Yıl 1936... Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Mustafa Kemal Atatürk, ülkenin dört bir yanının fotoğraflarını çektirir, bunlarıİngilizce ve Fransızcaya tercüme edilmiş bir şekilde dünya basınına dağıttırır. Amaç devrimlerle gelişen Türkiye’nin doğal ve kültürel zenginliklerini dünyaya tanıtmak... Geçen hafta yeniden medyada yer alan bu fotoğraflarda görülen kimi yerlerin bugünkü hallerinin peşine düştük. Demirören Haber Ajansı, fotoğrafların bazılarını 83 yıl sonra aynı noktadan tekrar görüntüledi. İşte iyisiyle kötüsüyle o günden bu yana değişen Türkiye...

Giresun Limanı: Denize doğru yürüyen liman

1935’te nüfusu 259 bin 673 olan Giresun’da bugün 444 bin 467 kişi yaşıyor. İlk fotoğrafta görülen ‘Giresun Limanı’ bir zamanların kumsalıydı. Liman 1959’da faaliyete geçti. 1997’de özelleştirildi. Bugün aynı noktadan çekilen fotoğrafta ise görünmüyor. Yıllar içinde adım adım doldurularak denize doğru ilerleyen karayla birlikte 83 yıl önce görüldüğü noktadan çok daha ileri taşındı. Bunda en önemli etken ise 1960’larda planlanan, 1987’de temeli atılan, 1997’de ise yapımına başlanan Karadeniz sahil yolu.




Fotoğraf: Hakan Kabahasanoğlu

Çelik Palas Oteli: Vadim o kadar yeşildi ki...

Karşınızda Atatürk’ün talimatıyla 84 yıl önce kurulan kentin ilk beş yıldızlı oteli Çelik Palas’ın bahçesi ve Bursa ovası manzarası... Otelin renovasyonuna 2007’de başlandı. 2011’de yeniden hizmete açıldı. Tabii çok daha büyük bir havuzla... Ne de olsa talep çok, nüfus kalabalık. 1936’da 442 bin 157 kişi ‘Yeşil Bursa’lıydı. 1950’lerde başlayan göç dalgası, 1985-90 arasında patlama yaptı. Bugün resmi rakamlar 1 milyon 854 bini gösteriyor. ‘Yeşilimsi’ Bursa Ovası ise çarpık yapılaşma kurbanı.




Fotoğraf: Muammer İrtem

Tortum Şelalesi: Mahkeme kararıyla gelen eski coşku

Coşkunca gürlediğine bakmayın: Dünyanın en büyük şelalelerinden biri olan Tortum’un başında bugünlerde hidroelektrik santralı derdi var. Yakın zamana kadar şelalenin suyunun, yakındaki hidroelektrik santralını beslediği için sadece ilkbaharda akıtılmasına izin veriliyordu. Bu durumda şelalenin doğal yapısını olumsuz etkileyince konu yargıya taşındı. Mahkeme suyun yılın 12 ayında akması yönünde karar verdi.




Fotoğraf: Turgay İpek

Namrun Yaylası: Hala yüzde 85'i ormanlık

Bir diğer adı Çamlıyayla... Mersin’in en eski yaylalarından biri, Külpet Dağının eteğinde kurulu. Fotoğrafta görülen Namrun Kalesi, uzun süre Kilikya Ermeni Krallığı’nın elinde kalmış. Daha sonra Karamanoğlu Beyliği’nin ardından da Osmanlı Devleti himayesine girmiş. Bir dönem Tarsus’a bağlı iken 1991’de ilçe olmuş. Yayla arazisinin bugün halen yüzde 85’i dağlık ve ormanlık. Yaban hayatı oldukça zengin. Sınırları içinde kanyonlar, mağaralar, göller, nehirler, fosil alanları bulunuyor.




Fotoğraflar: Mustafa Ercan

Çoruh Nehri: Bir zamanlar hırçın bir nehir varmış

Çoruh Nehri bir zamanlar dünyanın en hızlı akan nehirlerinden biriydi. Artık ‘deli akan’ bir nehir değil, baraj göllerinin oluşturduğu durgun bir su. Nehir, barajlar nedeniyle özelliğini kaybetmiş durumda. Şu anda üzerinde ‘Artvin’, ‘Deriner’, ‘Borçka’ ve ‘Muratlı’ barajları bulunuyor ve başta devasa ‘Yusufeli’ Barajı olmak üzere başka HES ve baraj projeleri devam ediyor.




Fotoğraf: Selçuk Başar