İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Kadınların ve gençlerin içinde olmadığı demokrasi sürdürülemezdir. Kendi siyasi hayatımın başarımı bir cümleyle özetleyin derseniz, 'kadınları siyasetle buluşturmayı başarmış olmamdır' derim. Aynı şekilde gençleri siyasetle buluşturmamdır derim. KADEM'in de aynı sırrı keşfetmiş olduğunu bu toplantı vesilesiyle bir kez daha görmüş oluyoruz.

"KADINA ŞİDDETE TEVESSÜL EDEN KARŞISINDA ÖNCE BİZİ BULUR"

Dün kadını alınıp satılan bir eşya olarak görenler, bugün dek kadın bedenini metalaştırarak bir anlamda modern kölecilik yapıyorlar. Bizim kadınlarımızın haklarını hukuklarını korumak için dışardan model almaya, kopya çekmeye ihtiyacımız yoktur. Birileri ısrarla sadece kadına yönelik şiddeti ve bir takım ifadeleri öne çıkarıyorlar. Kadına şiddet elbette ki bir insanlık suçudur, kimse aksini söyleyemez. Buna tevessül eden olursa karşısında önce bizi bulur.

"DERTLERİ MİLLETİMİZİN DEĞERLERİNE SALDIRMAK"

Öte yandan insan hakları zaviyesinden baktığımızda kadın meselesinde bizim tarihimizde olumlu manada çok daha fazla kural ve uygulama vardır. Ama bunları asla konuşmazlar, gündeme getirmezler. Çünkü dertleri kadınların sıkıntıların çözümüne katkı sağlamak değil, milletimizin değerlerine tarihine kültürüne saldırmaktır.

"BAKINIZ EŞİTTİR DEMİYORUM, ÇOK DAHA ÖTESİNDE"

Ülkemizde şayet bir erkek bir kadına şiddet uyguluyorsa, kötü davranıyorsa, hiç kimse bunun faturasını dinimize medeniyetimize çıkartamaz. Çünkü inancımızda ve Anadolu irfanında kadın gerçekten çok müstesna bir yere sahiptir. Bakınız erkekle eşittir demiyorum, çok daha ötesidir. Vatanı bile babavatan değil anavatan olarak ifade eden bir gelenekten başka türlü bir davranış beklenebilir mi? Rabbimiz cenneti annelerin ayaklarının altına koydu.

“AFFEDERSİN ÜÇ BEŞ PSİKOPATIN YANLIŞI, NE BİZİ NE İNANCIMIZI NE GELENEĞİMİZİ TEMSİL EDER”

Çocuklara hep tavsiyem şudur. Annelerinizin ayaklarının altını öpün, orada cenneti koklayın. Bundan daha büyük zenginlik olamaz. Biz kendi aile büyüklerimizden bunları dinledik. Affedersin üç beş psikopatın yanlışı, ne bizi ne inancımızı ne geleneğimizi temsil eder. Bu tür yanlışa yönelenlere hak ettikleri cezayı vermek devletin, onlar üstünde toplumsa baskı kurmak da milletin işidir.

KADEM işte bu çerçevede ortaya koyduğu özgün yaklaşımla takdiri hak eden bir sivil toplum kuruluşumuzdur. Uğradığı haksızlıklar adaletsizlikler karşısında kadının yanında yer almak insan olan herkesin görevidir. Bugün dünyada yaşanan krizlere baktığımızda, sorunları çıkartan erkekler iken, bunların bedelini ödeyenlerin kadınlardan çocuklardan oluştuğunu görüyoruz. Suriye'de eşlerini kaybeden evlerini yıkayan kadınların çektiği çileler tek başına insanlığın vicdanını sızlatmaya yeter.

Bir yandan fabrikalarda, tarlalarda çalışan diğer yandan evini çekip çeviren, çocuklarını büyüten kadınların üzerindeki yük gerçekten çok ağırdır. Siyasetçilere ve KADEM gibi kuruluşlara düşen görev, gereken çözüm yollarını araştırmak, uygulanması için gereken iradenin oluşmasını sağlamaktır.