Bugün bir aşk hikâyesi anlatacağım size. Dünya tarihinde bir ilke imza atmış bir aşk hikâyesi hem de.

Bu aşk Aydın’da yaşanmış.

MS.2 yüzyılda,  Tralleis’te yaşayan Seikilos, Euterpe isimli bir kadına âşık olur. Her ölüm zamansızdır. Euterpe’nin ölümü üzerine bir şiir yazar ve besteler. Buraya kadar her şey sıradan.

Hikâyeyi ilginç kılan, Seikilos’un yazdığı şiiri mezar taşına kazıtması. Ama sadece şiiri değil, aynı zamanda bestelediği müziğin notalarını da. İşte Seiklos’un aşkına yazdığı bu dizeler dünya notaları ile kaydedilmiş en eski müzik.

Seiklos ne yazmış bakalım mı?

 

Ὅσον ζῇς, φαίνου, Hoson zês, phainou,

Yaşadığın müddetçe, parla

μηδὲν ὅλως σὺ λυποῦ· mêden holôs su lupou; 

Dertsiz tasasız ol

πρὸς ὀλίγον ἐστὶ τὸ ζῆν, pros oligon esti to zên, 

Hayat çok kısa (Hiçbir şeyin seni üzmesine izin verme)

τὸ τέλος ὁ xρόνος ἀπαιτεῖ. to telos ho chronos apaitei. 

Ve zaman her şeye gebedir.

 

 

Mezar taşının altında bir de açıklama eklenmiş;  

“Bir mezar taşıyım ben, bir imge.

Seikilos’un ölümsüzlüğünü anan ebedi bir nişaneyim sadece.” 

 

 

“Peki, o zamanlar nota var mıydı? Bu müzik nasıl kaydedilmiş?” dediğinizi duyar gibiyim.

Notalar, Bizans dönemine kadar kullanılan Antik Yunan müziksel simgeleriyle yazılmıştır. Bu simgeler, şarkı sözlerindeki sesli harflerin üzerine yerleştirilmesiyle oluşan basit bir düzendir. Daha önce başka gömüt taşlarında da kompozisyonlar bulunmuştur ancak Seikolos Gömüt Yazıtı üzerindeki ağıtın, müziksel olarak yorumlanması (tamamının) olanaklı olan ilk yapıt olarak kabul edilmiştir.

akin-yakan13112016.jpg

 

Şiiri oluşturan sözler, 6/8′lik nota ölçüleriyle ezgiye dökülerek çağdaş nota sistemi ile kaydedilmiştir.

akin-yakan13112016-1.jpg

Seiklos’un ağıtını dinlemek ister misiniz?

 

 

Şimdi, işin en vahim yerini geliyoruz. Peki, bu eser nasıl bulundu ve şimdi nerede?

Eser, Aydın- İzmir demiryolunun inşaatı sırasında,1882 yılında firma yetkilisi Edward Purser tarafından bulundu ve özel koleksiyonuna dâhil edildi. Sütunun altı kırık tabanının Purser’in eşi tarafından saksı olarak değerlendirildiği, bu nedenle, metnin bir satırının kayıp olduğu belirtilmektedir [1]. 19. yüzyıl sonlarında Türkiye'de arkeolojik araştırmalar yapan William Mitchell Ramsay 1883’te yayınladığı “Inscriptions inédites de l’Asie Mineure” isimli makalesinde, Puser’in koleksiyonunda gördüğü bu yazıtı tanıttı. 1922'de Alfred Laumonier tarafından yazıtın fotoğrafı çekildi. Sütun, Purser’in Buca’da yaşayan avukatı Young’ın koleksiyonu’na geçti. 1922’de İzmir'in işgali üzerine İzmir’deki Alman Konsolosu tarafından korundu ve Avukatı Williem Daniels tarafından İstanbul’dan Stockholm’e götürüldü.1966’da Kopenhag’daki Ulusal Müze tarafından satın alındı. 1966'dan bu yana orada sergilenmektedir.

akin-yakan13112016-2.jpg

 

Yazıtın Türkiye'ye geri getirilmesi için çalışma yapıldığı ifade edilmiş ise de hiçbir sonuç alınamamıştır. Yani sonuç itibariyle, Aydına ait bir tarihi eser daha ait olmadığı topraklarda sergilenmektedir.

Bizim sahip olamadığımız esere, Avrupa sahip olmuş, kendi kültürü ve müziği ile kullanmıştır. Nasıl mı?

Birçok müzisyen bu ezgileri kendince yorumlayarak, kendi kültürüne dâhil etmeye çalışmıştır. Aşağıda örneklerini izleyebilirsiniz.

 

 

 

 

Manolis Papadakis “Epitaph of Seikilos” isimli çalışmasıyla ezgiyi yorumlamıştır.

Lyre 'n' Rhapsody - Oson Zeis 

 

Epitaph of Seikilos Jazz Arrangement ile jazz formunda yorumlanmıştır.

 

Yorumu sizlere bırakıyorum.

 

İyi uykular Aydın…

İyi uykular Aydınımızın muhterem yöneticileri…

İyi uykular vekillerimiz…

İyi uykular Kültür Bakanlığı…

 

[1] Civelek, Aynur. "Sesikolos'un Şarkısı". Suna İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü.

 

 

 

Aydınpost ANDROID'de!    Aydınpost APPSTORE'da!