17 Ocak 2004 tarihli fotoğrafta Fransa"nın Lille kentinde bir gösteride okulda türban yasağını protesto eden genç kız görülüyor.

Derste türban taktıkları gerekçesiyle okuldan atılan Türk asıllı iki Fransızın ülkeleri aleyhine açtığı davada AİHM, “Fransa, Türkiye ve İsviçre"de laikliğin korunması birincil derecede önemlidir” diyerek türbana yine geçit vermedi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin (AİHM), Leyla Şahin davasında aldığı ve Türkiye"de üniversitelerde uygulanan türban yasağını insan hakları ihlali olarak görmeyen kararı, Avrupa açısından da içtihat oluşturdu. Türk kökenli iki Fransız vatandaşının Beden Eğitimi derslerine türbanla girmek istemeleri nedeniyle okuldan atılmaları üzerine, Fransa aleyhine açtıkları davayı sonuçlandıran AİHM, türbana yine geçit vermedi.
Yasaklamanın demokratik bir toplumda gereklilik olduğunu bildiren Mahkeme, insan hakları açısından bir ihlal tespit etmediğini açıkladı. Fransa savunmasını, AİHM de oybirliğiyle aldığı kararını Leyla Şahin kararı üzerine oturttu.
Mahkeme, türban davalarının gündeme geldiği Fransa, Türkiye ve İsviçre"de laikliğin, “korunması birincil öneme sahip” olan bir ilke olduğunun altını çizdi.
1987 doğumlu Belgin Doğru ve 1986 doğumlu Esma Nur Kavacı, Beden Eğitimi derslerine türbanla girme konusunda ısrar edince haklarında disiplin cezası uygulandı ve okuldan atıldılar. Konuyu Fransız yargısına taşıyan ancak sonuç alamayan davacılar, Fransa"nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (AİHS) düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü garanti altına alan 9. maddesini ve eğitim hakkıyla ilgili 1 numaralı protokolün 2. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle AİHM"ye başvurdu.

Kısıtlama getirilebilir
Gerekçeli kararını dün açıklayan AİHM, okullarda dini kıyafetler giymenin Fransa Cumhuriyeti"nin üzerine kurulu olduğu laiklik ilkesiyle doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayarak birden çok dinin bir arada bulunduğu demokratik bir toplumda, farklı grupların çıkarlarını uzlaştırmak ve herkesin dini inancının korunmasını sağlamak amacıyla dini özgürlüklere bazı kısıtlamalar getirmenin kaçınılmaz olabileceğinin altını çizdi.
Okullarda dini kıyafetler ya da dini semboller konusunda Avrupa"da farklı yaklaşımlar bulunduğunun altını çizen AİHM, “Bu alandaki kurallar, ulusal gelenekler ve diğerlerinin özgürlüklerinin ve kamu düzeninin korunması çerçevesinde gerekli görülen koşullar ışığında, bir ülkeden diğerine değişebilir” yorumunda bulundu. Leyla Şahin ve Rafah Partisi kararlarına atıf yapan Mahkeme, bir devletin dini dışa vurma özgürlüğüne kısıtlama getirebileceğinin altını çizdi.
Leyla Şahin kararında Türkiye"de laikliğin, “tartışmasız şekilde devletin temel ilkesi ve demokratik değerlerin garantörü olduğuna” dikkat çekildiğini hatırlatan AİHM"nin gerekçeli kararında, “Mahkeme aynı zamanda Fransa, Türkiye ya da İsviçre"de laikliğin, tüm toplumun bağlı kaldığı, özellikle okullarda korunması birincil öneme sahip olan, anayasal ve cumhuriyetin üzerine kurulu olduğu bir ilke olduğunu not eder” denildi.