Dünyanın en önemli turizm bölgelerinden biri Toskana. Floransa, Siena, Pisa, Castiglione della Pescaia, Grosseto gibi bir gidenin asla unutamayacağı yerlere sahip. Leonardo da Vinci ve Michelangelo gibi isimleri çıkarmış. Avrupa’da sanatın, bilimin, mimarlığın ve felsefenin yeniden yükselişe geçmesini sağlayan Rönesans’ın doğduğu topraklar burası. Şimdi de sahip olduğu bu zenginliği tüm sadeliği ile geleceğe taşıyor. Verimli topraklarında gerçekleştirdiği tarımsal üretim ve turizm ile çok önemli bir katma değeri yükseltiyor. Ve bu topraklarda kullanılan elektriğin yüzde 33’ü jeotermal enerjiden sağlanıyor.

ÖRNEK BİR KONSORSİYUM

Peki jeotermal enerji buradaki kültürel ve doğal mirasa zarar veriyor mu? Zira jeotermal zenginliği ile ünlü Aydın bölgesinde üreticiler yıllardır tarım alanlarının zarar gördüğü gerekçesi ile bu faaliyetlere karşı çıkıyor ve haklı olarak eylem yapıyor. Ayrıca tıpkı Toskana gibi Aydın bölgesi de önemli bir tarımsal üretime sahip. Biz de Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği’nin (YENADER) daveti ile gittiğimiz Toskana’da tarım ve jeotermal faaliyetler nasıl doğru yapılmalı sorusunun cevabını aradık. 200 yıllık bir jeotermal faaliyete sahip Toskana’da bugün COSVIG (Jeotermal Alanların Geliştirilmesi Konsorsiyumu) isimli örnek bir konsorsiyum var.

HALK KATILMALI KAYNAK AYRILMALI

Bu konsorsiyum 16 belediyenin dahil olduğu 21 paydaştan oluşuyor. COSVIG Uluslararası Projeler Sorumlusu Loredana Torsello, burada yaptığı sunumda amaçlarının ve önceliklerinin bölge ekonomisini korumak ve güçlendirmek olduğunu vurguluyor. Bölgedeki jeotermal faaliyetlerin çok iyi planlandığını anlatan Torsello, “Bu faaliyetler sırasında doğabilecek şüpheleri gidermek için paydaşlarla işbirliği çok önemli. Bu çalışmalara halkın katılımı sağlamak, araştırmalar için kaynak ayırmak gerekiyor. Biz burada bunları yaptık. Araştırmalarla da jeotermal faaliyetlerin insan sağlığına ve ürünlere olumsuz bir etkisinin olmadığını gördük. Aksine üretilen enerji tarımsal ekonomiye katkı sunuyor ve bölge halkı bundan memnun” ifadelerini kullanıyor. Ayrıca devletin belirlediği kuralların dışına hiçbir şirketin çıkamayacağını da vurguluyor.

EKSİK VE YANLIŞ İŞLETİLİYOR

TMMOB daha önce yayımladığı raporda bazı jeotermal santralların vahşi deşarj yöntemiyle tarım arazilerine zarar verdiğini belirtmişti. TMMOB raporunda, “Jeotermal enerji yenilenebilir ve doğru kullanıldığında çevreye en az zarar veren enerji kaynaklarından biri olmasına karşın, yanlış kullanımlarda çevreye ciddi zarar vermektedir. Ege Bölgesi’nde yaptığımız incelemelerde bu süreçlerin eksik ve yanlış işletildiğini tespit ettik” ifadelerine yer verilmişti.

Doğru yapıldığında bereket yanlış yapıldığında zehir: Aydın’a Toskana modeli


Kerem Alkin

‘BU MODELİ BİZ DE EGE’DE UYGULAYALIM’

Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin OECD Daimi Temsilcisi de olan YENADER Başkanı Prof. Dr. Kerem Alkin de “Burada jeotermal faaliyet bölge paydaşlarının işbirliği ile yapılıyor. Bu konsorsiyum bizim için de fikir verici ve öğretici bir örnek. Tüm paydaşlar önemli bir katma değer üretiyor. Aydın, Denizli ve İzmir’de yerel yönetimlerin, valiliklerin, şirketlerin, STK’ların ve halkın katılımı ile benzer bir model kurabilirsek çok başarılı olabiliriz” dedi. Alkin, “Jeotermal hata kaldırmayan ve herkesin yapamayacağı bir iş. Doğru yapıldığında da ne kadar faydalı olduğunun örneği Toskana bölgesinde” dedi.

Doğru yapıldığında bereket yanlış yapıldığında zehir: Aydın’a Toskana modeli


Alessandro Lenzi

‘SUYU ASLA TARIM ARAZİSİNE YA DA NEHRE BIRAKAMAZSINIZ’

Bu bölgedeki Enerji şirketlerinden biri de ENEL. Şirketin yüzde 30’u devlete ait. ENEL’den Alessandro Lenzi, “Jeotermal tesisler için çevresel etki araştırmaları gerekiyor. Biz olumsuz etkiye rastlamadık. Faaliyet sırasında kullanılan sularda kirletici maddeler var. Bu suyu tarım arazilerine, nehirlere bırakamazsınız. Çevreye çok büyük zararı var. Tarıma zarar verir, toprağı ve suyu kirletir. Ayrıca içerisinde yüzde 13’e varan zararlı gaz var. Doğru kullanıldığında sonsuz ve temiz bir enerji. Devamlı çevresel kontroller gerekiyor” dedi.