İsminin açıklanmamasını isteyen Avrupalı ​​bir diplomatik kaynak, “Rusya'nın tüm bölgesi parçalanıyor ve kontrol edemediği açık görünüyor” dedi. CEPA Amerikan Araştırmaları Merkezi'nde araştırmacı olan Ben Dubow, “Sınır bölgelerinde Rus etkisi zayıflıyor” ifadelerini kullandı. Moskova'nın, Hazar Denizi'nin her iki yakasında, doğuda Çin ile batıda Türkiye arasında, aynı zamanda Rusya'nın güneyindeki önemli oyuncuların bulunduğu bölgelerdeki çıkarları çok yüksek. Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Özbekistan’ın Semerkant kentindeki son zirvesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Ukrayna'daki savaşla ilgili endişelerini veya şüphelerini dile getirirken, kendisini Çin ve Hindistan'ın baskısı altında buldu. Orta Asya'daki bazı ülkeler ise Ukrayna'yı destekleyen gösterilere izin verdi. SETA Güvenlik Araştırmacısı Dr. Murat Aslan ise, savaştan önce bu bölgelerde ‘Rusya'nın yenilemeyeceği fikrinin çok iyi yerleştiğini’ söylüyor. Aslan, “Rusya kaybederse, her şey değişecek. Rus etkisinin kademeli olarak azalmasını öngören küçük çaplı çatışmalar bekleniyor. Askeri olarak kazanırsa, kendi bakış açısını dayatmaya muktedir olduğunu göstermek için büyük bir moral desteğinden faydalanacak” ifadelerini kullandı. Son haftalarda eski Sovyet cumhuriyetlerinde, birincisi Ermenistan ve Azerbaycan, ikincisi Kırgızistan ve Tacikistan arasında olmak üzere iki çözülmemiş çatışma patlak verdi ve bu çatışmalar yüzlerce ölümle sonuçlandı. Fransa'daki Versailles Üniversitesi'nde Orta Asya'da uzmanlaşmış bir coğrafyacı olan Isabella Damiani, Tacikistan ile Kırgızistan arasındaki sınırların neredeyse yarısının henüz çizilmediğini ve temel sorunun bu olduğunu düşünüyor. Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde (IFRI ) Rusya ve Orta Asya uzmanı olan Michael Levystone, “Bu iki ülke arasındaki gerilimin Rusya'nın Ukrayna'daki durumuyla ille de ilgisi yok. Ancak Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki durumla daha net bir bağlantı var” diyerek, Ermenistan'da Moskova'nın kurduğu bölgesel güvenlik organı olan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'ne (CSTO) yönelik protestoları izlemek gerektiğini söyledi. Ermenistan'da bir kısmı yetkililer arasında olmak üzere, Moskova'nın elinde bir araç olan ve Kırgızistan ve Tacikistan da dahil olmak üzere Orta Asya ülkelerinin de katıldığı CSTO etkisizliğini kınayan sesler yükseliyor. CSTO, NATO’ya benzer şekilde saldırganlığa maruz kalan bir üye devletin diğer üyelerin desteğini almasını sağlıyor. Moldovalı araştırmacı Denis Senusa bir tweetinde, “Örgütün Azerbaycan saldırılarına zayıf tepkisi, buradan ayrılmak isteyen Ermeniler arasındaki protestoları körüklüyor” dedi. Bu bağlamda bölgede ŞİÖ’yü yöneten ve ‘yeni ipek yollarını’ teşvik eden Çin'e benzer şekilde Türkiye, yüzyıllardır bu alanlarda Rusya ile rekabet ediyor. Levystone, Ankara'nın daha sonraki bir dönemde Türk Dili Konuşan Ülkeler Teşkilatı olarak adlandırılan ve giderek Orta Asya'daki tüm Türkçe konuşan ülkeleri ve Azerbaycan'ı da içine alacak şekilde genişleyen Türk Konseyi'ni kurduğuna dikkati çekti. Levystone, “Ukrayna'da savaşın başlamasından bu yana Türkiye, Türkçe konuşmayan Tacikistan da dahil olmak üzere tüm Orta Asya ülkelerinde askeri şirketler kurdu.  Buda aslında Türkçe konuşan ülkeler örgütüne dönüşüp dönüşmeyeceği sorusunu gündeme getiriyor” şeklinde konuştu. Aslan ise, “Rusya Ukrayna'da başarısız olursa bu örgüt daha aktif hale gelir” dedi.

Şarku’l Avsat