Türk Metal Sendikası Zorunlu Organlar ve Genişletilmiş Temsilciler Meclisi Toplantısı Büyük Anadolu Didim Resort Otel'de başladı. 12-16 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek toplantıya Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı ve Türk İş Teşkilatlandırma Sekreteri Pevrul Kavlak ile Türk-İş Şube sekreterleri, İl temsilcileri katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu yaptı. Sendikanın yaşanabilecek en zor sınavlardan birinin içine girdiğini belirten Kumlu, şöyle konuştu: "Son bir yıldır Türk Metal Sendikası, yalan yanlış birçok söylemle, haberle gündeme getirilmiştir. Bu haberlere uzun uzun yer verenler, Genel Başkanınız Pevrul Kavlak'ın söylediklerini duymazdan gelmiştir. Ne söylemiştir Genel Başkanınız? 'Üyelerimizin emanetine ihanet etmedik etmeyeceğiz' demiştir." İşin aslının bu olduğunu anlatan dur. O karmaşada, o sapla samanın birbirine karıştığı, neyin doğru neyin yanlış olduğunun belli olmadığı ortamda, genel başkanınızın bu söylediklerini söylemek yürek ister. Cesaret ister." Türk-İş'in diğer konfederasyonlardan farklı olarak her türlü siyasi eğilimi içinde barındıran farklı bir tabana sahip olduğunu anlatan Kumlu, "Bu renklilik Türk-İş'in zenginliğidir" dedi.

TÜRKİYE'NİN IMF'YE VE DÜNYA BANKASI'NA İHTİYACI YOKTUR

Kumlu, konuşmasında IMF ve Dünya Bankası'nın Türkiye'de gerçekleştirilen yıllık toplantısını da değerlendirdi. Geçen günlerde İstanbul'da IMF-Dünya Bankası yıllık toplantılarının gerçekleştirildiğini anlatan Kumlu, şunları söyledi: "Bu toplantılarda küresel paranın patronları, ülkemizde de yıllardan beri uygulanan IMF politikalarının öz eleştirisini yapmıştır. Gelişmekte olan ülke halklarını, alabildiğine yoksullaştıran, sosyal devlet anlayışından mahrum kılan bu politikaların artık sürdürülemez olduğu
kabul edilmiştir."

Kumlu, konuşmasında, "Peki bu politikalar bize neye mal olmuştur?" sorusunu yöneltti. Kumlu, daha sonra sorunun cevabını yine kendisi verdi:
"Özelleştirmelerle kamu malları yağma edilmiştir, sigorta ve sağlık hizmetleri budanmış, paralı hale getirilmiştir; esnekleştirme adı altında çalışma yaşamı kuralsızlaştırılmış, istihdam giderek daha da güvencesiz hale getirilmiş, örgütlenmenin önüne konulan engellerle, sendikalaşma giderek zayıflatılmıştır. Çalışanlardan, emeklilerden esirgenenlerle, ülkemiz bir yoksullar ülkesi haline getirilmiş; kağıt üzerindeki büyüme rakamlarıyla halk aldatılmaya çalışılmış; yatırıma dayanmayan ekonomik sistemle işsizlik sürekli artmış; kayıt dışı ekonomi ve taşeronlaşma giderek büyümüştür."

Kumlu, sonuç olarak ülkemizin binlerce üniversite mezununun iş bulamadığı, çalışan fakirlerin çoğaldığı, tüten bacaların söndüğü mutsuzlar ve umutsuzlar ülkesi haline getirildiğini söyledi. Kumlu, sözlerine şöyle devam etti: "İşte saydıklarım ve sayamadıklarımla birlikte IMF ve Dünya Bankası politikalarının faturası budur. Bu fatura her zaman ve her dönemde emeği ile geçinenlere ödetilmiştir. Ama şimdi beyler pişmandır. 'Yanlış yaptık' demektedirler. Çünkü bu politikalar sonunda dönüp kendilerini de vurmuştur."

