Anksiyete, psikolojik bir rahatsızlık olarak da bilinen kaygı bozukluğu olarak bilinir. İnsanların günlük hayatlarında zaman zaman karşılaştığı endişelerin ötesinde sürekli bir korku ve endişe hali olarak adlandırılabilir. Bu durum panik ataklar ve genel aktivitelerde zorluklar gibi belirtilerle kendini gösterebilir ve kontrol altına alınması zor olabilir. Bazı durumlarda, tıbbi tedavi alınması gerekebilir. Anksiyete bozuklukları farklı türleri içerebilmektedir. Örneğin; sosyal anksiyete bozukluğu, ayrılık anksiyetesi, spesifik fobiler ve genelleştirilmiş anksiyete gibi. Mesela bazen bir kişi birden fazla türde anksiyete bozukluğu yaşayabilir. Anksiyete bozukluğu genellikle çocukluk veya gençlik yıllarında başlar ve yetişkinlik dönemine kadar devam edebilir. Tabi tedavi ile belirtileri azaltılabilir.

Aslında Kaygı, psikolojide anksiyete olarak adlanıdılır. Tehlikeli durumlarla karşılaşıldığında vücud "hazır ol" sinyalini verir. Bu doğal ve gerekli bir tepkidir çünkü kaygı hissi, kalp atışı ve nefes alma hızını artırarak kaslara daha fazla oksijen sağlayarak vücudu tehlikelere karşı hazırlar. Kaygı hissi insanların potansiyel tehlikeleri fark etmelerine ve tetikte kalmalarına yardımcı olan bir uyarı sinyalidir. Bu dürtü sayesinde trafikte ani bir durumda direksiyona hızlıca müdahale etme veya stresli bir sınavda daha iyi performans gösterme gibi durumlarda insanlara yardımcı olur. Kaygılanmak, günlük hayatta karşılaşılan sorunlarla başa çıkabilmek ve hayati durumlarda hızlı kararlar verebilmek için gereklidir. Aslında doğru oranda kaygı hissi, kişinin daha etkili bir şekilde çalışmasına ve başarıya ulaşmasına yardımcı olabilir.

Depresyon: Kendini değersiz hissetmek, umutsuzluk hissetmek, ağlamak hissi, odaklanmamak, yorgun hissetmek, uyku sorunları yaşamak, hatırlama sorunları yaşamak ve üzüntülü durumlara yoğunlaşmak gibi belirtiler depresyonun işaretleri olabilir.Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB): İnsanların sözleriyle zihnini meşgul etmek, çevreden kopmak, kaçmak istemek, kas ağrıları çekmek, konsantre olamamak ve tekrarlayan düşünceler veya davranışlar sergilemek OKB belirtileri olabilir.Panik Bozukluğu: Hızlı nefes alıp vermek, çabuk gerilmek, titremeye başlamak ve sallanmak panik atak belirtileri arasındadır.Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Gergin, kaygılı, sıkıntılı ve tuhaf hissetmek, konsantre olamamak, uykusuzluk çekmek ve hatırlama sorunları yaşamak TSSB belirtileri olabilir.

Anksiyete bozukluklarının kökenleri tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak travmatik olaylar, çeşitli yaşantılar, genetik faktörler ve sağlık sorunları gibi faktörlerin kaygı bozukluklarını tetikleyebileceği bilinmektedir. Anksiyete Bozukluklarına neden olabilecek bazı faktörler ve nedenleri;

Ayrıca, bazı ilaçların yan etkileri arasında kaygı bozukluğu da olduğu bilinmektedir

Eğer aile bireylerinizde anksiyete bozukluğu yoksa ve çocukken böyle bir sorun yaşamadıysanız, altında yatan nedenler tıbbi olabilir. Bu nedenle bir hekim tarafından değerlendirilmeniz ve uygun tedavi seçeneklerinin belirlenmesi önemlidir.

Anksiyete bozuklukları, türlerine göre farklı risk gruplarını etkileyebilir. Örneğin, yaygın anksiyete bozukluğu veya çeşitli fobiler nedeniyle ortaya çıkan kaygılar daha çok kadınlarda görülürken, gelecek ve sosyal kaygı nedeniyle gelişen anksiyete erkeklerde daha yaygındır.

Genel olarak, anksiyeteye kadınlarda erkeklere oranla daha sık rastlanır. Tam nedeni bilinmese de yapılan bazı araştırmalar değişken hormon seviyelerinin kadınların ruh halini etkileyebileceğini göstermiştir.

