19 Ocak 2007 günü Agos gazetesinin Şişli Halaskârgazi Caddesi üzerindeki binası önünde uğradığı silahlı saldırı neticesinde hayatını kaybeden Agost gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink (53), tipik bir Gladyo suikastiyle katledildi. FETÖ'cü çete tarafından işlenen cinayet, Ergenekon tertibini başlatmak için kullanıldı. Aydınlık ve İşçi Partisi (Vatan Partisi), daha ilk günden cinayete ışık tuttu ve "F tipi Gladyo"ya işaret etti. Olayın üzerine cesaretle gitti. Tertip bozulunca, çeteden hesap sorulmaya başlandı. Cinayet anından itibaren olayın üstü örtülmeye çalışıldıysa da vatansever kesim olayın peşini bırakmadı.

Ne acıdır ki ailesi ve yakınları olayda Türk devletini suçladı ve sözde "Ermeni soykırımı"nın bir parçası olarak propaganda ederek asıl merkezin üzerine gidilmesini engelledi. Yurt dışındaki Ermeni diasporası ise olayı Türkiye aleyhine yaygaraya dönüştürdü. Olayın asıl perdesi ise 15 Temmuz 2016 Amerikancı Fetullahçı darbesinin başarısızlığa uğraması üzerine Gladyo'nun üzerine gidilmesiyle aydınlanmaya başlandı. Olayda parmağı olanlar tutuklanarak cezaevine konuldu ve haklarında açılan davalarla hesap sorulmaya başlandı. Davadan yargılananların sayısı ise 85' i buldu.

Birlikçiydi; Geçmişten Ders Çıkardı

Gazeteci Hrant Dink neden hedef seçildi? Dink'in ölümünü açıklayan önemli konuşmaları var. Önce onları incelemek gerek. Dink, emperyalist merkezlerden yıllardır pompalanan 'soykırım' yalanına sarılmadı. Bunun emperyalist bir yalan ve tekrar piyasaya sürülen bir tertip olduğunu söyledi. Kürt meselesinde aynı oyunların oynandığını hatırlatarak; sorunların Türkiye içinde birlik ve beraberlik ekseninde çözülmesi gerektiğini savundu. Bu nedenle 2006'da Danşıtay cinayetiyle başlayan ve Ergenekon tertibine bağlanan cinayetler serisinin önemli bir halkası oldu.

Perinçek: 'Kesilikle Yargılanacaklar'

Olayın ilk günden peşini bırakmayan ise Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek idi. Perinçek, 31 Ocak 2007 günü düzenlediği basın toplantısında cinayette "F tipi Gladyo'nun rolüne" dikkat çekti. AKP yönetiminin olayın üzerine gitmemesini eleştirdi. Perinçek düzenlediği basın toplantısında şunları belirtir: "Tayyip Erdoğan yönetimi, polis müdürlerini görevden alarak kendisini kurtarma telaşına düşmüştür. SüperNATO merkezlerinin emrinde, Danıştay saldırısını saptıran ve Hrant Dink suikasitini örgütleyen SüperNATO timi, Cumhuriyet mahkemelerinde kesinlikle yargılanacaklar ve işledikleri suçların cezalarını göreceklerdir." (Aydınlık, 4 Şubat 2007, s.5.)

İhbara Rağmen Harekete Geçmediler

Olaydan sonra tetiği çektiği iddia edilen Ogün Samast ve ona yardım ettiği ileri sürülen "Abisi" Erhan Tuncel ve Yasin Hayal gözaltına alınarak tutuklandı. Bu isimlerin emniyetçi Ramazan Akyürek'in "operasyon elemanı" oldukları açıklandı. Bu isimler uzun süre mahkemede çelişkili ifade verdiler. Adeta mahkemeyi oyaladılar. Kendilerinin kurtarılması ve küçük cezalar verilmesi için üstü kapalı mesajlar gönderdiler. Bazı zamanlar da tehditler savurdular. Mesajlar gideceği yere gitti. Dava daha da oyalansın ve Ergenekon tertibine malzeme olsun diye Ergenekon Davası'na bağlandı. Burada da uzun yıllar sürümcemeye uğradı.

Ramazan Akyürek'in 'operasyon elemanı' Erhan Tuncel, 3 Aralık 2013 tarihli duruşmada 'Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer'i 'çete'nin başı olarak suçluyor ve her iki ismi kastederek "Dink cinayetini Ergenekon üstü bir şebeke işledi" diyor. Tuncel şu önemli bilgiyi de veriyor: "Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer verilen bilgiye rağmen cinayeti önlemedi." Tuncel, olayın Jandarmaya yıkılmasının doğru olmadığını da belirterek "Jandarma'nın bu işi yapacak kapasitesi yoktur" diyor. (Aydınlık, 4 Aralık 2013, s.1, 9.)

