Değerli Aydınlılar,

Günümüz gelişmiş ülke toplumlarında Non Commissioned Officer (NCO) olarak, bizde Sivil Toplum Kuruluşu (STK) olarak bilinen devlet dışı organizasyon olan yapı şu şekilde tarif edilmiş: Toplumdaki çeşitli sorunları bağımsız olarak ele alıp kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatma görevi yapan, öneriler sunan her türlü birlik, sivil toplum örgütü. (Bkz. TDK Sözlük).

Sivil toplum kuruluşu ya da örgütü, resmi kurumlar dışında ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar ve/veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır. Sivil toplum kuruluşları oda, sendika vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir. Vakıflar, dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır ve herkese yardım etmek için kurulmuşlardır. Sivil toplum ve sivil toplum kuruluşları sosyal barışın sağlanmasında günümüzde çok önemli işleve sahiptirler. Oluşumlarının temel nedenlerinden birisi toplumsal sorunlara karşı olan duyarlılıktır.

Bir süredir ilimizde su faturalarının yüksekliği, bu ücretlendirmenin adilane olmadığı gibi konularda bir tartışma tozu dumana katarken kerameti kendinden menkul Sivil Toplum Kuruluşları kelimenin tam anlamıyla üç maymunu oynamaktadırlar. Anayasa değişti bu memlekette sivil toplum kuruluşları tek kelime etmedi. Üstelik fikirleri sorulmuş iken. Hadi bu konuda fikir beyan etmezsin şehrin trafik sorunu var, yolların hukuksuz olarak ücretli otopark yapılması var, eğitimle ilgili sorunlar var,  elektrik faturalarında gizli zam var, görüntü kirliliği var,  bir damla yağmurda alt yapı sorunları rögar kapağı gibi patlar. Ama bizim anlı şanlı Sivil Toplum Kuruluşları ağzını açıp tek kelime görüş beyan etmez.  Görüyor musunuz memleketteki sosyal, çevresel, hukuki sorunlara karşı olan duyarlılığı!

Kendini alakalı alakasız her konuda yetkin gören anlı şanlı Sivil Toplum Kuruluşları neredesiniz? Sivil toplum kuruluşu olabilmek illa ki bir siyasi organizasyona veya şahsiyet sırtını dayamak mıdır? Sizin çiçek böcek konusunda söyleyeceğiniz sözünüz var da su üzerinden tahsil edilen Deli Dumrul tarzı ücretler hakkında söyleyecek söz mü bulamadınız? Siz de haklısınız tabii ki. Milletvekillerinin, dille dövüldüğü memlekette Sivil Toplum Kuruluşları fikir mi beyan edecek diye düşünmek iyimser ötesi bir beklenti.

Deniz Ülke Arıboğan’ın şu sözleri hislere tercüman olacak cinsten.“En büyük sorunumuz eğer bendense her türlü hatasına sahip çıkarım ilkesizliği. Bu ahlaksızlık toplumumuzun kılcal damarlarına kadar işledi.”

Vicdanlar bu kadar mı köreldi? Yükselen feryatlar sizi hiç mi ilgilendirmiyor? Biz Sivil Toplum Kuruluşuyuz diyerek önemli günlerde Atatürk anıtına gidip çelenk koyup dümenden basın açıklaması yapmakla, sosyal medyada klavye başında olmuyor bu işler. Sivil Toplum Kuruluşuymuş! Önce hak edeceksin kardeşim hak!

Memleketler parasızlıktan değil ahlaksızlıktan çökerler. CICERO

 

Kaynakça: Doç. Dr. Mehmet MARANGOZ  www.siviltoplumakademisi.org.tr