Kuşadası"na bağlı Güzelçamlı Beldesi"ndeki Dilek Yarımadası Milli Parkı girişinde bulunan mitolojik öykülere konu olmuş Zeus Mağarası ilgi bekliyor. Bir mitolojik öyküye göre, gök tanrısı Zeus"un, kardeşi denizler tanrısı Poseidon"u kızdırdığında, elindeki üçlü yabasını kaldırıp dalgaları kabartan ve denizi altüst eden Poseidon"un gazabından kaçıp sakinleşmesini beklemek için bu mağaraya sığınıp, burada dinlenerek yıkandığından mağaranın adı “Zeus Mağarası” kalmış. Bir başka mitolojik öyküye göre de, Kuşadası"na bağlı Güzelçamlı beldesindeki Antik Panionion Birliği"nin toplantılarına gelen, 12 kent kralları burada toplantı yaparlarken, kraliçelerde Zeus Mağarası"nda yüzerlermiş.
Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler DerneğiEKODOSD), Zeus Mağarası"nın yeterli ilgiyi görmemesi üzerine, Zeus Mağarası"nın tanıtımı için bir kampanya başlattı. Olağanüstü bir doğa harikası olan Zeus Mağarası"na , Güzelçamlı Beldesi"nin batısında, Dilek Yarımadası – Büyük Menderes Deltası Milli Parkı"na gelmeden 150 mt. Geride, yolun güney bölümünde kalan bu doğa harikasına, tabelaların hemen sağından 100 metrelik bir yürüyüşten sonra ulaşmak mümkün. EKODOS tarafından Zeus Mağarasıyla ilgili yapılan açıklamada, “Maki bitkilerinin sıklığı nedeniyle, yoldan bakıldığında mağaranın varlığı pek belli olmamaktadır. Karayolundan yürüyerek 5 dk.lık bir mesafeyle Zeus Mağarası"na ulaşılabilir. Mağara yoğun maki bitkileri ve ağaçlarla kendini öyle bir gizlemiştir ki, taşlardan yapılmış çevre düzenlemesi olmasa, bilmeyenlerin mağaraya bulması çok zordur. Anadolu"da bazı ağaçlara ve kutsal sayılan yerlere bez ve çaput bağlamak, bu yolla adakta bulunmak, dilek dileme geleneği günümüzde de sürdürülmektedir. Eski bir Türk geleneği olan, çaput bağlama yoluyla dilek dileyerek, kansız kurban sayılan adak adama inancı, Türkiye"nin birçok yerinde olduğu gibi, Zeus Mağarası"na gelen ziyaretçiler tarafından da devam ettirilmektedir. Çok eski bir inanç olan bu gelenek, eskiden belirli ağaçlara gerçekten bez ve çaput bağlanarak yapılmaktaydı. Günümüzde ise birçok yerde, gelişigüzel kağıt mendiller, peçeteler, naylonlar bağlanarak hem mistik görüntüsünden uzaklaşmakta, hem de çevre kirliliği oluşturduğu görülmektedir. Zeus Mağarası milli park sınırları içerisinde olduğundan, giriş ve çıkışlara herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Takriben 15-20 metrelik zorlu ve dikkat edilmesi gereken kayalık bir alandan mağaraya ulaşılmaktadır. 30-40 metrelik kayalık bir açıklığı bulunan mağaranın ağzı kuzeye bakmaktadır. Zeus Mağarası, kalkerli kayaçların yer altı suları tarafından aşındırılarak, bir çöküntü meydana getirdiği ve oluşan obrukta biriken suların küçük bir göl oluşturduğu bilinmektedir” denildi.
EKODOSD açıklamasında Zeus"un mutlaka sahip çıkılması gereken bir değer olduğu vurgulanarak, şu görüşlere yer verildi: “Zeus Mağarası"nın sualtına bakıldığında, su derinliğinin yüzülecek yerlerde 4-5 mt., bazı kıyılarda ve kayaçların altına doğru 8-10 metre indiği görülmektedir. Galeri tavanlarının çökmesiyle oluşan derin karst kuyusu şeklindeki mağarada, dağdan gelen yeraltı suları muhteşem bir havuz oluşturarak, obruk gölünü meydana getirmiştir. Mağaranın sualtındaki duvarlarında binlerce yılda oluşan harika sarkıtlar meydana gelmiş, çöküntüyle oluşan dev kayaların aralarında harika galeriler oluşmuştur. Dip kısmına takriben 50 metre kadar girilebilen mağaranın bu bölümü karanlık olup, kesinlikle amatörlerin girmemesi gerekir. En büyük çevre sorunlarımızdan biri olan çöpler, mağaranın en kuytu köşesinde bile yerini bulmuş. Araba tekerlekleri, demir ızgaralar, bira ve içki şişeleri, şemsiye sapları, şapkalar, donlar, dışarıdan atılan ağaç parçaları mağaranın dip kısmında sıralanmışlar. Yaz-kış içinde su bulunan Zeus Mağarası, özellikle yaz aylarında yerli-yabancı turistler tarafından yüzme amacıyla kullanılmaktadır. Dağdan gelen tatlı sular ve denizden gelen az miktardaki tuzlu suyla yavan bir tadı olan mağaranın suları, deniz suyuna oranla daha soğuktur. Sıcak yaz günlerinde güneşten terleyenler, Zeus Mağarası"nın buz gibi sularına kendilerini bırakarak serinlerler. Sudan çıkanların etrafa yaydığı sular, toprağı ve kayaları kayganlaştırarak büyük tehlike yaratmaktadır. Hemen hemen her girildiğinde düşenleri görebilirsiniz. O nedenle mutlaka ayakkabı giyilmesi ve kayalara tutularak inilmesi tavsiye edilir”