Artık yine bir 14 Mayıs’ta “Yeter Söz Milletindir,” hikayesinin başladığı yer olan Aydın’da söz de karar da gerçek patron olan seçmenlerindir.

Korkulan olmadı, seçim kampanyasının bitimine üç gün var kalan sürede de üzücü bir olay olmadığı takdirde seçmen sakin bir ortamda sandık başına giderek istediği partiye ve adaya tercihini kullanabilecek.

Sona yaklaştıkça korkulanın aksine tansiyonun düşmesi milletçe herkesi memnun etti, cihat çağrısı ve vatan elden gidiyor çığırtkanlarının yol açabileceği bir kargaşaya ne siyaset kurumu temsilcilerinin ne de aklı başında seçmenin meydan vermemesi sevindirici bir olaydı.

Temennimiz seçim gününün de aynı olgunluk içersinde geçmesidir.

Kalan sürede de üzücü bir olay yaşanmadığı takdirde tarihe geçmişte olduğu gibi 14 Mayıs 2023 de adını demokrasi tadında bir seçim olarak yazdırmış olacak.

Geçen süreçte sırasıyla Yeşil Sol Parti eş başkanı Pervin Buldan, Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli, İYİ Parti lideri Meral Akşener, Adalet ve Kalkınma Partisi genel başkanı da olan Cumhur İttifakı adayı,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve son olarak da  Cumhuriyet Halk Partisi lideri ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu  partilerinin düzenledikleri mitinglerde Aydın halkıyla bir araya geldiler.

Kampanyanın miting finali birer gün arayla 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri yarışının iki favori adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu arasında gerçekleşti

İlk mitingi AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla 9 Mayıs Salı günü AK Parti Aydın il örgütü gerçekleştirdi ve Cumhurbaşkanın ifadesiyle 55 bin kişi mitingde hazır bulundu.

İkincisi de bir gün sonra-10 Mayıs Çarşamba günü-Kemal Kılıçdaroğlu’nun iştirakiyle basında yer aldığına göre 50 bin kişinin katıldığı Cumhuriyet Halk Partisi örgütü yaptı.

İki mitingi karşılaştıran gerek her iki parti örgütü üye ve yöneticileri gerek her iki taraf seçmeni pazar günü sandıkta hangi liderin ipi göğüsleyeceğinin hesabını yapmaya başladılar.

Bir önceki (08 Mayıs) yazımda da belirttim, mitingler hangi partinin ya da adayın seçimi kazanacağı ya da kaybedeceği konusunda ölçü alınmamalıdır, çünkü yanıltıcı mesajlar verebilir,zira  insanımız mitinglerde  politikacılara fazlasıyla misafirperverdir.

14 Mayıs 1950 seçimleri öncesi Saraçhane Meydanı’nda toplanan maşeri kalabalık karşısında devrin İstanbul Valisi ve CHP il başkanı Fahrettin Kerim Gökay’ın böbürlenerek Cumhurbaşkanı ve CHP lideri İsmet İnönü’ye İşte Paşam  İstanbul” dedikten birkaç gün sonra yapılan seçimi CHP kaybetmişti.

Kaldı ki, iktidar kanadının kullanabileceği imkânlar, fırsatlar ve seçmene yönelik umutlar bir hayli fazladır ve muhalefet o konuda iktidarla yarışamaz. O nedenle AK Parti mitingine katlımın fazlalığı şaşırtıcı değildir.

Ancak Sezar’ın hakkını Sezar’a, İsa’nın hakkını İsa’ya vermek adına bir gerçeğin altını da çizmek gerekiyor.

Miting organizesi konusunda yetenekli olan AK Parti örgütü o konudaki maharetini bir kez daha gösterdi. Her ne kadar maddi imkânlar elverse de çoğunluğu taşrada oturan  o kalabalığı oluşturan insanların alana taşınmasını organize etmek sanıldığı kadar kolay değildir.

