Katliam, yaklaşık 14 bin insanın hayatını kaybetmesine ve binlerce kişinin de yerinden edilmesine yol açmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, 1936 yılında meclis açılışında Dersim meselesine özel bir vurgu yapmış ve bu durumu "dâhili işlerimizden en mühim bir safha" olarak nitelendirmiştir. Bu sözler, Dersim’e yönelik askeri operasyonların meşrulaştırılması açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. O dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katliamın boyutlarını açıklarken havadan ve karadan yapılan saldırılarda kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere 14 binden fazla kişinin öldüğünü belirtmiştir.
Bu bağlamda, Sabiha Gökçen'in itirafları, katliamın askeri boyutunu gözler önüne sermektedir. Atatürk’ün manevi kızı ve Türkiye’nin ilk kadın pilotlarından biri olan Gökçen, Dersim’de gerçekleştirdiği bombardımanları anlatırken, "Canlı ne görürseniz ateş edin!" emrini aldıklarını belirtmiştir. Bu sırada, direnişte bulunanların gıda kaynaklarını hedef alacak şekilde, hatta keçilere bile ateş açtıklarını ifade etmiştir.
Gökçen, bu askeri görevleri sırasında yaşadığı duygusal çelişkileri de dile getirmiştir. Savaşın korkunç gerçekliği karşısında, insanın acıma hissinden sıyrıldığını ve yalnızca görevini yerine getirme düşüncesiyle hareket ettiğini belirtmiştir. Bu, savaşın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini ve askerlerin yaşadığı travmaları düşündürtmektedir.
Dersim Katliamı, Türkiye’nin modern tarihi açısından önemli bir olaydır ve bu olay üzerindeki tartışmalar, hâlâ güncelliğini korumaktadır. Sabiha Gökçen’in sözleri, bu trajik olayın askeri ve insani boyutlarını anlamamızda önemli bir kaynak oluştururken, aynı zamanda Kemalist ideolojinin uygulamaları ve bu uygulamaların insan hayatı üzerindeki etkilerini de sorgulamamıza olanak tanımaktadır.