Değerli Aydınlılar,
Birkaç haftalık yazı dizisi ile son günlerde sıkça tartışmaya başladığımız ve görünen o ki daha çokça da tartışacağımız jeotermali yazacağız. Bizlerde jeotermal ile ilgili bilinen bütün verileri ortaya koyup yekten slogan kahramanlığı yaparak kahrolsun veya yaşasın klişelerinden uzak durmaya çalışacağız. Elimizdeki değere hissi ve fevri bir bakıştan ziyade daha bütüncül ve bilimsel olarak bakmak ve görmek durumundayız. Şunu da belirtmeden geçmeyelim öyle veya böyle Aydınımız jeotermalin “Kerkük”üdür. Aydın ili büyük ve lezzetli bir pasta haline gelmiştir. Ve jeotermal bunun çileği olacaktır. Bu çileği yemek için bir petrol savaşı değil ama buna yakın bir patırtı çıkacaktır.
İşin ilginç tarafı jeotermal hiç umulmadık ittifakların kurulmasına ve umulmadık hadi düşmanlık demeyelim ama rekabetlerin oluşmasına sebep olacaktır. İştahlar kabarmıştır. İhtiraslara sınır yoktur ancak buna engel olan deveden büyük filler vardır. Görünen o ki “jeotermalim isterim” havası çoktan jeotermalin ne kadar zararlı olduğuna evrilmeye başlamıştır. Nedense bu 36 yeni saha ihalesinin arifesinde şiddetle yapılmaya başlamıştır.
Jeotermal kaynaklardan ürettiğimiz enerjideki ölçümleri 2009 yılından itibaren görebilmekteyiz. Bu yıldan itibaren enerji üretimi düzenli olarak artmış ve bu artışın santraller devreye alındıkça artmaya devam edeceği muhakkaktır. Türkiye'de bulunan 15 Jeotermal Enerji Santrallerinin toplam kurulu gücü 427,42 MW'dır. 2014 yılında Jeotermal Enerji Santralleri ile 2.251.794 kilovat saat elektrik üretimi yapılmıştır. Bunun toptan satış fiyatı ile karşılığı kabaca 344 milyon Türk lirasıdır.
2014 yılı itibariyle Türkiye’de bulunan jeotermal santrallerinin 10 tanesi yapımı devam eden 7 santralden 5’i Aydınımızda. Anladığımız kadarı ile yeni jeotermal sahaları ihaleye çıkarıldıkça buradan elde edilecek gelir hızla katlanacak ve ilimizin dolayısı ile ülkemizin zenginleşmesine ve kalkınmasına büyük katkı yapacaktır. Ülkemizin ve Aydınımızın enerjiye ihtiyacı var bu enerji kaynağı ayaklarımızın altında bizim ondan en iyi şekilde faydalanmamız için orada.
Aydınlılar çok dikkatli olmaz ise arazilerinin üstünde oturduğu bu zenginliğe ne yazık ki karşıdan bakabilir. Çünkü jeotermal kanunu bir kuyumcu titizliği ile masaya yatırılmadan, bu işin bütün paydaşları bir araya gelip ortak hareket veya eylem birlikteliği yapmadan gerekli marjinal fayda sağlanamaz. Kaynağın sonsuzluğu konusunda iddia sahibi olmamakla birlikte, jeotermal kaynakları, incir ve zeytinden sonra Aydınımıza bahşedilmiş muazzam bir üründür. Yenmiyor, içilmiyor ama öyle bir işe yarıyor ki onsuz olmuyor. Elektrik enerjisi üretiminde kullan, bina ısıtma ve soğutmasında kullan, sera ısıtmasında kullan. Ama adam gibi kullan.
Jeotermal ile ilgili konuşan herkes şu iki hususu aklında tutmalıdır.1-Enerjide yüzde 80’ler oranında dışarıya bağımlı bir ülke ayağının altındaki zenginliğe sırtını dönemez.2- Bilim verilerden hareket eder.Menderes nehrinin zehir saçtığı ayrı bir konu, kanser vakalarının artışının jeotermalden kaynaklandığı ayrı bir konudur.Şu sıralarda yapılan incirlerin kuruması, kalite ve üretimin düşmesinde jeotermal kaynaklanan bir durumun olduğu bu işten medet umanların uydurduğu hurafeden ileri gitmez. Neden mi? Çünkü bu lafları edenler, bunu destekleyecek, Türkiye’ye de yapılmış uzun soluklu bir bilimsel çalışma ortaya koymak durumundadırlar da ondan. Haftaya devam edeceğiz.
Memleketler parasızlıktan değil ahlaksızlıktan çökerler. CICERO
Kaynakça: enerjiatlasi.com/jeotermal/Prof. Dr. Yunus Çengel, aydinpost.com/aydinda-jeotermal-kavgasinda-yeni-boyut,