Geneli köyden dönen mahallelerde yaşayan bu kalabalık ilk bakışta 12 Eylül 1980 öncesi Adalet Partisi sonrası Doğru Yol Partisi lideri Süleyman Demirel’in mitinglerini andırıyordu.Köylü, çiftçi, kadın, erkek meydanları doldurur, Demirel’i alkışlar, yalnız bırakmazdı..

Cumhurbaşkanı’nın yaptığı konuşma üzerinde gerek ulusal gerek yerel medyada geniş yer bulduğu için tekrardan kaçınmak adına mitingde öne çıkanlar üzerinde durmak istiyorum.

İlk başta bir günde Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde düzenlenen üç mitingde halka hitap eden Cumhurbaşkanı’nın meydandaki kalabalığı görünce morali yerine geldiği her halinden belliydi.

Kadınlar için ayrılan bölüm doluydu, ayrıca kalabalık diri ve canlıydı, Cumhurbaşkanı da konuşma arasında sorularla kurduğu iletişimle o canlılığı diri tuttu ve miting bitene kadar korudu.

Sonuç olarak AK Parti örgütü bu mitingin amacına ulaşmasında harcadığı emeğe ek olarak hiçbir masraftan da kaçınmamıştı.

***

Bir gün sonra da Atatürk Kent Meydanı CHP örgütünün düzenlediği ve CHP genel başkanı da olan Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na ev sahipliği yaptı.

Bu tür kalabalık mitinglerde emniyet açısından partiler katılacak basın mensupları için gerek görürlerse özel kartlar hazırlarlar. Bir gün önce yapılan AK Parti mitingine 70’e yakın muhabir,  köşe yazarı başvurmuş, yandaş, muhalif ayrımı yapılmaksızın izin verilmeyen kalmamıştı.

Her mitingde ve ortamda hak, adalet, özgürlük diyen, devri iktidarımızda bizi eleştirenleri dışlamayacağız, ötekileştirmeyeceğiz diyen  Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisi ne hikmetse bazı gazete çalışanlarına ve köşe yazarlarına yönelik akredite uygulaması  şaşkınlıkla karşılandı.

Sorulduğunda bu ayrımcılığa da “basına ayrılan yerin darlığı bahane edilerek ulusal medya çalışanlarına öncelik tanınması” gerekçe gösterildi. Bu olay, bu partinin başının söylediği ile ayağının hareketinin uyumlu olmadığını ortaya koyan ibretlik bir olaydı.

Söze gelince demokrasi söylemi, uygulamaya gelince ayrımcılık ve ötekileştirme…Ne yaman bir çelişki!…

Bu ayıbın dışında alanı dolduran kalabalığın önemli bir kesiminin gençlerden ve emeklilerden meydana geldiği görüldü. Bunlara ek olarak kadınlar da bir hayli yekûn teşkil ediyordu.

Heyecanlı ve diri kalabalık da partililerin bir gün önceki AK Parti mitinginde bozulan morallerini düzeltmişti.

Meydanın dolmasında emeği büyük olan BŞB Başkanı Özlem Çerçioğlu yaptığı  Kılıçdaroğlu’nu takdim konuşmasıyla Büyükşehir Belediye Başkanlığı yanında CHP’deki il başkanlığı boşluğunu da doldurduğunu ilkinde Meral Akşener’in mitinginde göstermişti ikincisini de bu mitingde gösterdi.

Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu yarım saati aşkın konuşmasında her mitingde yaptığı bilindik konuların dışında akıllarda yer edecek pek bir şey söylemedi. Diğer taraftan konuşmasıyla alanı dolduran izleyicilerle soru-cevap metoduyla iletişim kurmada hayli mesafe kat ettiğini de göstermiş oldu.

Gördüğü ilgiden bir gün önce eniştesini toprağa veren Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aydın’dan oldukça memnun olduğu ve aynı duygularla ayrıldığı gözlemlendi.

Sonuç olarak gerek Cumhur İttifakı adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gerek Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu yaptıkları konuşmalarda Aydın seçmenin oylarına talip olduklarını dile getirdiler.

Artık yine bir 14 Mayıs’taYeter Söz Milletindir,” hikayesinin başladığı yer olan Aydın’da söz de karar da gerçek patron olan seçmenlerindir.