ABD ‘TÜRKİYE PARÇALANABİLİR’ DEMİŞTİ

2 Temmuz 1993 Sivas katliamı ve 5 Temmuz 1993 Başbağlar katliamı sıradan bir eylem değildi. Bu iki önemli olay 1991 yılından itibaren başlayan ve 1993 yılında doruğa çıkan olaylar içinde anlam kazanıyor. 1992 ve 1993 yılı içinde Türkiye’yi savunan önemli isimlere suikastlar yapıldı, PKK eliyle katliamlar düzenlendi ve yobaz terör grupları eliyle de mezhep çatışması kışkırtıldı. En önemlisi de ABD eliyle “Türkiye parçalanacak” tehditlerinde bulunuldu. PKK eylemleri doruğa çıkarak Türkiye federasyona zorlandı. “Vur kurtul değil ver kurtul” söylemleri seslendirilmeye başlandı. İşte iki katliam ve diğer olaylar Türkiye’nin direncini kırmak için sahneye konuldu. Sahneye koyan da NATO’ya bağlı Gladyo idi. Türkiye’ye yönelik bütün tertiplerinde arkasında bu merkez vardı… Gelin 1993 yılına gidelim ve önemli olayları hatırlayalım:

TÜRKİYE’Yİ BÖLME EYLEMLERİ

ABD, 1991 yılı başında Irak’ı Kuveyt’ten çıkarma bahanesiyle günlerce bombaladı ve ardından da kuzey ve güneyine “uçuşa yasak bölge” uyguladı. Irak’ı fiilen üçe böldü. Kuzeyde Barzani ve Talabani eliyle kukla yapılanma inşa etti. Ardından da PKK’yı Lübnan’dan Irak’ın kuzeyine yerleştirdi. PKK burada büyüdü ve serpildi. Türkiye’ye yönelik 150-200 kişilik gruplarla büyük eylemler yapmaya başladı. PKK, en yoğun ve büyük eylemlerini 1992 ve 1993 yıllarında gerçekleştirdi. Neredeyse her gün onlarca şehit gelmeye başladık. ABD bu süreçte Türkiye’ye Çekiç Güç’ü yerleştirdi ve İncirlikten kalkan uçaklar PKK’ya silah ve yiyecek atmaya başladı. Bunu Türk ordusu da tespit etti. Türkiye’nin karadan Irak ile bağı koptu. Araya kama gibi ABD girdi. 1993 yılının önemli olayları:

24 Ocak 1993: Son yıllardaki yazılarının büyük kısmını PKK ve arkasındaki güç olan ABD ve İsrail’e ayıran Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu evinin önünde arabasına konulan ABD yapımı C-4 bombayla katledildi. 

17 Şubat 1993: ABD’nin kukla Kürt devleti kurma planını çözen ve buna karşı aktif tavır alan Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis, uçağına yapılan sabotaj ile katledildi. Daha önce de Bitlis’in içinde bulunduğu helikopter, Çekiç Güç uçakları tarafından düşürülmeye çalışılmıştı.

17 Mart 1993: PKK lideri Öcalan, 20 Mart-15 Nisan tarihleri arasında ateşkes ilan ettiklerini açıkladı. Bu açıklamadan sonra Türkiye’deki Amerikancı kesimde “özerklik” kampanyası başlatıldı.

19 Mart 1993: Başbakan Demirel, Öcalan’ın çağrısı için “Kan dökülmeyi durduracağını söylüyor. Dediğini yapsın” dedi. 

22 Mart 1993: Başbakan Süleyman Demirel, federasyonun olmayacağını belirterek, “Türkiye üniter bir devlettir. Federasyon tartışması yanlıştır. Ben ‘Kürt’üm’ diyen Kürt’tür. Eşit haklara sahiptir” dedi.

24 Mart 1993: PKK lideri Öcalan’ın Irak’ın kuzeyine yerleşmek için Barzani ve Talabani’ye mesaj gönderdiği açıklandı. İçişleri Bakanı İsmet Sezgin buna izin vermeyeceklerini söyledi.

24 Mayıs 1993: Bingöl’de sivil kıyafetli askerlerin bulunduğu otobüs yolda durduruldu ve 33 askerimiz taranarak katledildi. Olay büyük tepki çekti.

2 Temmuz 1993: Bir dizi kültürel etkinlik için Sivas’ta bulunan sanatçı ve yazarlara karşı kışkırtma yapıldı. Madımak otel ateşe verildi. Çıkan yangında 34 aydın ve vatandaşımız hayatını kaybetti. Bununla mezhep çatışması çıkarılmaya çalışıldı. Vatandaşlarımızın sağduyusuyla olaylar büyümeden bastırıldı.

5 Temmuz 1993: Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyünü basan PKK militanları, halka yönelik toplu katliam gerçekleştirdi. 33 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu eylem de mezhep çatışması amaçlıydı. 