Aydınlık dergisi 26 Eylül 2010 tarihli sayısında buna işaret ederek şunları kamuoyuna aktarır: "Yasin Hayal Pelitlili'ydi. Pelitli’de Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmek için plânlar yapığını bilmeyen yoktu. Sağır sultanın bile haberi olmuştu. Erhan Tuncel, Trabzon Emniyet İstihbarat Şubesi’ne birçok kez Yasin Hayal’in planlarını rapor etmişti. Hatta “Ne pahasına olursa olsun Dink’i öldüreceği” bilgisini aktarmıştı. Ancak bu bilgi İstanbul’a iletilirken “eylem” biçiminde yazıldı. Dink’in Yasin Hayal tarafından “Ne pahasına olursa olsun öldürüleceği” bilgisi sadece Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü ile İstihbarat Dairesi Başkanlığı’nda vardı. Yasin Hayal’in dosyasının bulunduğu sağ terör örgütlerine bakan C Şubesi’ydi. 15 Şubat 2006 tarihli F4 raporu hazırlandığı tarihte Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek, İstihbarat Dairesi Başkanlığı C Şube’de müdür ise şimdiki İstihbarattan sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Fethullahçı polisler listesinin onuncu sırasında adı yer alan Ali Fuat Yılmazer’di. Ramazan Akyürek ile Ali Fuat Yılmazer ikilisi Ergenekon soruşturmalarını yürütüyor."

Haber Değil 'Operasyon Elemanı'

Erhan Tuncel "ben sanık değil tanığım" diyor. Olayın mağduru gibi gösteriyor. Bir de Akyürek'in 'haber elemanı' konusu var. İP Genel Başkanı Perinçek ve Aydınlık sıkça dile getirdi ve olaydaki bağlantılarından Tuncel'in 'haber elemanı' değil 'operasyon elemanı' olduğunu yazdı. Olaya karışan Ogün Samast'a, Hrant Dink'in fotoğrafını veren kişinin Erhan Tuncel olduğu belirlendi. Erhan Tuncel'in önemli açıklaması da "Akyürek ve Yılmazer'in Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının altında imazları bulunması." Bu bilgiyi ilk günden Aydınlık sürekli dile getirdi ve Ergenekon tertibi soruşturmalarını da bu isimlerin ve bunlara bağlı ekibin yaptığını yazdı. Hatta sürekli aynı ekibin tutanaklarda imzaları olduğunu belgeleriyle açıkladı. 28 Kasım 2010 tarihli Aydınlık'ta Deniz Baykal'ın kaset operasyonunun arkasında Akyürek'in olduğuna ilişkin bilgiler yer aldı.

'Tetiği Çeken Ogün Samast Değil'

28 Ocak 2007 tarihli Aydınlık, askeri kaynaklardan edindiği bir bilgiyi kapak haberinden duyurdu. Kaynak, Dink cinayetinde tetiği Ogün Samast'ın çekmediğini iddia ederek şunları söylüyordu: "Ogün Samast da, azmettirici olduğu ileri sürülen Yasin Hayal de, Bursa’daki üniversite öğrencisi Muharrem Kahveci de birer yem. Bu yemlerle, olayın arkasındaki esas güç gizlenmek isteniyor.

Bunların cinayeti, milliyetçi duygularla harekete geçen, kendi başına çapulcu bir grup olarak işledikleri görüntüsü yaratılmak isteniyor. Bir insana 1 metre mesafeden 4 el ateş edeceksiniz, üçünü de başından isabet ettireceksiniz, bu çok zordur. Ancak bir profesyonel tarafından yapılabilir."

Kaynağın verdiği bilgiye göre, eylemin ardından başka tarafa doğru koşan bir başka kişi daha vardı.

Cinayette Üstü Örtülemeyen Gerçekler

Dink cinayetinin en kilit ismi Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve onun operasyon ekibinde bulunan Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Ogün Samast. Bunlar etrafında dönün cinayet, nedense hep hayali 'Ergenekon' üzerine atılmaya çalışıldı. Dava buraya bağlandı. Çıkmaza sokuldu. Ciddi delil ve bulgular görülmezden gelindi. Kamuoyu başka yönlere yönlendirilerek asıl failler korundu. İşte buna ilişkin önemli noktalar:

  • Olay günü Hrant Dink'e bir 'dostu' tarafından telefon edildi. Dink'ten 2 bin 500 dolar istedi. Dink o saatte gazetenin bulunduğu caddedeki Akbank şubesine gitti ve para çekip dışarı çıktığı anda ise öldürüldü. Bu telefonu kim etti?, saptanmadı. Bu telefonla Dink, katillerinin önüne gönderildi. Aydınlık bunu 28 Ocak 2007 tarihli sayısında gündeme getirdi.

