Değerli Aydınpost okuyucuları, bu hafta sizlere keyifle okuyacağınız bir yazı hazırladım.
Değerli yazar Buket Uzuner'in 2001 yılında yayımladığı "Uzun Beyaz Bulut" adlı romanı, alan kılavuzu olan herkesin dikkatini çekmişti. Aynı yıl, o dönemin Gelibolu Belediye Başkanı Cihat Bingöl tarafından düzenlenen imza ve söyleşi günü nedeniyle adı geçen kitap adeta kapışılmıştı. Buket Hanım, Yeni Zelanda gizini Gelibolu iziyle öyle güzel kurgulamıştı ki, Milli Parkı ziyarete gelen konukların çoğu, Ali Can Çavuş'un mezarını görmek istiyorlardı. Kimisi kitabın tamamını okumuş, kimisi ise kulaktan dolma aktarımlarla alan kılavuzlarını yargılamaya başlamışlardı. Bu nedenle "Uzun Beyaz Bulut"u tekrar tekrar okuyarak adeta özetini çıkarmıştık.
Yeni Zelandalı Victoria Taylor adındaki genç psikiyatrist, yaptığı araştırmalarla Gelibolu'da öldüğü sanılan büyük dedesi Alistair John Taylor'ın mezarını aramaya gelir. Ece Yaylası olarak belirttiği bu mıntıkada köylülerle büyük dedesinin hikayesini paylaşırken, köyde herkesin saygınlığını kazanmış olan yaşlı Beyaz Hala'nın dikkatini çeker. Beyaz Hala, az buçuk İngilizcesi ile Viki'nin (Victoria'nın) rehberini bile dışarda bırakarak esrarlı olayı belgelerle kendisine anlatır. Elindeki belgeler, Teğmen Ali Osman Bey'in mektuplarıdır. Bu mektuplardan bazıları Yeni Zelanda'ya, bazıları ise İstanbul'a yazılmış savaş hakkındaki düşünceleri anlatan mektuplardır.
Bütün bu anlatımların sonunda Beyaz Hala, Ali Can Çavuş'un aslında Viki'nin büyük dedesi Alistair John Taylor olduğunu söyler. Olayın Anzak çıkarma sırasında gerçekleştiğini, kurşun yağmuru altında ayağının bir şeye takılması sonucu düştüğünü, bu düşmeyle ölümden kurtulduğunu, ancak ayağının çarptığı kişinin çok ağır yaralı bir Türk subayı olduğunu görür. Bu subay, Osmanlı Teğmeni Ali Osman Bey'dir. Biraz sonra şehit düşünce Viki'nin büyük dedesi, onun elbiseleriyle kendi elbisesini değiştirir ve Türk tarafında savaşmaya başlar. Savaştan sonra köye yerleşerek Gazi Ali Can Çavuş lakabıyla köylü bir kadınla evlenir ve üç çocuğu olur. Bunların adlarını da Yeni Zelanda'nın simgesi olan Uzun, Beyaz ve Bulut isimleriyle adlandırır. Böylece Victoria, Beyaz Hala'nın öz büyük halası olduğunu öğrenince şoka girer.
Bu olayı duyan köylüler de şaşkına dönmüş, aralarında Ali Can Çavuş'un yaşantısı ile ilgili dedikodular yayılmaya başlamıştır. Bazı televizyon ve haber kanalları ile araştırmacı gazeteciler köye gelerek bu yaşantının aslını öğrenmeye çalışırlar. Olayın büyümesi üzerine Beyaz Hala, İstanbul'da yaşayan avukat kardeşi Bulut'u köye çağırır. Aslında MİT personeli olan Bulut, bu olayın yalanlanması gerektiğini yoksa konunun uluslararası bir boyuta ulaşabileceğini ve yeni sorunlar açabileceğini söyler. Bunun üzerine Victoria ile Bulut birlikte bir basın açıklaması yaparlar. Bu basın açıklamasında Victoria, büyük dedesinin Ali Can Çavuş olamayacağını belirtir. Böylece Beyaz Hala'nın yarattığı gerçek sansasyonun üstü örtülmüş olur. Yeni Zelanda'ya dönen Viki ise her yıl gerçek büyük halasını görmek üzere Gelibolu'ya gelmeye devam eder.
Gelibolu'ya gelen konukları bu derece etkileyecek bir iz bırakan "Uzun Beyaz Bulut" romanını yazan Buket Uzuner kimdir?
