Sabah gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, bugünkü köşe yazısının "Genelkurmay'a dava" başlıklı bölümünde kendisinin 28 Şubat döneminde milletvekilliğinden çıkartılmasının gerçek nedeninin TSK'yı eleştirmek olduğunu açıkladı.

Ilıcak, Ufuk Uras, Baskın Oran, Ahmet İnsel, Sezgin Tanrıkulu, Aydın Engin, Oya Baydar, Mithat Sancar ve Cengiz Algan gibi aydınların Mardin'deki açıklamaları dolayısıyla, Askeri Ceza Kanunu'nun 148. maddesine muhalefetten, Org. İlker Başbuğ'un hakkında suç duyurusunda bulunmasından söz ederek, "148. madde, askerin siyasi demeç vermesini ya da yazı yazıp, siyasi telkinde bulunmasını cezalandırıyor. Bu maddenin bir benzeri, İç Hizmet Kanunu'nda (madde 43) mevcut" hatırlatması yaptı.

Milletvekilliği yaptığı dönemde, Andıç olayını basın toplantısıyla kamuoyuna duyurunca, dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu suçlayıcı bir beyanat verdiğini hatırlatan Ilıcak. "Tüm gayretlerini, meş'um emellerini gerçekleştirmelerinde en büyük engel olarak gördükleri Türk Silâhlı Kuvvetleri'ni yıpratmak yönünde yoğunlaştıran bazı karanlık düşünce sahibi kişi ve kurumların beyhude çabaları, dün olduğu gibi bugün, bugün olduğu gibi yarınlarda da sonuçsuz kalacaktır" dediğini belirtti.

Bunun üzerine, Genelkurmay Başkanı aleyhine, kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle dava açan Ilıcak, Kıvrıkoğlu'nun avukatının söz konusu cümlelerin kendisini hedef almadığını açıklamak zorunda kalması üzerinedavadan vazgeçtiğini belirtti.

"Herkes, milletvekilliğimin sonlandırılmasını, Merve Kavakçı olayına bağladı. Ama asıl mesele, Andıç ve Kıvrıkoğlu aleyhine açtığım dava idi" diyen Ilıcak, "Nitekim benim gibi milletvekilliği düşürülen ikinci kişi, Bekir Sobacı'ydı. (İkimizden başka milletvekilliğini kaybeden olmadı) Sobacı, Meclis'te (12 Nisan 2001) sarf ettiği şu cümleden dolayı kara listeye girmişti: "Türkiye sütü bozuk bir 28 Şubat sürecinden sonra geldiği bu noktada bugün debelenmektedir, çıldırmaktadır."

O gün Meclis karışmıştı: "Vayy sen askere sütü bozuk mu dedin?" Tabii iddianamede, bu cümleden söz edilmiyordu. Üniversiteye girmek isteyen başörtülü kızlarla görüşmesi, Sobacı'nın aleyhindeki tek delildi. Ama o kızlarla görüşen yalnız Bekir Sobacı değildi. Fazilet Partisi'nden, hatta başka partilerden de çok sayıda milletvekili başörtülü üniversite talebelerine randevu vermiş, onlara sahip çıkmaya çalışmıştı" ifadesini kullandı.

Ilıcak, yazısında "Dün dünde kaldı... Bugün hukukun üstünlüğünü korumaya yönelik yeni bir hamle ile karşı karşıyayız. Davadan bir sonuç alınmasa dahi, aydınların gösterdiği tepki yerindedir. Farklı sivil toplum örgütleri, sürekli ve kararlı bir şekilde bu tavrı sergileyebilseler, askerler de, kendi sınırları içinde kalmayı zaman içinde öğreneceklerdir" şeklinde görüş beyanında bulundu./haber 7