Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Banu YELKOVAN - “Kaybettiğiniz zaman, hep bir açıklama bulunabilir. Sebep yorgunluk olabilir, takım kompozisyonu olabilir, genç oyuncuların tecrübesizliği olabilir. Ama kaybettiğiniz zaman bunların hepsi bahane olur. Sahaya çıkanların hepsi profesyonel oyuncular ve oynamaya hazır olmaları lazım, çünkü hazır olmaları için her şeyi yapıyoruz” diyordu dünkü basın toplantısında Jorge Sampaoli.

Birbirine benzeyen sezonlarda, birbirine benzeyen genç kadrolar ve hızlı bir ilk 11 devridaimi ile oynuyor iki takım. Geçtiğimiz hafta sonu Lens karşısında kendi sahasında sezonun ilk mağlubiyetini alan Marsilya, hem grup liderliğini daha ikinci maçtan Galatasaray’a bırakmamak hırsıyla hem de ligdeki mağlubiyeti unutturmak için çıktı sahaya. Hıncahınç dolu tribünler önünde hızlı başladı maç.

LiGDEKiNDEN FARKLI OYNADI

İlk 11 istikrarını henüz bulamamış olsa da idealine oldukça yakın bir kadroyla sahadaydı Galatasaray. Maçın ikinci yarısında sakatlanarak tekrar çıkacağını henüz bilmediğimiz Boey defansa güven getirmişti, Galatasaray bir kez daha Avrupa’da ligdeki görüntüsünden oldukça farklı bir futbol oynuyordu.

İlk yarının sonlarına doğru Türk taraftarların olduğu tribünden ses bombaları ve dumanlar yükselene kadar gayet heyecanlıydı maç. Kimin başlattığını, neden olduğunu anlayamadığımız olaylar maçın durmasına yol açtı. Görüntüler, fazlasıyla 22 Kasım 2012’de Marsilya-Fenerbahçe maçını hatırlatıyordu. Bir süre herkesin yüreği ağzına geldiyse de önce Fatih Terim, sonra Muslera’nın müdahalesiyle sakinleşti ortam.

YiNE SAHAYA iNEBiLiRLERDi

Tabii maçın temposu da düştü. O dakikadan sonra Galatasaray gol atsaydı, Marsilyalı taraftarlar bu sezon üçüncü kez sahaya inebilirdi, Marsilya gol atsa Galatasaray pek hak etmediği bir mağlubiyet alırdı. Polonyalı hakemin Marsilya lehine verdiği anlamsız penaltı VAR’dan dönünce, hakemin final düdüğüyle taraflar birer puanı paylaşmış oldu.