Tarkan geçen hafta Almanya'nın en çok satan haftalık dergisi Der Spiegel'e bir röportaj verdi. Bugün Berlin'de düzenlenecek sempozyumda Hasankeyf Projesi ile ilgili bir konuşma yapacak olan Tarkan'ın röportajı, Almanya'da büyük ilgi uyandırdı. Der Spiegel dergisi ise Tarkan'ı şöyle takdim etti: "O Türkiye'nin en ünlü popstarı. Ama liste başarıları onun için çok şey ifade etmiyor. Bu röportajda da Tarkan, Anadolu'nun kültür hazinelerinin zarar görmesine ve Hasankeyf'teki Ilısu Barajı'nın yapımına karşı verdiği mücadeleyi anlatıyor..."

* Türkiye çok sayıda doğal güzelliğe sahip. Bu güzelliklerin bir baraj için yok edilmemesi gerekiyor değil mi?
Türkiye'deki çevreci hareket bana ilham veriyor. Çünkü çevreciler gerçekten hissettikleri, sevdikleri şeyi yapıyorlar.

KAMPANYALAR SES GETİRİYOR
* Başbakan Erdoğan'la görüştünüz mü? O, baraja karşı olanları 'terörist' olarak nitelemişti çünkü...
Şimdiye kadar yalnızca Kültür Bakanı ile görüşebildim. Ancak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de bir mektup yazdım. Ayrıca barajın yapılmasına karşı imza kampanyalarına da katıldım. Politikacılar sinirleniyorsa, demek ki kampanyalar ses getiriyor.

* Hükümet baraj sayesinde gelişmenin ve yeni iş olanaklarının sağlanacağını söylüyor.
Ama nasıl bir bedel ödenecek? Hasankeyf 10 bin yıllık bir kent. Böyle inanılmaz bir güzelliği yok etmek hiç adil değil. Güneydoğu'yu ekonomik olarak kalkındırmak için başka yollar bulunabilir. Bu ülke turizm için ideal.

* Almanlar'ın ve baraj projesine para sağlayan diğer ülkelerin projeden vazgeçme ihtimali söz konusu. Bugün Berlin'de konuşacaksınız. Almanlar'a bir mesajınız var mı?
Mesajım şu: Bu çılgınlığı durdurun. Böyle bir dünya mirası kendi ülkenizde olsa, yok olmasını isteyeceğinizi sanmıyorum.

* Türkiye'nin AB üyeliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Türkiye üye olmalı mı?
Türkiye'nin üye olmasını isterim. Ama aslında Türkiye'nin kendi başına bir güç olmasını daha çok tercih ederim. Yurtdışından borç alan ve doğasını satan bir ülke olmamızı istemiyorum. Avrupa'nın büyük bir hayranıyım.

* Sizin de Avrupalı kökleriniz var...
Evet. Almanya'nın Rheinland-Pfalz eyaletinde doğdum.

* Peki kendinizi Alman-Türk olarak mı tanımlıyorsunuz?
Bu komik bir ifade! Arkadaşlarım 'Alamancı' derlerdi bana. Kendimi 'Almanya'da büyümüş bir Türk' olarak tanımlamayı tercih ederim.

* Kimlik krizi yaşamadınız mı?
Hayır. Bence iki kültürde birden yetişmek zenginliktir. Ben dünya vatandaşıyım. Kendimi nerede iyi hissediyorsam orada yaşayabilirim. Ama bu, her zaman kolay olmayabiliyor. Geçmişte Almanya'da duyduğum "Türkler dışarı!" sözleri aklıma geliyor. Ama Almanya hakkında düşündüğümde aklıma ilk gelen şey bu değil. Alman arkadaşlarım, müzik, Nena, Falco, Trio bunlar benim için daha önemli.

ALMANLAR KATKIMIZI UNUTMASIN
* Ancak Almanlar ve Türkler arasındaki ilişkiler bahsettiğiniz kadar kolay gelişmiyor.
Aslında olabilir, ancak bu politikacılardan veya onların politikalarını yanlış zamanlarda uygulamalarından kaynaklanıyor. İnsanlar birbirini tanıdıkça daha iyi anlaşabilir. Farklı kültürlerin neden korku yarattığını anlamıyorum. Bence ırkçılık saçmalıktır. Almanlar yarattıkları ekonomik mucizede Türkler'in de payı olduğunu unutmamalı. Ancak Türkler de kendi mahallelerinden dışarı adım atmalı.

* O zaman sizi Türk-Alman dostluğu için bir sembol olarak adlandırabiliriz.
Teşekkürler! Aslında doğru, benim pek çok Alman hayranım da var.

* Türkiye için en büyük düşünüz nedir?
Ülkemin doğasını kurban etmeyecek kadar güçlü olmasını istiyorum. Çevre dostu, hassas ve barışcıl... Ayrımcılığın ve terörizmin bitmesini istiyorum. İşte düşüm bu.

HAYRANLARIM DA 'UYAN'IYOR ARTIK
* Hasankeyf için bir şarkı yazdınız. Belki bu şarkı Alman müzik listelerine de girer, ne derseniz?
Şarkının adı 'Uyan'. Ancak şarkı yalnızca Hasankeyf değil; tüm gezegenimiz hakkında. Ülkemdeki insanlar anlamalılar ki, doğaya zarar vererek bindiğimiz dalı kesiyoruz.

* Peki Türkler 'uyanıyor' mu artık sizce?
Hayranlarımın uyandığını düşünüyorum. Sürekli mailler ve mektuplar alıyorum. Hayranlarım benden ilham aldıklarını ve çevre için bir şeyler yapmaya başladıklarını yazıyorlar. Onlar da doğa dostu (hibrit) araba kullanmaya başlayacaklarını söylüyorlar. Küçük şeyler fark yaratabilir. Örneğin çöplerimizi sokağa atmamak, muslukları gereksiz yere açık bırakmamak... Ama bu alışkanlıklar halen tam olarak yerleşmiş değil.

GÜMRÜKÇÜLER ARABAYI ANLAMADI
* Doğa dostu bir araba mı kullanıyorsunuz?
Evet, ben bu anlamda Türkiye'de ilkim. Araba gümrükte çok uzun süre bekledi, çünkü gümrük memurları karşılarında nasıl bir araba olduğunu anlayamadılar. (gülüyor)

* Sizin sayenizde Almanlar Türk müziğine daha fazla ilgi duymaya başlayabilir.
Türk müzik kültürü çok zengin, ancak Alman müziğinden çok farklı. Türkiye'de halk müziği, klasik müzik, dini müzik ve oldukça iyi bir hip hop müziği var. Ancak Almanlar, özellikle de Alman kadınlar, en çok göbek dansını seviyorlar.