Türkiye'nin IMF'ye, Dünya Bankası'na ihtiyacı olmadığını anlatan Kumlu, sözlerine şöyle devam etti: "Hiçbir zaman olmamıştır. Türkiye kendi kaynaklarıyla bütünleşecek bir kalkınma stratejisiyle yaşadığı sorunları aşacak güçtedir. Artık kendi yolumuzda, kendi aklımızla, kendi emeğimiz ve sermayemizle yola devam etmemiz en akılcı yoldur."
Türk İş'in bugüne kadar partiler üstü bir politika izlediğini belirten Kumlu, sendikacılığın giderek kan kaybetmesini demokrasi zaafı olarak nitelendirdi.

Kumlu, 2821 Sendikalar Yasası ve 2822 Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt yasasında yapılacak değişikliklerle ilgili olarak da şunları söyledi: "TBMM gündeminde bulunan yasa teklifinin, yıllar içinde yapılan diğer çalışmaların ve en son Türk-İş'in bilim adamlarına hazırlattığı taslağın yanı sıra, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da bilim adamlarından oluşturduğu bir kurula ilgili yasalara ilişkin bir çalışma yaptırmaktadır. Bu çalışmanın da taraflarca değerlendirilmesi ve önerilerin iletilmesi ile birlikte söz konusu yasal değişiklikler için bir olgunluk noktasına gelinebileceği umulmaktadır. Türk-İş, söz konusu yasal değişikliklerin ILO, AB normları ve Türkiye koşulları dikkate alınarak yapılmasını istemekte, önerilerini iletmektedir. Değerli arkadaşlarım, çalışma barışının korunması için hükümetlerin sosyal tarafların görüşlerini dikkate alması şart. Sanki görüş alıyormuş gibi toplantılar yapıp ardından bildiğini okumak, sosyal diyalog mekanizmalarının güvenilirliğini sarstığı gibi sayısız
sakıncaları içinde barındırır. Bildiğiniz gibi geçen günlerde Türkiye'nin gündemine bizlerin her türlü platformda karşı çıktığı, özel istihdam bürolarına işçileri kiralama yetkisi veren bir yasa getirilmiş, yasa, TÜRK-İŞ'in girişimleriyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından veto edilmişti. TÜRK-İŞ, söz konusu düzenlemenin Türkiye'nin gündeminden bütünüyle çıkarılmasını istemektedir. Biz, bize rağmen yapılan her düzenlemeye karşı çıkmaya devam edeceğiz. "Ben yaptım oldu" mantığını kırana kadar, sosyal diyalogun ne demek olduğunu öğretene kadar mücadeleye devam edeceğiz."

Kumlu, 'Demokratik Açılım' sürecinde Türk-İş tarafından Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşanan sorunlarla ilgili 1993 yılında yayınladığı rapordan yararlanılması gerektiğini söyledi.

Türk-İş'in o dönemde tespit ettiği sorunlar ve çözüm önerilerinin günümüzle örtüştüğünü belirten Kumlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hiç şüphesiz, sorunun çözümünün temelinde demokrasinin sınırlarının genişletilmesi yer almaktadır. Demokrasi, sorun çözme yöntemi olarak işlerlik kazandığı zaman sorunların birikmesine, krize dönüşmesine izin vermeyecektir. Bu süreçte bireysel hak ve özgürlüklerin toplumsal hak ve özgürlüklerle uyumu son derece önemlidir. Bireysel hak ve özgürlüklerin toplumsal hak ve özgürlüklerle desteklendiği bir anlayışta demokrasi gerçek fonksiyonlarını üretebilecektir. Tüm bu tartışmalar sürecinde ülkemizin bütünlüğü ve milli mücadele ile çizilmiş sınırlarımızın ve bağımsızlığımızın asla tartışma konusu yapılmaması şarttır. Türk-İş, 21'inci yüzyılın "ayrışmalar" değil "birleşmeler yılı" olduğuna inanmakta, ülkemizde barış ve kardeşliğin kalıcı bir şekilde yerleşeceği ve yaşanacağı günlerin uzak olmadığına inanmaktadır."

Türk Metal Sendikası Genel Başkanı ve Türk İş Teşkilatlandırma Sekreteri Pevrul Kavlak da bir konuşma yaptı.