müsait” bu afacanlarda(!) adeta şeytan tüyü vardır. Herkesin cinini delmede üstlerine yoktur.

Yer tutmak, göze girmek için parende atarlar.“Lüzumlu adam” görüntüsü verebilmek için her boyaya girerler.

Aydın AK Parti yöneticileri arasında uçkuruna, peşkirine düşkün böyle şahsiyetlerin olduğunu meğer bütün partililer biliyormuş da “ne şeytanı gör, ne de salavat getir” düşüncesiyle görmezden geliyormuş.

Mesela partinin “Sadık Adamları” tarafından taşeron firma üzerinden sağlık sektöründe bir işe yerleştirilen “Canlar Canı” bir genç bunların başında geliyor.

Bu genç yeteneği bir de parti yönetimine almışlar… Kısa zamanda Kemale erme başarısı gösteren ve daha düne kadar işsiz olan bu gencin penceresinden bakınca Allah için bu kazanım az şey mi?

O da karşılığını parayla pulla ödeyecek değil ya…

Tabii ki, partinin kılıcını kuşanıp bulunduğu kurumda çalışanları parti adına amirinden memuruna kadar tek ayak üzerinde durdurmakla…

Daha…

Mesai bitiminde, hafta sonlarında özveride bulunarak parti için mesai yapmakla mesela parti arabasını kullanmakla…

Afişleme konusunda uzmanlaşmakla… Bu konuda usta öğreticik yaparken zaman zaman dayak yese de, parti menfaati için bıkmadan, usanmadan adam yetiştirmeye devam etmekle…

Sözünün üstüne söz eden bayanların üzerine araba sürmekle… Sözlü tacizle… Tartaklamakla… Bulvarda yolunu kesmekle kendi adına üzerine düşeni yapar.

Şikâyet…

Hadi canım sende… Kimin haddine düşmüş… Hem iş yerindekiler kendini partiye şikâyet ettiler de ellerine ne geçti?

Yazılanlar çizilenler… Tutulan raporlar… Sadık Adamlar Heyetinin surat asması… Ardından bu raporu tutanlara şamarı göstermesi ile çöp sepetini boylamadı mı?

Üzerinde şeytan tüyü olan hızlı delikanlı sadece Kemale ermiş bu Canlar canı küheylandan mı ibaret?

Ne münasebet… Daha ne yetenekler(!) var…

Mesela Sadık Adamlar Heyetinden biri yeni bir telefon alınca eskisini satar. Satar satmasına da “cinsi latiflerle” olan resimlerini silmeyi unutur.

Kör şeytanın işi işte… O telefon da dönüp dolaşıp hem de tam il kongresi arifesinde kendini yakından tanıyan partililerin eline geçer.

Böylece sonucunu herkesin merak ettiği bir tartışma başlar… Bu ahlak abidesi(!) şahsiyet yeni yönetimde yer alacak mı almayacak mı?

Partililer karpuz gibi ikiye bölünür… Sert tartışmalarla etraf karışır… Her kes kendine göre fetva vermeye başlar.

Neyse ki… Bereket imdada  “Sadık Adamlar Heyetinin” başı yetişir. Eli ile ağzına fermuar işareti yapması ile muhalif grup susar ve tartışma sonlanır.

Ve bu abide şahsiyetin yüz akı(!) ile hizmet üretmesinin önündeki engel kalkar ve aslanlar gibi yoluna devam eder.

Ne mutlu!

Destede kâğıt biter AK Parti’de cevher(!) bitmez… Alın size bir altın çocuk örneği daha…

Efeler’de “yükseklerden uçan bir ulu kişi”  hakkında ” ilgi alanındaki kadınlara” parti adına iş bulmada önayak olduğu iddiası ile birlikte bir maden daha ortaya çıkar.  

Millet onun sevincini yaşamaya tam da yeni başlamıştı ki, yönetimden bir oyunbozan hem de “dümdük” “bu ahlaksızlıktır… Bizim partimize yakışmaz… Seçim önü bize zarar verir”… Çıkışı ile herkesin keyfini kaçırmaz mı?

Bu acil durum karşısında olağanüstü toplanan şura bu “ulu kişinin” ne kadar merhametli olduğuna, bunu da “cinsi latiflere” olan hizmeti ile kanıtladığına hükmeder.

Ardından hazımsız itirazcı hesaba çekilir… İspata davet edilir… Sonunda bir fetva ile katlinin vacip olduğu üzerinde karar kılınır.

Kellesinin alınması ile de partinin “bilumum nisa taifesine” açılan penceresinin yok yere tümden kapanmasının önüne geçilmiş olur.

Şimdi rivayet o ki,

Partililer “bunlar seçim öncesi umumu efkârca bilinmediği için bilcümle sergüzeşt ve çapkınların oylarını alamadık… Yoksa seçimden birinci çıkardık(!)”

Diye ah vah ediyorlarmış!

Neyse ki, önümüzde erken seçim olma ihtimali var…