Merhaba,
Aydınpost’un Kıymetli Okurları…
Sizinle buluşmamın bu ilk yazısından selâmlar…
Neden kırk, neden Kırk Pencere?
Dilim döndüğünce ifade edeyim bu yazımda…
Gördüm ki bu sayı;
Doğumdan ölüme, acıdan sevince, varlıktan yokluğa…
Günahtan sevaba, iyiden kötüye ve hayâlden gerçeğe kadar,
Hayatımızdaki pek çok duruma ayrı bir değer katmakta.
Sadece dört onluk, kırk birlik değil yani.
Mesela kırkı çıktı deriz yeni doğan çocuklar için,
Kırk gün kırk gece sürer, masallarda düğünler…
Sonra Kırk Haramiler keser yolcuların yolunu.
Erbaindir benlikten geçmenin kırk günlük çilesi
Ölümsüz kahramanlar kırklara karışmış gitmiştir…
Tufanda sanki gök yarılmış gibi kırk gün yağmış
Kırk ikindilerle yaprağı yıkamış, toprağı sulamıştır yağmur.
Kırk kere söylemiş, kırk kere tembihlemişizdir…
Bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olmuş,
Kırk yıl hatırı kalmıştır bir fincan kahvenin.
Diğer yandan;
Kırk katır mı, kırk satır mı diye ölümlerden ölüm beğenilir.
Kırk hayrı yapılır, kırk lokması dökülür ya ölenimizin ardından.
Çin sarayında destanını kırk yiğit ile yazar Kürşat,
Başka bir zaman başka bir mekânda,
Kırk yiğidin hatırına, Kırkpınar’da er meydanına çıkar nice pehlivan…
Böyledir işte,
Sadece kırk adedi ifade etmez bu kırklar,
Bir kıymeti, bir özeli, bir yeteri ve bazen de bir kemâli ifade eder.
***
O pencerelerse;
Evlerimizin dünyaya açılan gözleri…
Aydınlığın serinliğin ve dahi sıcaklığın evlerimize girdiği yerler.
Bir pencere iki pencere ve az pencere yetmiyor dünyayı görmek için.
Yetmiyor üzerinde yaşayanları ve yaşananları anlamaya…
Ne kadar çoksa penceremiz
O kadar aydınlığız o kadar zenginiz demek…
Kendini onun yerine koyup,
Sana yapılmasını istemediğini, başkasına yapmamayı
Hakkınca algılamak demek.
Bundandır Kırk, bundandır Kırk Pencere…
Kırk Pencere’den selamlar sevgiler…
Sağlıcakla kalın…
Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınbunukonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım!