Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve İngiltere Başbakanı David Cameron'un Libya ziyaretine ilişkin, ''Sarkozy ile David Cameron, hiç programlarında yokken, apar topar ikisi bir oldu, doğru Trablus'a, Libya'ya gitti. Niye? 'Recep Tayyip Erdoğan bugün Libya'da olacak. Biz ondan evvel gidelim.' Bu çok çocukça oldu yani'' dedi.

Biga'da açılacak Sanayi Fuarı ile Biga Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen vergi ödül törenine katılmak için Çanakkale'de bulunan Ergün, partisinin Çanakkale İl Başkanlığı'nı ziyaret etti.

Burada konuşan Ergün, ekonomik gelişmelere değinerek, ''10 yılda nereden nereye geldi Türkiye. Üretim gücü, ihracatı ve fert başına milli geliri nereye ulaştı, teknolojisi nereye geldi, ekonomik ve siyasi anlamda dünyadaki yeri ne oldu Türkiye'nin? İşte bu 10 yıl Türkiye'nin geleceğinde çok önemli bir 10 yıl. Gerçekten çok sağlam bir zemin oluşturuldu. Şimdi Türkiye ileriye dönük hedefler koyabilen bir ülke oldu'' dedi.

Türkiye'nin, dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi haline geleceğini söylediklerini dile getiren Ergün, şöyle devam etti:

''Satın alma gücüne göre bugün 16'ncı büyük ekonomisi. 500 milyar dolar ihracat yapacak, 2 trilyon doların üzerinde üretim gücüne sahip olacak ve dünyanın 10 büyük ekonomisinden birisi haline gelmiş olacak. Eğer biz bu hedefleri 10 yıl evvel ortaya koymuş olsaydık, buna bir çok insan güler ve dudak bükerdi. Ama bugün bu hedefleri herkes paylaşıyor. 'Evet yapabiliriz' diyor herkes, Türkiye bunları başarabilir. Niye? Öyle bir altyapı oluştu 10 yılda. Enflasyonu, bütçe açıkları, işsizlik rakamları, dünyadaki gelişmelere rağmen hangi noktada? Mali disiplin, fiyat istikrarı, ekonomik büyüme, bütün bunlara baktığınız zaman Türkiye, siyasi anlamda da ekonomik anlamda da büyük bir mesafe aldı. Sağlam bir altyapı oluşturuldu. 10 yıl evvelin Türkiye'sinde hereksin kafasında şu tereddütler vardı; 'Ya acaba bir darbe falan olur mu memlekette? Her an bir darbe olabilir. Ya hükümete bir muhtıra verilir de hükümet devrilir mi acaba.' Bu tereddütleri yaşayan bir ülkede ilerleme olabilir mi? Bugün bu tereddütler var mı Türkiye'de? Kimsenin kafasında böyle bir soru var mı? Yok. İşte bu güven ortamının oluşması, geleceğe dair güvenle bakılması için son derece sağlam bir zemindir.

Ekonomik anlamda maaşını ve bayram harçlığını alıp da döviz bürosuna giden ve onu dövize çeviren birisi var mı? Yok. Niye? Döviz artık bir tasarruf aracı değil, ihracat, ithalat yapan kişilerin kullandığı bir araç. Onlarla alakalı bir şey döviz, tasarruf vasıtası değil. Kendi paramız her türlü işi yapmaya muktedir, çok değişti şartlar. 'Faiz oranları yüzde 300'e, 500'e çıkar' diye kimsenin kafasında bir tereddüt var mı? Yok. 'Enflasyon yüzde 30 olur' diye bir tereddüt var mı? Yok. 'Bütçe açıkları çok büyür, ipin ucunu kaçırmış hükümetler, borçlanma almış gitmiş' diye bir tereddüt var mı? Yok.''

-TERÖR-

Nihat Ergün, Türkiye'nin birçok prangadan kurtulduğunu söyledi. ''Ayağımızdaki son pranga da Türkiye'yi artık terör olaylarıyla yavaşlatmak. Onu terör olaylarıyla meşgul etmek, hızını kesmek isteyenlerin de bu son prangasından Türkiye kurtulacaktır. Ayağımızdaki son pranga budur. İnşallah o prangadan da kurtulacak Türkiye'' diyen Ergün, şöyle devam etti:

''Artık Türkiye'de hak ve özgürlük arayışı için teröre ve eşkıyalığa lüzum yoktur. Yani 'Ben hakkımı arıyorum, hakkımı alamıyorum, bunun için teröre başvurdum' demenin bir bahanesi kalmamıştır Türkiye'de. Türkiye eski Türkiye değildir. Türkiye'de insanlar, hakkını ve hukukunu her zeminde arayabilecek imkan ve kabiliyete kavuşmuşlardır. Demokrasisi, hukuku güçlenmiştir. Türkiye, eskisi gibi vatandaşını görmezden gelen, onun sesini duymayan bir Türkiye değil. Türkiye vatandaşının sesini duyan bir Türkiye'dir. Ne derdi var, ne sıkıntısı var, vatandaşının derdini, sıkıntısını yakından gören, hisseden ve onu çözmek için gece gündüz çalışan bir yönetim ve Türkiye var. Artık Türkiye'de hak arayışının bir yolu terör olarak görülemez. O zaman terör başka amaçlarla yapılmaktadır
.
Tamamen Türkiye'yi meşgul etmek, yavaşlatmak, 'Türkiye'nin ayağında bir pranga olsun' diye içeriden ve dışarıdan çok karmaşık unsurların birlikte hareket ettiği bir olaydır. Eskiden belki basit bir olaydı, bundan 30 yıl evvel. Ama bugün uluslararası boyutu da olan karmaşık bir olay haline geldiği için çözümü zor olmaktadır. Bir düğümü çözüyorsunuz, bir düğüm daha çıkıyor. Onun için tabi ki zaman alan, meşgul eden, tam bir noktaya geldik derken bir başka noktadan patlama potansiyeli olan ve zaman zaman da başka uçlar veren bir unsur haline dönüştüğü için Türkiye bununla meşgul edilmektedir. Ama Türkiye bunu da aşacaktır. Bu prangayı da Türkiye ayağından çözdüğünde, 2023'ün Türkiye'si muhteşem bir Türkiye olacaktır. Ekonomisi ve dünyadaki siyasi gücüyle buna doğru gidiyor Türkiye.''

-SARKOZY VE CAMERON'UN LİBYA ZİYARETİ-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Kuzey Afrika ziyaretlerine de değinen Ergün, toplumun, komşu ülkelerdeki, Ortadoğu'daki, hatta Avrupa'daki siyasilerin Türkiye'ye bakışının değiştiğini belirterek, şunları kaydetti:

''Sarkozy ile David Cameron, hiç programlarında yokken, apar topar ikisi bir oldu, doğru Trablus'a, Libya'ya gitti. Hiç programda yoktu bu. Niye? 'Recep Tayyip Erdoğan bugün Libya'da olacak, biz ondan evvel gidelim.' Bu çok çocukça oldu yani. Dünyada da hakikatten çok komik bir görüntü oldu. Buna lüzum yok. Yani bu yaklaşımlarla dünya siyaseti yürütülemez. Bu da şöyle bir tabloyu önümüze koyuyor ki Avrupa'da da ciddi bir liderlik problemi baş göstermiştir. Bugün Avrupa ülkelerinin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar var ayrı, ama siyasi sıkıntılar da var. Bu siyasi sıkıntıların en önemli nedeni, Avrupa bir yönetim bunalımıyla, liderlik bunalımıyla karşı karşıyadır. Bu son örnekte aslında bu liderlik sıkıntısının önemli göstergelerinden bir tanesi olarak karşımıza çıkmıştır.

Çok şükür ki, Türkiye ciddi bir yönetim anlayışına sahip, Türkiye liderlikte aradığını bulmuş, 10 yıldır bir liderin etrafında kenetlenmiş, 2023 yılına kadar da Allah nasip ederse Türkiye'yi bu kadrolar taşıyacaktır. Cumhuriyetin 100'ncü yılına, AK Parti anlayışı, muhteşem Türkiye'yi inşa etmek için taşıyacaktır. Bu da Türkiye'nin bu yüzyılda, 21'nci yüzyılda dünyanın en önemli ülkelerinden bir tanesi olma potansiyelini içinde taşıdığını göstermektedir. Bu yüzyılın ilk çeyreğinde bunu başarmak da AK Parti ve AK Parti kadrolarına nasip olmuştur.''