Toplam 9 kişilik davacı aile, Yalçın Ercan'ın Bulgar yetkililer tarafından öldürülme koşullarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) yaşama hakkıyla ilgili 2'inci maddesine aykırı olduğunu savunuyor. Davacılar, Ercan'ın öldürülmesi sonrası Bulgar yetkililer tarafından yürütülen soruşturmanın AİHS'nin adil yargılanmayla ilgili 6'ıncı maddesini ihlal ettiği tezini de işliyor.

Yalçın Ercan, kardeşleri Engin ve Zayin Ercan'la birlikte "Ömer Resi-2" adlı tekneyle Bulgaristan-Türkiye sınırındaki Mutlu (Rezevo) deresinin Karadeniz'e döküldüğü bölgede "kaçak avlandıkları" ve Bulgar karasularını "ihlal" ettikleri gerekçesiyle Bulgar sahil güvenlik polisi tarafından 17 Nisan 2008 tarihinde sabah saat 6.30'da durdurulmuş, teknedeki Türk balıkçıları gözaltına almak isteyen Bulgar polis ekibinden Mihail Tsonkov Yalçın Ercan'ı vurarak öldürmüştü.

BULGAR MAHKEMESİ KAZA DEMİŞTİ
Konu hakkında Bulgar mahkemeleri önünde Tsonkov'a karşı açılan davada olay "kaza" olarak tanımlanmış ve dosya Tsonkov'un beraatiyle sonuçlanmıştı. Bulgar mahkemeleri "Türk balıkçıların polise saldırdığını, bir polisin silahının yere düşüp tetiğinin ağlara takılarak kendi kendine ateş aldığını ve kurşunların bir Türk balıkçıya isabet ettiğini" gerekçe göstermişti. Yalçın Ercan'a, biri kafası üçü vücüduna olmak üzere dört kurşun isabet etmişti. Davacı aile Yalçın Ercan'ın kendini korumaya çalışırken "bilinçli" biçimde Bulgar polisi tarafından vurulduğunu, kardeşlerinin ise sert şekilde dövüldüğünü söylüyor.

Olay Bulgaristan'ın Burgaz kentindeki aşırı milliyetçilere siyasi malzeme olmuş, bölge siyasileri Türk balıkçıyı öldüren Bulgar polisine destek kampanyaları başlatmıştı. Olay Ankara ile Sofya arasında diplomatik krizie de neden olmuş, Türk Dışişleri Bulgaristan'a sözlü nota vermişti. Dışişleri'nin notasında "Türk balıkçıların Bulgar karasularında avlanmalarının yanlış olduğu, ancak önlemin silah olmadığı" vurgulanmıştı.