Çoğu zaman bireysel veya toplumsal problemler yaşandığında, bireylerin zihnini umutsuzluk ve çaresizlik sararken, kalbinde de derin bir keder üzüntü yaşar.

Yaşadığımız süreç içerisinde depremin yaraları herkes de korku, çaresizlik ve umutsuzluk yarattı. Her an deprem olacakmış korkusu ile şu anda değil belki 1 gün, belki 10 yıl sonra olacak bir depremde yaşayabileceğin kaosu, muhteşem bir yazar edası ile zihnin yazıp, oynamaya başladı.

Yaşadığımız bu deprem, deprem bölgesindeki depremzedeler de olduğu kadar tüm halkımızda da derin yaralar açtı. Evet bu acı çok büyük ve bu yara maalesef belki de hiç kapanmayacak ve sadece kabuk bağlayacak. Yaralarımızı pansuman yapmak çok uzun sürebilir ve hiç kimse eskisi gibi olamayacak. Herkesin hayatında büyük değişimler olacağı da gözlemlediğim kadarı ile benim düşüncem.

Bizler de bulunduğumuz yerde bu acıyı en derin hissedip yaşarken korku enerjisinin esaretine girerek yaşanan depremin kaosunun tekrar olacağı endişesini yaşayarak, yaşanmamış bir şeyin korkusunu yaşayarak, maalesef bu korkuyu hayata geçerek enerjiyi aktifleştiriyor  ve şu anı yaşamadan gelecekte olacak şeyin senaryosunu yazıp başrolde oynuyoruz. Peki her gününü korku ile geçirmeye gerek var mı? Yaşamadığın belki de yaşamayacağın bir şey için!

Peki şu an bulunduğun yerde ve anda ne yapıyorsun, her hangi bir problem var mı?

Sorularımın cevabı evet ise her ne olduysa

Neden, niye” sorularını sormaktansa,

Şu an ne yapabilirim” sorusunu sor ve derin bir nefes al. Çözüm odaklı olursun.

Emin ol bilinçaltın sana pratik çözümler üretecek ve yaşadığın probleminin engelleri aşabileceğin seçenekler karşına çıkar.

Sorularımın cevabı “HAYIR” ise korkulacak bir şey yok demektir, şu an nerde isen akışta yaşamındaki değerli günlerden birini

“Bugünümü en verimli şekilde nasıl yaşarım?” sorusunu sor ve anda kal.

Zihnimiz bizi ya geçmişe, ya geleceğe götürür ama şu anı bize fark ettirmez. Bunun sebebi geçmişte yaşananların kabul edilememesi ve endişe kaygı ile ya geçmiştekini yarında yaşarsam korkusudur. Maalesef şu anda akışta yaşamıyor geleceğe endişe ile bakıyor ve zihninden bu tarz düşünceler geçiyorsa, geleceğin temelini atıyorsundur.

Her fırtına ve yağmurdan sonra bulutlar yavaş yavaş dağılırken gökkuşağı çıkar muhteşem renkleri ve yaşamını saran görüntüsü ile, hayran hayran bakar gülümsersin o anda ne yaşarsan yaşa.

İşte yaşamının akışında da zorluklar olabilir lakin her zorluğun ardından yeni bir başlangıç olur..

Peki sen yeni başlangıçlarını, endişe kaygı ile mi, şu anı en verimli şekilde yaşayarak tecrübelerinle sağlam temel atarak mı yapacaksın? Yapman gereken sadece yaşananın yaşandığını kabule geçebilmek ve akışa teslim olmak. Çünkü olması gereken nasıl olacaksa zaten olacaktır.

Seni bilemem ama ben ikinci seçeneği uygulamak üzere harekete geçiyorum

HAYDİ SEN DE HAREKET GEÇ, ADIM AT!

AKIŞTA YAŞAMAYI SEÇ!