14 Ağustos 1993: Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, süregelen terörün PKK’nın boyunu aştığını belirterek Batı’yı kaynak olarak gösterdi ve “Kim bu silahları veriyor. Bu planları yapıyor? Türkiye’nin karşısına çıkarılmak istenen Sevr’dir” açıklamasında bulundu.

17 Ağustos 1993: Yüksekova Buzuldağı’nda kıstırılan PKK militanlarıyla çıkan çatışmada 300 PKK’lı öldürüldü.

19 Ağustos 1993: Edirne gümrüğünde NATO’ya ait bir TIR’da yapılan aramada PKK’ya gönderilmek üzere hazırlanan çok sayıda askeri malzeme ele geçirildi.

22 Ağustos 1993: 200 kişilik PKK’lı grup, Iğdır’ın Aralık ilçesine bağlı Sultantopu Jandarma Karakolu’na ağır silahlarla saldırdı. 18 askerimiz şehit oldu.

4 Ekim 1993: PKK saldırılarında asker ve sivil 42 vatandaşımız hayatını kaybetti.

5 Ekim 1993: PKK 3 köyü bastı ve toplam 36 vatandaşımızı katletti.

22 Ekim 1993: PKK’nın Lice ilçesi baskınında çıkan çatışma sırasında Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın şehit oldu. Saatlerce süren çatışmada PKK ağır silahlar kullandı. PKK ayrıca Siirt’in Derince Köyünü bastı, 22 vatandaşı katletti.

25 Ekim 1993: PKK, Erzurum’un Çat ilçesine bağlı Yavi beldesine saldırdı ve 38 vatandaşımızı katletti.

21 Aralık 1993: Cumhurbaşkanı Demirel, 1994 yerel seçimler için tedbir aldıklarını ve terör örgütünün seçimlere girmemesi için gerekenin yapılacağını açıkladı. Demirel, “PKK seçime giremez” dedi.

İSTİKRARSIZLAŞTIR BÖL

ABD’nin Irak’a çöreklenmesi Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonradır. Bu yıllarda Yugoslavya iç savaşı başladı ve kışkırtma çok kanlı bir süreçten sonra bölünmeyle sonuçlandı. Aynı yıl Türkiye’ye yönelik PKK ve FETÖ eliyle istikrarsızlaştırma ve federasyon dayatması başladı. 1991-1994 yılları arasında PKK’nın en kanlı eylemleri gerçekleşti. Bu yıllar içinde ABD’nin Türkiye’ye yönelik tehditleri de arttı. Türkiye’ye FETÖ eliyle “ılımlı İslam” dayatıldı. Türk ordusu buna direndi. 1994 yılında Genelkurmay Başkanı olan Org. İsmail Hakkı Karadayı ve ardından gelen Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, PKK’ya yönelik büyük operasyonlara imza attı. En önemlisi de bu dönemde Doğu ve Güneydoğu’da halk kazanılarak PKK ezilmeye çalışıldı ve bu çizgi başarılı oldu. 1999 yılında Öcalan Suriye’den çıkartılarak teslim alındı. İşte bu iki Komutanın döneminde Türk ordusu daha açık ifadelerle hedef alındı. ABD kaynakları “Türk ordusu hizadan çıktı” dedi. Hedef alınan komutanlar 2008 yılında başlatılan Ergenekon ve Balyoz tertiplerinde hapse atıldı.

Sivas ve Başbağlar katliamına benzer bir olay 12 Mart 1995 tarihinde sahneye konuldu. İstanbul Gazi Mahallesi’nde Alevi vatandaşlara yönelik silahlı saldırı yapıldı. Kışkırtma sonrası olaylar Ümraniye’ye sıçradı. Bu olayların hedefi de mezhep kışkırtmasıyla 21 Mart 1995 tarihinde PKK’ya yönelik 35 bin kişilik sınır ötesi harekâtın durdurulmasıydı. Bu kışkırtma daha fazla büyümeden bastırıldı ve sınır ötesi operasyon da yapıldı. Türkiye bir kez daha bölünmeye karşı kararlılık gösterdi. 

ABD TEHDİTLERİ

1991 sonrası olaylarda ABD’nin Türkiye’yi bölme planları merkezdedir. Bu dikkate alınmadan yapılacak değerlendirmeler gerçekçi olmaz. İşte buna ilişkin önemli bir bilgi 1 Temmuz 1993 tarihinde gazetelere yansıdı. Gazeteler, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz’in Türkiye raporunu yayımladı. Raporda açıkça “parçalanma” tehditi vardı. Abramowitz, Türkiye’nin hâlâ yönetim, istikrar ve ulusal kimlik konularında büyük sorunları olduğunu belirtti. Türkiye’nin elindeki olanaklarla önümüzdeki 10 yıl içinde orta düzeyde bir güç olabileceğini vurgulayan Abramowitz, “Ancak, bunun tam tersi, yani Türkiye önümüzdeki 10 yıl içinde parçalanabilir de” dedi.