3 Ekim 1955 yılında Ankara'da doğan Buket Uzuner, ilk ve orta tahsilini burada tamamladıktan sonra 1976 yılında Hacettepe Üniversitesi'nden biyolog olarak mezun oldu. 1981 yılında ise Norveç'e giderek Bergen Üniversitesi'nde, ardından ABD Michigan Üniversitesi'nde lisansüstü çalışmalar yaptı. 1984 ile 1985 yılları arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986 yılında ise Finlandiya'ya giderek Tampere Teknik Üniversitesi'nde araştırmacı olarak çalıştı. Ani bir kararla akademik yaşamına son verip yabancı dil, turizm ve reklam sektörlerinde yer almaya başladı. Bu akademik gezintiler arasında yazım çalışmalarını da sürdüren Buket Uzuner'in ilk öyküsü 1977 yılında Dönemeç Dergisi'nde yayınlandı. Diğer öykü ve yazıları da Varlık, Oluşum, Gergedan, Yaşasın Edebiyat gibi dergilerde yayınlanmaya başladı. 1986 yılında "Benim Adım Mayıs", 1988 yılında da "Ayın En Çıplak Günü" kitaplarını yayımladı. 1988 yılında yazdığı "Mor ve Ötesi" adlı öyküsü, Yunus Nadi Ödülleri Öykü Yarışması'nda mansiyon aldı. 1989 yılında da "Güneş Yiyen Çingene" adlı öykü kitabı yayımlandı.
Rapsodi Dergisi'nde kadın ve gezi sayfaları hazırlamaya başladı. İlk gezi kitabı 1989 yılında yazdığı "Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları"dır. İlk romanı ise 1991 yılında yayımlanan "İki Yeşil Su Samuru, Anneleri, Babaları, Sevgilileri ve Diğerleri"dir. Bir ara Remzi Kitabevi'nin yabancı edebi yayınlar editörlüğünü yürüttü.
1993 yılında "Karayel Hüznü" adlı öykü kitabının yanında yazdığı "Balık İzlerinin Sesi" romanıyla da Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Bir ara Alfa-Everest Yayınları'nın yabancı yayımlar danışmanlığını yaptı. Kitaplarından bazıları dört ayrı dilde yayımlanmaya başladı. Kanada Yazarlar Derneği'ne kabul edildi. 1994 yılında "Şairler Şehri" öykü kitabının ardından 1997 yılında "Kumral Ada, Mavi Tuna" adlı romanı yayımlandı. Bu roman bir yıl sonra İstanbul Üniversitesi Yılın Romanı Ödülü'nü kazandı. Aynı yıl Sabah Magazin Dergisi'nin "Cumhuriyetin 75. Yılında İz Bırakan 75 Kadın" arasında yer aldı.
1998 yılında gezi notlarını "Şehir Romantiğinin Günlüğü" ve "New York Seyir Defteri" adıyla kitaplaştırdı. 2001 yılında hepimizin özetlediği "Uzun Beyaz Bulut" romanı ile mesleğinin zirvesine ulaştı. Iowa Üniversitesi tarafından onursal akademisyen yazar payesi verildi. Ardından "Gümüş Yaz, Gümüş Kız" otobiyografisi ile "Şiirin Kız Kardeşi Öykü" kitapları yayınlandı. 2004 yılında "Selim ve Can ile Yolculuklar" denemesini kitaplaştırdı.
2007 yılında yayımladığı "İstanbullular" romanını "Benim Adım İstanbul" adı altında Ayşe Nur Atasoy'un çizimleriyle çizgi roman haline getirdi. 2012 yılında yazdığı üçlemeden biri olan "Su: Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları", 2015 yılında "Toprak: Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları" ve 2018 yılında son üçlemesi "Hava: Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları" okuma çizelgelerinin yükselmesine neden oldu. Eserleri şu anda İtalya, Macaristan, Romanya, Arnavutluk, İspanya, Amerika Birleşik Devletleri, Güney Kore, İsrail, Polonya, İngiltere, Yeni Zelanda ve Yunanistan'da olmak üzere toplam 10 dile çevrildi.
Nihayet 24 Mart 2021'de "Türk Mitolojisi ve Kültüründe Hayvan Sembolleri" sohbeti ile yeni ufuklara yelken açtığını görüyoruz. En verimli çağında olan yazarımız Sayın Buket Uzuner'in, yeni romanını yazmak üzere dinlenmeye çekildiğini sekreteri Mehmet Ekin Bey'den aldığım zaman, nerede ve hangi kitap üzerine çalıştığını belirtmesinde bir mahzur olup olmadığını sorduğumda bana aşağıdaki mesajı iletti. Kendisine teşekkür ederek aynen yayımlıyorum.
Buket Hanım 13 yıldır üzerinde çalıştığı "Su, Toprak, Hava, ve Ateş" romanlarından oluşan "Tabiat Dörtlemesi"nin son kitabı olan "Ateş"i tamamlamak üzeredir. Su, İstanbul ve Marmara Denizi; Toprak, Çorum; Hava, Kayseri; Ateş ise Mardin merkezli romanlardır. Yazar, mekan araştırması yapmayı önemsediği için sık sık bu şehirlere giderek çalışmaktadır. Bu nedenle Mardin ve Mezopotamya Mitolojisi üzerine üç yıldır bizzat yerel olarak araştırma yapmaktadır.
Ben de büyük bilge ve araştırmacı yazarımız Buket Uzuner'e uzun ömür ve daha nice eserlere imza atmasını temenni ediyor, bir turizmci olarak kendilerinden büyük feyz aldığımı söylüyorum.