Bununla birlikte herkes anksiyete bozukluğu geliştirebilir ve risk faktörleri kişiden kişiye değişebilir. Bu nedenle, herkes stresi yönetmek, uyku düzenini düzgün bir şekilde sürdürmek, düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek gibi önlemler almalıdır.

Genel olarak anksiyete bozukluklarında risk faktörü olarak görülen durumlar şunlardır;

Anksiyete sorunu olan bireyler geçici rahatlama hissi sağlayan bir yatıştırıcı olarak alkolü tercih edebilirler. Ancak alkol, merkezi sinir sistemini etkileyerek sadece geçici bir rahatlama sağlar ve anksiyete sorununun asıl nedenlerini çözmez. Ayrıca kronik anksiyete sorunu olan kişilerde düzenli alkol veya diğer uyuşturucu madde kullanımı, bağımlılık yapabilir ve anksiyete sorununu daha da kötüleştirebilir. 

Bu nedenle anksiyete sorunu olan bireylerde alkol veya uyuşturucu kullanımı, tedavi sürecini zorlaştırabilir. Hatta daha kötü etkileyebilir. Bu durumdaki bireylerde, anksiyetenin nedenleri ele alınmadan önce alkol veya uyuşturucu sorununun tedavi edilmesi gerekmektedir.

Anksiyete bozukluğu, genellikle depresyon gibi diğer ruhsal bozuklukları da tetikleyebilmektedir. Kaygı bozukluğu, majör depresyonun bir belirtisi olabilir ve aynı şekilde şiddetlenen bir depresyon da anksiyetenin ortaya çıkmasına neden olabilir. Neyse ki, her iki durumun semptomları da tedavi edikmektedir.

Psikoterapi, ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri, anksiyete ve depresyonun yönetilmesinde etkili yöntemlerdir. Bu tedavi yöntemleri, semptomların şiddetini azaltarak kişinin günlük aktivitelerine ve ilişkilerine devam etmesine yardımcı olmaktadır. Kişiye uygun bir tedavi planı belirlenerek, anksiyete ve depresyon gibi ruhsal bozukluklarla başa çıkmak elbette mümkündür.

Kadınlarda anksiyete, erkeklere göre daha yaygın bir durumdur. Ayrıca koruyucu bir ebeveynlik tarzıyla büyütülen çocuklar ve değerlerine çok fazla önem veren bireyler arasında da anksiyete görülme olasılığı yüksektir.

Eğer sürekli kaygılı düşünceler, günlük yaşantıyı veya sosyal çevreyi olumsuz etkilemeye başlamışsa, bir uzman tarafından anksiyete testi yapılması ve tanı konulması önerilir. Yaygın anksiyete bozukluğunun tanısı koymak zor olabileceğinden uzman kişinin sorduğu sorulara dürüst ve samimi cevaplar vermek son derece hayati önem arz etmektedir.

Anksiyete bozukluğu, biyolojik ve fizyolojik belirtilerin oluşumuna sebep olarak kişinin günlük aktivitelerini olumsuz etkileyebilir. Fakat profesyonel sağlık çalışanları tarafından doğru müdahalelerle kişinin iyilik hali yeniden oluşturulabilir.

Ani ve aşırı kaygı hallerinde, benzodiazepin ve benzeri ilaçlar acil durumlarda yardımcı olabilir. Anksiyete tedavisi genellikle, 1-2 yıl boyunca antidepresan türevi ilaçlarla düzenli tedavi ve kişinin stresle başa çıkma becerilerini geliştirmek için uygunsuz savunma mekanizmalarının değiştirilmesi ve kaygıya sebep olan düşünce kalıplarının değiştirilmesine yönelik terapileri içerir.

Tedavi planı, farmakoterapi (ilaç tedavisi) veya psikoterapi (bilişsel tedavi) veya bu iki terapinin bir kombinasyonunu içerebilir.

Anksiyete bozukluğu, tamamen ilaçlarla tedavi edilemese de, semptomların iyileştirilmesine ve kişinin kendini daha iyi hissetmesine ve sosyal hayata daha iyi uyum sağlamasına yardımcı olabilir.

Psikoterapide, konuşma terapisi olarak da bilinen yöntemler kullanılarak anksiyete belirtilerinin azaltılması amaçlanır. Bilişsel davranış terapisi (psikoterapi), anksiyete tedavisinde etkili bir yöntemdir. Terapist yardımıyla kişiye olumsuz düşüncelerinin nasıl olumlu hale dönüştürüleceği öğretilir. Zamanla, kaygı ve endişe azalarak anksiyete belirtileri hafifler ve kişi kendini daha iyi hisseder.