Türk havacılık tarihi 1900'lerin başlarında bir çok önemli atılıma imza atmış, Paris, İstanbul, Kahire arasındaki ilk uçuş 1913 yılında gerçekleşmiştir. Dönemin Türk hükümeti havacılık gelişiminde Avrupa'nın gerisinde olmadıklarını göstermek istemiş, Savunma Bakanı Enver Paşa Osmanlı pilotlarının uzun mesafe uçuşlarındaki yeteneklerini kanıtlayabilmelerini için İstanbul'dan Kahire'ye iki uçak siparişi vermiştir. İlk uçağı Türk Donanmasından Komutan Tayyareci Fethi bey (1887-1914) ile Üsteğmen Tayyareci Sadık Bey uçurmuştur. Tayyareci Fethi Bey'in Muavenet-i Milliye adlı Bleriot XI tek satıhlı uçağı 8 Şubat 1914 tarihinde İstanbul'dan İskenderiye'ye kalkış yapmıştır. Maalesef uçağı 27 Şubat'ta Şam ile Taberiye yakınlarında kaza yapmıştır. Tayyareci Mehmet Fethi Bey ve Üsteğmen Sadık Bey Şam'da hayatlarını kaybetmiş ve orada gömülmüşlerdir. Meğri Belediye Meclisinde, ilk Türk hava şehidi Fethi Bey'in adını yaşatmak amacıyla Meğri adının değişmesi için yasa teklifi sunulmuştur. Bu yasa teklifi dönemin belediye meclisi ve Belediye Başkanı Musaoğlu Mehmet Cen tarafından onaylanmış. Meğri ilçesinin adı Tük hava şehidi adına '’Fethiye’' olarak değiştirilmiştir. Bu tarihten sonra Fethiye adı tüm belgelerde kullanılmaya başlamıştır. Bununla birlikte ,  1.  Dünya savaşı ardından gelen Kurtuluş Savaşı nedeniyle Bakanlar kurulu resmi onayı ancak 1934'te verebilmiştir.

Evet ‘’Fethiye’’ adı buradan gelmektedir, Değerli okuyucularım Fethiye, 1980 yılından bu yana Türkiye’nin güney batısında ilgi merkezi haline gelmiş, kökleri ve geleneklerini koruyan kozmopolit bir kent olarak büyük ününün tadını çıkarmaktadır.

Fethiye Müzesi

Fethiye Müzesi, kent merkezindeki ana caddede yer alan ilkokulun hemen yanındaki hoş bir müzedir. Müzede, bir kısmı (eski adı Telmessos olanı) Fethiye kazıları sırasında çıkarılan , çok sayıda Likya eserleri bulunur. Sergilenenler arasında Likya kalıntıları, Bronz Çağı, Antik Çağ,Helen, ve Roma Dönemleri ile Bizans dönemleri eserleri yer alır. Tlos'tan bir kaya mezarı, Likya ve Aram dillerinin dahil olduğu 3 dilde yazılmış ünlü dikili taş, ayrıca Müzede bazı muhteşem mozaiklere de rastlanmaktadır, bence Fethiye'ye gidip de müzeyi görmemek olmaz, müze görülmeye değer bir yerdir. Fethiye Müzesi eskiden Pammakaristos Manastır Kilisesiymiş, Fakat şimdi merkezde bulunan eğitici bir müzeye dönüştürülmüştür, arkeoloji ve etnografya bölümlerden oluşmaktadır.

Gezim sırasında üzüldüğüm nokta sergilenen bazı Likya kalıntılarının açıklaması yoktur ve çoğunun hangi şehir ve bölgede çıkarıldıkları da belirlenmemiştir, bunun  nedeni yaptığım araştırmalar sonucunda bir çok kalıntının yağmacılar tarafından ele geçirilmesi sonucu olarak bu bilgilerin kaybolması olabilir. Yine de müze ziyaret etmeye kesinlikle değer! Müze , Pazartesi günleri hariç Salı'dan Pazar'a sabah 08.00'den akşam 17.00'e kadar açıktır.