Carnegle Endowment adlı bir düşünce kuruluşunun başında bulunan ve aynı zamanda ABD Başkanı Bill Clinton’ın istihbarat grubu üyesi olan Abramowitz, Foreign Affreign dergisine yazdığı Türkiye raporunda, Özal’ın ölümüyle Türkiye’deki gelişmeleri değerlendirdi. Kürt konusuyla İslam köktendinciliği konusunda Abramowitz’in hazırladığı raporun en ilgi çekici bölümünü Kürtler oluşturuyor.

Abramowitz, PKK’nın Türk güvenlik güçlerine karşı giriştiği mücadelenin Kürt sorununu Türkiye’nin gündemine getirdiğini savunuyor. Türkiye’deki Kürtlerin büyük oranda Batı’daki kentlere göç etmeye başladığına dikkat çeken Abramowitz, Kürtlere Türkiye sınırları içinde otonomi bile verilmesi, Güneydoğu’daki yoksulluk ve işsizlik nedeniyle geri dönmeyeceklerini vurguluyor. Türkiye’nin, Kürt sorununu yeni dünyada artık askıya alamayacağına dikkat çeken Abramowitz, şu görüşlere yer verdi:

“Kürt parlamenterleri ve aydınları Türk hükümetini otonomi ve federasyon konusunda devamlı olarak rahatsız ediyor. Kürtlerin yaşadığı diğer ülkelerin tersine Türkiye demokratik bir ülke. Tartışmaların devam etmesi ve şiddetin azalması halinde Türk hükümeti sonunda Kürtlerin hem Türk, hem de Kürt olmalarına izin verebilir. Bu yeterli olabilir ancak ciddi bir federalizm gibi daha kesin ve ağır çözümler gerekebilir. Kürt sorunu, Türkiye’nin istikrarı ve bu ülkeyi yönetenleri için ivedi bir sorun olmaya devam ediyor.”

Abramowitz, köktendinciliğe de şu yaklaşımda bulunuyor: “Ekonomik büyüme tökezlerse ve hükümet terörizm ve huzursuzluğu önlemede başarısız olursa, o zaman köktendinciler demokrasi için büyük bir tehdit oluşturur. Şimdilik böyle bir tehdit oluşturmuyor.”

1989-1991yılları arasında Türkiye’de görev yapan Abramowitz, CIA’cı olduğu iddiasıyla Ankara’ya atanmadan önce görevlendirildiği Mısır, Malezya ve Pakistan’da “göndermeyin” denilen adam.  Adı geçen ülkeler, Abramowitz için görev yaptığı ülkelerin içişlerine karışıyor diye de bildirdiler. Tayland’ta darbe tezgâhladığı biliniyor. Kriz bölgelerine atanmasıyla dikkat çekiyor. Kosova krizinde de görev yaptı. Fetullah Gülen’in ABD’ye gitmesine kefil olmuştu. Ortadoğu’da Kürt meselesine burnunu sokan bir isim olarak da biliniyor. Ankara’da görev yaptığı dönemde Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile mutfakta yaptığı görüşmelerle de ünlendi.

Bu yıllarda CIA’cı Graham Fuller de “Kemalizm öldü. Türkiye için en uygunu ılımlı İslam” tezlerini savunuyor ve kamuoyuna pompalıyordu. CIA Türkiye masası şefi Paul Henze ise “Türkiye’yi federalizm büyütecek” diyordu. ABD’li emekli Yarbay Ralf Peters ise “Türkiye’nin sınırları kan-ırk esasına göre yeniden çizilmeli” iddiasında bulunuyordu.

MARAŞ KATLİAMININ BENZERİ

Gladyo, Türkiye’yi 12 Eylül darbesine sürüklemek için 1977 yılından itibaren yoğun şekilde anarşi olaylarını körükledi. Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için sol sağ kavgasıyla gençleri birbirine düşürdü. Bu süreçte 5 bin 263 vatandaşımız hayatını kaybetti, 15 bine yakın vatandaşımız da yaralandı. 12 Eylül öncesi Kahramanmaraş, Malatya, Sivas ve Çorum illerimizde de Alevi vatandaşlarımıza yönelik kışkırtma eylemleri yaptı. 25 Aralık 1978 tarihinde Maraş’taki olaylarda 111 vatandaşımız katledildi. Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu’nun 17 Nisan 1978 günü bombalı paketle öldürülmesiyle (gelini ve iki torunuyla birlikte) başlayan olaylarda ise 8 kişi ölmüş, 100’e yakın vatandaşımız da yaralanmıştı. Mayıs-Temmuz 1980 tarihleri arasında meydana gelen Çorum olaylarında ise 57 vatandaşımız katledildi.  Bütün bu olaylar hiçbir zaman mezhep kavgası değil, Gladyo’nun tertiplediği olaylar olarak kayıtlara geçti. 1978’de Ecevit, 1979-80’de Demirel, 1993 yılında ise Demirel-İnönü hükümeti hedefteydi…

tarama0015tarama0016sivas madımak oteli yangini pir sultan abdal anıtı yıkmaaydınlık 14 mayıs 199320 agust 9315 agust 936 tem 931 tem 93 manset