Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Ziraat Fakültesi Arıcılık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Cengiz Erkan, yüksek bal verimine sahip melez bir arı genotipi elde etmek için çalışmalar yürüttüklerini bildirdi. 
 
Arıcılık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Erkan, Van'da bölgenin çok büyük bir arıcılık potansiyeline sahip olduğunu ancak bu potansiyelden yeterince yararlanamadığını belirtti. Van'da 55 bin adet arılı kovan bulunduğunu, bu sayıya rağmen istenilen bal veriminin düşük olduğunu anlatan Erkan, sorunun çözümü için çalışmalar başlattıklarını ifade etti. 
 
Van bölgesinin arıcılık sorunlarını genel olarak Türkiye arıcılığından soyutlamanın mümkün olmayacağını bildiren Erkan, şöyle devam etti: 
 
‘Türkiye arıcılığının sorunlarına baktığımızda damızlık arı, en önemli sorunların başında gelmektedir. Yani bunun özeti yörelere uygun genotiplerle çalışılamamasıdır. Uzun yıllardır yapılan kontrolsüz gezginci arıcılık ve hiçbir denetime tabi olmadan her yöreye verilen ana arılar, yörelere ait genotiplerin elden çıkmasına yol açmıştır. Kontrolsüz gezginci arıcılık, yerel arılarla melezlenerek yerel genotiplerin üstün yaşama gücü özelliğinin teker teker kalkmasına neden olmuştur. Dünya bilim adamları tarafından benimsenen bir Anadolu arımız vardı. Fakat şu anda bu arıyı bulmak mümkün değil.’ 
 
Yerli arılar yüksek yaşam gücüne sahip 
Bölgeye özgü yerel arı varlığı konusunda başlattıkları çalışmada, halen yörenin özelliklerini korumuş yerli arıların tespit edildiğini kaydeden Erkan, ‘Bu amaçla Van, Bitlis, Muş ve Hakkari illerini köy köy gezdik. Bu köylerden gezginci arıcıların girmediği ve gezginci arıcılık yapılmayan yerlerden bal arıları örnekleri aldık. İnceleme sonucunda halen yöreye has bal arılarının bulunabileceğini gördük’ dedi. 
 
Araştırmanın diğer aşamasında arıların Van koşullarındaki bal verimini incelediklerini vurgulayan Erkan, sözlerini şöyle sürdürdü: 
 
‘Türkiye koşullarında herkesçe bilinen ve her arıcının tercih ettiği Kafkas Arısı ile bu yerli arıları mukayese ettik. Araştırma sonucunda yerli arılar ile Kafkas arısı arasında verim bakımından bir fark olmadığını gördük. Yerli arıların elden çıkmasının nedeni belkide biraz hırçın yapıda olmaları ya da petek üzerinde çalışma düzenlerinin pek iyi olmamasıdır. Fakat çok önemli bir şey var. Yerli arılarımız çok daha yüksek yaşama gücüne sahip.’ 
 
Yöreye uygun yeni arı üretiliyor 
Çatak ilçesinde başlattıkları çalışmalar kapsamında yerli arı ile yüksek verime sahip arılardan yeni bir ırk ortaya çıkarmayı amaçladıklarını belirten Erkan, ‘Yerli arımızın yüksek yaşama gücünü, Kafkas ve Karniyol Arısı'nın yüksek bal verimi özelliğiyle birleştirmeye çalışıyoruz. Amacımız, bölgede daha uzun yaşama gücü ve daha yüksek bal verimi olan melez genotipi elde etmek’ diye konuştu. 
 
Çalışmalar sonrası elde edilecek yeni ırk arıyla bölgenin bal kapasitesini arttırmayı hedeflediklerini ifade eden Erkan, şunları kaydetti: 
 
‘Doğu Anadolu Bölgesi, arcılığın merkezi haline gelmelidir. Zaten şu anki yapıda her yöreye ait gezginci arıcının bölgeye gelmesi, bunun en büyük işareti. Van'da arılı kovan başına yaklaşık 13-14 kilogram bal verimi var. Bu Türkiye ortalamasının altındadır. Bizim bu yaptığımız çalışmada, her kovan başına iki kilogram daha fazla verim alınacaktır. Yani her kovanda 2 kilo artış olacaktır.’ 
 
Gezginci arılar kontrol altına alınmalı 
Arıcılıkta, her yerli genin milli bir servet olduğunu ve bunların korunması gerektiğini anlatan Arıcılık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Erkan, 1980'li yılların başında başlayan ve artık kontrol edilemeyen gezginci arıcılığın yerli arıların soyunun tükenmesine yol açtığını söyledi. 
 
Bölgenin arıcılığa son derece uygun olması ve bitki örtüsünün çeşitli olmasının arıcılar tarafından büyük ilgi gördüğünü dile getiren Erkan, sözlerini şöyle tamamladı: 
 
‘Özellikle yerli gen kaynaklarının korunması amacıyla izole alanlar oluşturulmalıdır. Bu bölgelere dışarıdan gezginci arıcı alınmamalı, bu amaçla da en az 10 kilometrelik yarıçaplı alanlar kontrollü olarak denetlenmelidir. Belki de o bölgedeki arıcılara çeşitli maddi desteklerde bulunulabilir. Bu şekilde çeşitli alanlar oluşturulabilirse yerli kaynakları korumak mümkün olacaktır.’
 
RADIKAL