Ören yerleri Ve Açık Hava Müzeleri

Kayaköy, Fethiye'ye 8 kilometre uzaklıkta yer alan terk edilmiş şehirdir. Köy , Rum evleri ve kiliselerin kalıntıları, dar sokaklar ve çeşmelerle doludur. fakat kalıntılar şaşırtıcı derecede iyi korunabilmiştir.1923 yılındaki nüfus mübadelesinde terk edilmesinin ardından, tüm bölge oldukça gizemli bir atmosfere sahip olmuştur. Belki de bu nedenle hayalet şehir olarak bilmektedir. Yukarı ve aşağı kiliseler hala kolayca görülebilmektedir. Yukarı kilisenin muhteşem bir mozaik avlusu vardır. Kayaköy'ün merkezinde çok hoş bir çeşme bulunmaktadır. Diğer önemli tarihi yerler arasında, ilginç mimarisi ve sakin atmosferiyle eski kent ile şatafatlı yazıtları, rölyefleri ve mezarlarıyla abidevi Antik Likya Kaya Mezarları vardır, görülmeye değer bir yerdir.

Değerli okuyucularım, kabul edelim ki, bir çok yabancının Türkiye'ye taşınma sebebi havadır. Ama yılın 365 günü de güneşli geçmez, kış aylarında güneşlenemeseniz bile kayak gibi kış sporları yapabilirsiniz.

Ne düşündüğünüzü biliyorum. "Kayak" ve " Fethiye" sözcükleri aynı cümlede mi yer alıyor? Bir hata olsa gerek. Ancak emin olun Fethiye'ye 45 metreden az bir mesafede ErenDağ Kayak Merkezi bulunmaktadır.

Seki Kayak Merkezi, Seki'de yakın bir zamanda açılmıştır. Fethiye'nin yakınlarındaki bu yepyeni Kayak Merkezinde, güneş yeniden yükselene kadar yöre halkının kış geçirmesini sağlayacak her şey mevcuttur. Deniz seviyesinden 2780 m. yüksekliktedir. Toros dağlarının bir kolu olan Eren Dağı'ndaki Kayak merkezi , Seki'den 1920 metre yükseklikte yer alır. Kış aktiviteleri Kasım'dan başlayıp Nisan sonlarına kadar sürerek kış mevsimini hareketlendirir. İlk kar dağa Ekim sonlarında yağar ve Mayıs sonlarına kadar kalır. 1960 metrede kar kalınlığı bir metreyken, zirvedeki kar kalınlığı beş metreye kadar ulaşır. Bu kayak merkezinde bir kayak yapmak , diğer ikisi snowboard için ayrılmış üç eğimli alan bulunmaktadır. Kayakçıları yükseklerine çıkarmak için teleferik de mevcuttur. Anlayacağınız Fethiye’de deniz, kum, mavi yolculuk haricinde kışında kayak turizmi mevcuttur. Bu yıl tüm Aydın’lıları Fethiye'ye kayak yapmaya davet ediyorum.

Fethiye, Anadolu'nun Muğla iline bağlı bir ilçedir. İlçenin ana gelir kaynakları, turizm, yatcılık ve tarımdır. Fethiye ve çevresinde 7000'in üzerinde yerleşik İngiliz yaşadığı tahmin edilmektedir. Fethiye Torosların bir parçası olan Mendos Dağı'nın eteklerinde kurulmuş, güzel bir kenttir. Yüksek dağ silsilesi 3. jeolojik zamanda yer kabuğunun yükselme ve alçalma hareketleri sırasında oluşmuştur. Dağın yamacını çevreleyen yüzlerce koy, Fethiye kıyı şeridi boyunca birbirini kucaklar. (Antik Çağda Kragos ve Antikragos olarak anılan) Yüksekliği 2000'm'den fazla olan bu kireç dağ silsilesi, Toros dağlarının güneybatı ucunda yer alır ve iç kesimlere tek geçit vermeyerek kıyıya paralel uzanır. Bu bilgiler ışığında Fethiye bir cennettir  derim. Fethiye oldukça eski bir kenttir. 1958 'de gerçekleşen bir deprem zemin seviyesini yükseltmiştir. Fethiye'nin adının Telmessos(M.Ö.400) olduğu dönemden kalan kaya mezarları ortaya çıkmıştır.

