Türk Silahlı Kuvvetleri'nde askeri personelin ordudan atılma sonucunu da doğurabilen kınama cezasına yargı yolu kapalıydı. Bir subayın açtığı davada mahkeme, ilgili kanunun Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Yüksek Mahkeme, kanunu iptal ederek kınama cezalarına yargı yolunu açtı.

Bir subayın açtığı dava Türk Silahlı Kuvvetleri’nde köklü bir değişikliğe sebep oldu.

Subay, hakkında verilen kınama cezasının iptali için Erzurum’da 1. İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Mahkeme subayın itiraz ettiği kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına vararak kuralların iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

“DİSİPLİN CEZALARININ DAVA EDİLEMEYECEK OLMASI…”

İdare Mahkemesi’nin başvuru kararında özetle şu iddialar ileri sürüldü:

“Olağan dönemlerde Silahlı Kuvvetler mensuplarına verilen disiplin cezalarına karşı yargı yolu kapatılamaz.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ayırma cezası verilmesine ve sözleşmenin feshine dair işlemler ile terfi, atama, ilişik kesme, özellikli görevlere seçim ve benzeri idari işlemlere karşı dava açma konusunda bir yasama kısıntısı bulunmasının da bu işlemlerin dayanağı disiplin cezalarından bir kısmının dava edilemeyecek olması karşısında, bu işlemlere karşı dava açılmasının hukuksal bir faydası olmaz.

Yasal düzenlemeler gereğince sicil verilmesi, çeşitli görevlere atama, astsubaylıktan subaylığa geçme gibi konularda disiplin cezalarının gözetilmesi nedeniyle yargı denetimi dışında bırakılan söz konusu disiplin cezası hafif bir ceza olduğu ve sonuçlarının önemsiz olduğu söylenemez.

Bu durumun hak arama özgürlüğü, hukuk devleti ilkesi, idarenin işlemlerine ve disiplin cezalarına karşı yargı yolunun kapatılamayacağına ilişkin ilkeler ile bağdaşmaz.

Bu nedenle kurallar Anayasa’nın 2., 36., 125., ve 129. maddelerine aykırıdır.”

AYM: ASKERLERE AŞIRI KÜLFET YÜKLÜYOR

Anayasa Mahkemesi yaptığı incelemede şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:

“İtiraz konusu kurallar 6413 sayılı Kanun’un 43. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “kınama” ve “cezaları hariç” ibareleri olup subay, astsubay, uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen kınama cezasına karşı dava açılamayacağını öngörmektedir.

Aynı cümlede yer alan “uyarma” ve “hizmete kısmi süreli devam” ibarelerinin iptalleri talebiyle yapılan itiraz başvurularında kamusal yarar ve hak arama özgürlüğü arasındaki dengenin asker aleyhine bozulduğu, bu nedenle bu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğuna karar verilmiştir.

Anılan kararda yargı yolu kapalı olan uyarma ve hizmete kısmi süreli devam disiplin cezalarının söz konusu askeri personelin TSK’dan ayrılmalarına ya da sözleşmelerinin feshine yol açabileceği,

TSK’dan ayırma ya da sözleşmenin feshi işlemlerine karşı dava açılabilse de bu işlemlerin dayanağı olan uyarma ve hizmete kısmi süreli devam cezalarına karşı yargı yolunun kapalı olması nedeniyle söz konusu yargısal denetimin şekli bir hale geldiği ve etkinliğini yitirdiği,

Kuralların bu yönüyle asker kişilere aşırı bir külfet yüklediği ve disiplin tesisi şeklindeki kamu yararı ile hak arama özgürlüğü arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi bozduğu belirtilmiştir.

Şimdiki itiraz başvurusunda Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen kurallar bakımından yapılacak anayasallık denetiminin konusunu da benzer şekilde TSK’dan ayırma ya da sözleşmenin feshi sonucunu doğurabilecek kınama cezasına karşı yargı yolunun kapalı olması hususu oluşturmaktadır.

Bu itibarla itiraz konusu kurallar yönünden de Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararından ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla kurallar Anayasa’nın 13, 36 ve 129. maddelerine aykırıdır ve iptali gerekir.”

HÜKÜM: KANUN MADDESİ ANAYASAYA AYKIRI, İPTALİNE…

Anayasa Mahkemesi neticede şu hükmü kurdu:

“TSK Disiplin Kanunu’nun 43. maddesinin ve 7329 sayılı Kanun’un 17. maddesiyle değiştirilen 1 numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “kınama” ve “cezaları hariç” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine, Kadir Özkaya, Recai Akyel, Yıldız Seferinoğlu, Basri Bağcı, İrfan Fidan ile Muhterem İnce’nin karşı oyları ve oy çokluğuyla karar verildi.”