Değerli Aydınlılar,

Malumunuz olduğu üzere bir Ramazan ayını bitirdik ve bayram arifesindeyiz. Ümit ederim daha nice bayramlara kavuşalım ve hep birlikte kutlayalım.

Nerede o eski bayramlar sözü pek çoğumuz için somut bir anlam ifade etmeyebilir de geçmişte yani çocuklukta yaşanan ve bazılarını dudak bükerek dinlediği bu söz söyleyen için kim bilir nasıl bir özlemi ifade ediyor. Dinlemek lazım!

Öncelikle herkes kendi dönemini yaşıyor ve bu dönemin genelde hayat özelde de bayramlar için yüklediği anlamı sadece kendi biliyor. Özlemini duyduğumuz o eski bayramlara dönme şansımız yok ve o günler geri gelmeyecek. Bilmek lazım!

Bugün içinde yaşamakta olduğumuz toplumun bayram kavramına yüklediği anlam ile nerede o eski bayramlar sözünü edenlerin yüklediği anlamlar arasında kapatılamaz bir fark yok. Anlamak lazım!

Belki biraz mazide kalıyoruz ancak herhalde yaşananları hatırlamak bile güzel. Eski bayramlarda toplu mesaj atmak yoktu, akraba, eş, dost ziyaretleri vardı. Sabah babayla beraber gidilen babalara tarif ettirilen bayram namazları vardı. Bayram namazı sonrası ailecek yapılan sabah kahvaltısı ve anne ve babanın elini öpüp alınan ilk harçlıklar vardı. Evde annelerimiz toplanarak yaptığı cevizli ev baklavaları vardı. Yeni alınmış bayramlık elbiselerin giyilmesi,  yatağın başucundaki yeni ayakkabıları giymek ve bunun mutluluğunu yaşamak vardı. Anneanneler, babaanneler ve dedelere yapılan ziyaretler vardı. Mendil içine konulan harçlıklar vardı. Arkadaşlarla beraber yapılan mahalle komşularından şeker almak vardı. (Bayram harçlığı da olursa değmeyin keyfe) Harçlıkları fısfıs uçurmaya, torpil patlatmaya yatırmak, her görülen büyüğün bayramın kutlamak, mübarek etmek vardı. Her şeyden önemlisi bunun anlatılamayan ancak yaşanan derin bir anlamı, coşkusu ve mutluluğu vardı. Belki bu saydıklarımızın hepsi şimdi de var da sanırım tadında biraz eksiklik var. Anlatmak lazım!

Ziya Gökalp, Yahya Kemal'in hâlâ aruz'la şiir yazmasına, geçmişten çokça dem vurmasına karşıdır. Bir sohbet esnasında:

“Harabisin harabati değilsin.

Gözün mazidedir, âti değilsin." der.

Yahya Kemal'in altta kalmaz:

“Ne harabiyim, ne harabatiyim.

Kökü mazide olan âtiyim”.

Huzurlu ve mutlu bir bayram dileklerimizle herkesin Ramazan bayramın tebrik ediyorum.