  • Aydınlık'ın 28 Ocak 2007 tarihli sayısında yeralan bir haberde, askeri kaynaklar tetiği Ogün Samast'ın çekmediğine işaret ettiler. Olaydan hemen sonra televizyonlara servis edilen 'koşan adam' görüntüsündeki kuşkular giderilmedi. O görüntü Samast olarak sunuldu.

  • Dink'e arkadan soğukkanlılıkla 1 metre mesafeden 4 el ateş eden gerçekten Ogün Samast mıydı? O yaştaki bir çocuk bunu yapabilir miydi? İşte bu noktada uzmanlar, profesyonel tetikçiden bahsediyor. Yasin Hayal ve Samast burada 'yem' olarak kullanıldı deniliyor.

  • 17 Mayıs 2006 günü gerçekleşen Danıştay Suikastı'na benzer yanlar vardı. Her iki olayda da 'Milliyetçi duyguları kabarık psikopat' isimler kullanıldı. Tertip İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve TSK üzerine atılmaya çalışıldı, ancak anında tertip bozuldu.

  • Olayın en önemli yanı, olaya karışan Erhan Tuncel'in Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in, 1,5 yıl görev yaptığı Trabzon Emniyet Müdürülüğü sırasında 'haber elemanı' olarak kullanmasıydı. Yasin Hayal olaydan sonraki ikinci ifadesinde, Erhan Tuncel’in, Dink cinayeti için kendisini azmettirdiğini belirtti.

  • Akyürek'in siciline dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır tarafından "Emniyet'teki hizipleşme içinde irticai akımlara (Fethullah) yakındır. Dikkat edilmelidir" şeklinde not düşüldü. Bu notun zaman içinde ne ifade ettiği ortaya çıktı. Akyürek F tipi çetenin önemli elemanlarından birisi olduğu anlaşıldı. 

  • Akyürek'in görev yaptığı 2004-2006 tarihleri arasında Trabzon'da şu önemli olaylar oldu: McDonalds'a bomba atılması, TAYAD'lılara linç girişimi, Rahip Santoro'nun öldürülmesi, Trabzonsporlu Fatih Tekke ve Gökdeniz Karadeniz'in saldırıya uğraması. 24 Ekim 2004 günü McDonalds'ın önüne bombayı koyan ve gözcülük yaptığını söyleyen kişi ise Erhan Tuncel! Aynı olaydan dolayı 10 ay ceza alan da Dink cinayetinde ismi geçen Yasin Hayal. Bu olayların olduğu yerin Emniyet Müdürü Akyürek ise 8 Mayıs 2006 günü yükseltilerek Emniyet İstihbarat'ının başına getirildi.

17/25 Aralık Tertibinden Sonra Tutuklandılar

Hrant Dink cinayetinde ismi geçen önemli emniyetçiler F tipi Gladyo'ya yönelik başlatılan operasyonlar sonucu tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne konuldu. İşte o isimler:

  • Ramazan Akyürek: Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanı. Dink cinayetinde de kritik görevi var. Konuşursa çok şey aydınlanır. 27 Şubat 2015 günü dava kapsamında “ihmali davranış sebebiyle ölüme sebebiyet vermek”, “resmi evrakta sahtecilik” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından tutuklandı. F tipinin bir numaralı polis şefi olan Akyürek, İstanbul'daki mahkemede savcının toplam 17 sorusuna 4 saat yanıt verdi.

  • Ali Fuat Yılmazer: Dink cinayeti öncesi Emniyeti İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü görevini yaptı. İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Yılmazer 29 Mayıs 2015 günü Dink davası kapsamında "Tasarlayarak adam öldürmeye yardım etmek" ve "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından tutuklandı. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan'ın verdiği ifadeye göre, Dink suikastına ilişkin LOG kayıtlarını sildi. İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği, 2007'de kurulan C5 adlı gizli birimin Dink, Zirvi Cinayetleri, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında rol aldığını vurguladı. Yılmazer tutuklanmadan önce bir televizyon programında "AKP'yi kurtarmak için İşçi Partisi'ne operasyon yaptık" dedi. Her tertipte onun ismi geçti. F tipi Gladyo'da kritik görevi vardı.

  • Yurt Atayün: İstanbul Emniyeti Terörlü Mücadele Şube Müdürü. Görevdeyken Erkenokon ve Balyoz tertibinde aktif görev aldı. Dink cinayeti onun döneminde gerçekleşti. Gerçeklerin üstünü örttü. 21 Kasım 2008 günü ABD Büyükelçiliğine Ergenekon tertibi hakkında birifing verdi. 29 Temmuz 2014 günü tutuklandı.

