Erol Özhavutçu şunları söyledi;

BÖYLE Mİ SİYASET YAPACAKSINIZ

Söke'de açmış olduğumuz kafede yaşamadığımız kalmadı. Söke İstasyon Caddesi Grand Bazaar'da hem basın sektörüne hem dostlarımıza hizmet için, içinde yerel radyo yayını olan  bir kafe açtık. Açmış olduğumuz kafe pasajda olması sebebiyle 5 adet dükkandan oluşmakta. Dükkanların iki tanesini kendisini daha önce siyasetçi olarak tanıdığım H. Kaya'ya ait, diğer iki dükkan bir iş adamına ve bir dükkanda başka bir yatırımcıya ait. Kafe olarak açtığımız işletme sonrası pandeminin olması kapalı alanda pasaj içinde olan işletmenin zaman zaman kapanmasına zaman zamanda kapalı alana insanlar gelmek istememesinden dolayı uzun süre iş yapmadı. Ancak biz ısrarla işyerini açmaya ve dostlarımızı ağırlamaya çalıştık. İşletme olarak bunlarla uğraşırken  30 Nisan günü iki dükkanın sahibi olan ve aramızda ticari ilşkimiz olan H. Kaya dükkanımı boşalt mesajı ile karşılaştık. H. Kaya atmış olduğu mesaj aynen şöyle "üzülecek birşey yok kim o çakalın kılıcını sallıyorsa onunla olacak benim aileme bana ve dostlarıma kimse racon kesemez kesen bedelini öder. Dükkanıda en kısa zamanda bayramdan sonra boşalt" bu mesajdan sonra çalışma isteğimiz kalmadı ve sadece bekledik. Sonrasında tarafımıza çekmiş olduğu ihtar neticesinde bizde kendisine, bize olan reklam tanıtım hizmet bedellerini ödemesi için ihtar çektik. Sonuç olarak H. Kaya'nın AV.'nın yanında buluştuk ve Anne ve Babasına ait olan iki dükkandan alacağı olan ortalama 23 bin tl bizim ondan alacağımız olan ortalama 80 bin tl den Av. önünde karşılıklı anlaşarak ve dükkanda belirli demirbaşlar için ödenen ücret karşılığı imza altına alındı. Sonrasında diğer 3 dükkan sözleşmesi ve sorumluluğu devam ettiği sırada H. Kaya'nın, burasını kuzeninin kafe yapmak istediğini ve diğer dükkanlarda kalan mobilyaları da ücret karşılığında almak isetiklerini beyan etmesi üzerine bizde sözleşme iptali için diğer dükkan sahipleri ile bir araya gelmemiz gerektiğini söyledik ve sonrasında bu dükkanlarda bulunan mobilyalarla ilgili ücret karşılığında anlaşmayı bekledik.   Bununla ilgili H. Kaya'yı defalarca aradık ve bir çok mesaj attık. her seferinde bir bahane ile bizi oyalayan H. Kaya'dan Pazartesi aldığım mesaj "biz hiç bir ücret ödemeyeceğiz o gün zaten avukatın yanında hesaplaştık. Hepimiz işimize bakacağız iyi akşamlar "oldu. Akşam üzeri eşimle, kapatmış olduğumuz ve sadece iki dükkanı H. Kaya'ya ait olan diğer 3 dükkan ile kontratımız devam eden işletemede ışıkların yandığını görünce yukarı çıkıp bakmak istedim. Çıktığımda boya ve tamirat yapıldığını gördüm. teslim ettiğim kendisine ait dükkanlarda ne yaptığı beni ilgilendirmez ancak bana ait olan işyerinde tadilat ve bakım yaptıramaz. kiracısı olduğum mekana girildiğini ispatlamak için telefonumu almaya gittiğim esnada alt katta Ak Parti yöneticisi H. Polat ile karşılaştım ve konuyu kendisine de anlattım. Bunun üzerine H. Polat H. Kaya'yı arayarak Erol yanımda gel görüşelim diye  çağırdı. 5 dakika sonra H. Kaya babası ve tanımadığım bir kişi ile yanımıza geldi. Masada oturduğumuz esnada H. Kaya'nın babası şahsıma yönelik hakaret ve küfür etmeye başladı. Daha da ileri giderek üzerime yürüdü ve H. Polat araya girerek olayı yatışdırdı. Bir eğitimciye yakışmayan bu davranışları sonrasında  emniyeti arayıp kişilerden şikayetçi oldum. 
 Bunları neden yazdım;
 Aylardır  siyasi çekişmeler yüzünden  işletmeci olarak maddi ve manevi zarar gören ve  bu kadar zarara rağmen huzurumuz kaçmasın diye tek kalemde işletmeyi kapatan ben,
 Hakkımda işletmeye çökmüşüm kira ödemiyormuşum diye haber yaptırılan ben,
 Alacağım olan ortlama 80 bin liradan vazgeçen ben,
Yaptığım yatırıma, bıraktığım  malzemeye karşılık para ödeneceği vaadiyle kandırılan ben,
Üstüne sözde eğitimci olan babası M. Kaya'dan küfür yiyen yine ben,
Mekanıma giremeyeceğim konusunda "sıkıyorsa gel" şeklinde tehdit edilen ben
SORUYORUM;
Kim kimin mekanına çökmüş şimdi?
SORUYORUM;
 Böyle mi siyaset yapacaksınız,
SORUYORUM;
Ak Parti bu mafyavari tavırlar sergileyen, racon kesen kişilerle mi seçim hazırlığı yapıyor?
Bu memleketin kanunu var nizamı var, üç beş tehditle sindirilemeyecek kadar da tecrübeliyiz Allah'a şükür.