Doğal korunaklı liman turist sezonu boyunca tüm yatçıların uğrak yeridir. Türkiye'nin turkuaz kıyısındaki kent, mütevazı bir ticaret limanı ve verimli domates tarlaları olan bir balıkçı köyü olarak bilinerek bir çok tarih ve doğal güzelliklere sahip olmasının yanında, güneş deniz ve harika yiyecekler arayan bir çok insana çeşitli alternatifler sunarak hızla gelişen canlı ve turistik bir tatil cennetine dönüşmüştür.

Fethiye'yi ziyaret etmek için bir çok sayıda sebep vardır, güzel manzaralar, sıcak hava ve kumsallar yeterli gelmediyse Fethiye’nin tarihi sizi kesinlikle hayran bırakacak. Bölgenin tarihi manzaralar şekillendiren çok sayıda büyük uygarlığın izlerinden anlaşıldığı üzere, yüzyıllar öncesine kadar uzanır.

Antik Çağlar

Bu iddiayı destekleyecek bir kanıt bulunmasa da, bir çok tarihçi Fethiye'nin tarihinin Truva Savaşı'na kadar uzandığına inanmaktadır. Fethiye, Likya, ve Karya arasında önemli bir liman kenti işlevi görmüştür. Şehrin gerçekte M.Ö altıncı yüzyılda kurulduğu ve ilk adının "Işıklar Ülkesi" anlamına gelen Telmessos olduğu bilinmektedir. Efsaneye göre kent Telmessos adını Yunan Tanrısı APOLLO'YA borçludur. Apollo Finike Kralı'nın kızına aşıktır. Kralın kızının adı Agenor'du ve utangaç yaradılışlıydı. Apollo kız etkileyebilmek için küçük sevimli bir köpek kıllığına girmişti. Agenor köpeğe sevgi besleyince, Apollo gerçek görünüşü ile karşınına çıkıp kendisini sevmesini için kız baştan çıkarmıştı. Aşkların meyvesi olarak doğan çocuğu Telmessos adını vermiş , uğruna bu şehir inşa edilmiştir, Yakapark'a gittiğinizde bu yerleri müze vasfı aldığı için Müze Kart ile gezebilirsiniz. Tabi ki rehber eşliğinde olur ise tadına doyum olmaz.

Ayrıca " Eski Kent" anlamına gelen ismiyle her yıl binlerce turistin ziyaret durakları arasında Fethiye Marina ile Çarşı Caddesi arasında kalması sebebiyle kolay bir ulaşım yoluna sahiptir. Beş sokaktan oluşan Paspatur Çarşısın'da gezdiğinize bir çok şey bulabilirsiniz. Paspatur Çarşısı'na ilk girildiğinde en dikkat çeken detay bana göre tabii ki ahşap cumbalı otantik evler oluyor. Çarşının isminin küçük bir efsanesi var, Çarşı içersindeki Paspatur suyundan adını almış Ve Fethiye'ye gelip de bu sudan bir kez içenler Fethiye'ye en az bir kere daha gelirmiş ya da bu güzel tatil beldesinden hiç ayrılmazmış…

Ben Aydın Avcı'dan bu haftalıkta bu kadar. Umarım yazımı beğenmişsinizdir. Sizlere dilimin döndüğü kalemimin yazdığınca Fethiye ilimizi anlatmaya ve yaşatmaya çalıştım. Herkese hayırlı haftalar ve hayırlı işler diliyorum. Bir sonra ki yazımda buluşana dek Hoşça Kalın…