  • Soruşturma kapsamında ayrıca polis memurları Muhittin Zenit, Özkan Mumcu ile Cizre Emniyet Müdürü Ercan Demir de tutuklandı.

"Dink, Tertipleri Başlatmak İçin Öldürüldü"

F tipi örgütün Emniyet içindeki hedef aldığı isimlerden olan eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, 8 Mayıs 2014 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Yusuf Hakkı Doğan'a 11 sayfalık bir ifade verir. Uzun ifadesinde şunları belirtir:

- Dink cinayeti diğer operasyonlar ve soruşturmalar için fünye görevi görecekti. Bu fünyeye bağlı patlayıcılar ise Ergenekon, Balyoz, Odatv, Fuhuş ve Casusluk, Amirallere Suikast, Şike, 28 Şubat operasyonlarıdır.

- ‘Hrant Dink öldürülecek’ raporunu benden gizledikleri gibi İstanbul’dan da gizlediler. F4 raporları İl Emniyet Müdürleri tarafından Daire Başkanlığı’na gönderilmelidir. F4 raporunu Trabzon’dan gönderen kişi Ramazan Akyürek’tir. Raporu bizden saklayan birim İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü’dür. O zaman C Şube Müdürü de Ali Fuat Yılmazer’dir. Bu rapor bana sunulmadı. Rapor hakkında hiçbir bilgi verilmedi."

Ogün Samast F Tipi Çeteye İşaret Etti

Tetikçi Ogün Samast da, 5 Aralık 2014 tarihinde Savcı Yusuf Hakkı Doğan'a verdiği ifadede suikastın Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’in bilgisi dahilinde gerçekleştiğini söyler. Samast şunları belirtir: “Yasin Hayal, ‘Eğer burada (Trabzon) alınırsan Ramazan (Akyürek) müdür açığa çıkar’ dedi. Yani Samsun’da yakalanacağımı biliyordum, çünkü Yasin söyledi. Benim de kaçmaya niyetim yoktu. Sadece olay yerinde yakalanmak istemiyordum.”

Erhan Tuncel: 'Cinayet Şebekesi'

Cinayetin “Büyük Abisi” olduğu iddiasıyla yargılanan Erhan Tuncel de, 3 Aralık 2014 tarihli duruşmada şunları söyler: “Karşımızda polis yok. Bir cinayet şebekesi var. Ben hepsine iyilik ettim. Hepsinin ortak özellikleri yalancı oldukları ve adli mercileri yanıltmalarıdır. Cinayet çetesinin Ali Fuat ve Ramazan Akyürek ölüm ihbarı yapmamış ve yanlış rapor düzenlenmiştir. Ali Fuat ve Ramazan Akyürek çetenin üzerindedir. Beni bir numaralı sanık yapıp kendilerini saklamıştır. Oda TV, Cübbeli, Şike, KCK, Hanefi Avcı suçsuz. Bunları yapan Cemaat değil bu ikisidir. Ben bu şahıslara hiçbir kötülük yapmadım. Savcılık halen şahısların kurduğu tuzakla karşı karşıyadır.” (Ceyhun Bozkurt-Mehmet Bozkurt, Aydınlık, 19 Ocak 2015, s.1, 10-11.)

15 Temmuz Sonrası Gerçekler Ortaya Çıktı

Dava, Ergenekon tertibiyle sulandırılmaya ondan da öte Ergenekondan tutuklanan vatanseverlerin üzerine atılmaya çalışıldı. Tertibin bozulmasıyla bu da boşa çıktı. Cinayetten 10 yıl sonra, soruşturma dönemin jandarma görevlilerine uzandı. 2017 Nisan'ında FETÖ lilderi Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz ve meslekten ihraç edilen Tuğgeneral Hamza Celepoğlu'nun da aralarında bulunduğu 50 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı. İddianamede, Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri ile İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi şüphelilerin kontak kurarak, cinayetin plânlanması ve icrası noktasında müşterek hareket ettikleri iddia edildi. Cinayette aktif rol alan bir kısım şüpheli muvazzaf askerin, 15 Temmuz darbe girişimine de katıldıkları tespit edildi. Söz konusu dosya ana davayla birleştirildi.

Ayrıca Trabzon´da yargılaması süren dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve 8 jandarma görevlisinin dosyası da Eylül 2017’de ana dava eklenince dosyada sanık sayısı 85’e ulaştı. (Sezim Özadalı, Aydınlık, 19 Ocak 2018, s.1, 10.)

ERCAN DOLAPÇI