Tirajik bir şekilde can veren Ecem için facebook'ta grup kuruldu

Ecem Koçer, hayatının baharında gencecik bir kızdı. Yaşıtları gibi onun da eğlenmeye, arkadaşlarıyla biraraya gelip hoşça vakit geçirmeye hakkı vardı.

Deli doluydu. Kuzenleri ve çok yakın arkadaşlarıyla zaman zaman masum çılgınlıklar yapar, muhabbeti en üst dozuna kadar çıkarır, bulunduğu ortamı şenlendirirdi. Anaç bir hali vardı. Kendisini sevdirmediği kimse yoktu. En sevdiği şey de sokakta gördüğü küçük çocuklarla ilgilenmekti. Taklitler yapar, türlü türlü şirinliklerle bu çocuklara kendisini öyle sevdirirdi ki. Fakat Ecem"-in bütün lise hayatı boyunca bütün bunları yaşaması için vakti sınırlıydı. Annesi kızını akşam belli bir saatten sonra dışarıya bırakmıyordu. Kızına güvenmediğinden değildi bu yasak. Sokağa güvenmiyordu annesi... Ecem de bunu bildiği için sorun etmiyordu. Bir hayali vardı, onu o hayale ulaştıracak gün gelip çatıncaya kadar da aslında yapmak istediği birçok şeyi ertelemişti.

Rutin dışını seviyordu

Sınava girip istediği bölüm olan Bahçeşehir Üniversitesi Lojistik Bölümü"nü kazanınca hayatında daha farklı bir rota çizmek istedi. Okulda kendi yaşıtlarıyla çok güzel bir dostluk ortamı kurmuş, o ana kadar ertelediği ne varsa bir bir yaşamaya başlamıştı. En sevdiği de bazen okulu “kırmak” ve rutin dışına çıkmaktı. Rutin dışı denilen şey de Ecem için akşamları arkadaşlarıyla dışarı çıkmak ve bir kafeye gidip kahve eşliğinde sohbet etmekti. Bir de tabii ki hayali kurulan güzel bir araba vardı düşlerinde... Arabayı atlayıp arkadaşlarıyla rüzgarı sinesinde hissederek İstanbul"u turlamak istiyordu.

Birinci kattan ölüme uçtu

Araba henüz bir düştü... Ama akşamları özgürce dışarı çıkmak hayali çok zor ya da imkansız değildi.

Annesinin iznine bakıyordu her şey... O gece annesinden izin istedi. Canı çok sıkılıyordu, gidip arkadaşlarıyla görüşmek istediğini söylemiş ancak "olur"çıkmamıştı.

Ecem de yakın arkadaşı Zehra Ayçiçek"i çağırmıştı. Zehra"nın yolunu pencereden gözleyen Ecem, arkadaşının geldiğini görünce gizlice evlerinin balkonuna çıkmış, oradan annesine çaktırmadan atlayıp Zehra"yla bahçede buluşup bir yerlere gitmeyi planlamıştı. Evleri 1. kattaydı. Balkonla yer arası o kadar yüksek değildi. Ecem aşağı bakınca, kolayca atlayabileceğini gözüne kestirip kendini bıraktı. Ancak tam atlarken dengesini kaybedip kafa üstü çakıldı. Zehra hemen can havliyle kanlar içerisinde yatan arkadaşına yanına gitti. O korkunç manzarayı görür görmez attığı çığlıklar, tüm mahalleyi inletti. O çığlığın Ecem"in evinde yarattığı yankı ise kor gibiydi. Bir ateş düşmüş ve evi alev alev yakmıştı. Anne Fatoş Koçer hemen kendini dışarı atmış, dilinin ucunda duayla Allah"a yakara yakara kızına bir şans verilmesini dilemişti. Ancak hastaneye kaldırılan Ecem, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Koçer, ertesi gün Küçükyalı Merkez Camii"nde kılınan cenaze namazının ardından Başıbüyük Mezarlığı"nda toprağa verildi. Ecem"in cenazesinde gözyaşları sel oldu. Arkadaşları son yolculuğuna uğurladıkları arkadaşlarını yüreğinin ta içinden döktükleri gözyaşlarıyla toprağa verdi.

"Yokluğunu kabul etmek zor!"

ECEM"İN yokluğunu bir türlü kabullenemeyen arkadaşları içlerini VATAN"a döktü. İşte arkadaşlarının ağzından Ecem Koçer:

Deli dolu biriydi

Gizem Civelek (Ecem"in kuzeni ve en yakın arkadaşı): Ecem fazlasıyla kaçık ama bir o kadar da insan gibi insandı, dosttu. İçi sevgi doluydu. Sokakta gördüğü her çocuğu alır öper okşar severdi. Sürekli taklitler yapardık. Özellikle beni erkek kılığına sokmaya bayılırdı. Ondan sonra karşıma geçer kahkahalar atardı. Sonrada bütün aile tarafından polyaço yerine koyulurduk. Hayatını yitirdiği gün de her zaman olduğu gibi anneannesinde ailecek toplanmıştık. Akşam 10.00"a kadar gülüp eğlenmiştik. Sonra eve gitik. Ve gece yarısı kardeşimin düşüp öldüğünü öğrendim. O benim için ölmedi. Hâlâ bizimle birlikte...

Rüyama geldi "İyiyim" dedi

Selay Aydın (Arkadaşı): Defnedildiği akşam hiç uyumadım, sabaha kadar ağladım. Daha sonra uyumuşum ve Ecem"i rüyamda gördüm. Bana, ben çok iyiyim, herkese söyle kimse ağlamasın. Ben burada da çok mutluyum diyordu. Ben de eminim ki Ecem çok iyi. O her zaman bizimle o her zaman benim ilk ve en iyi arkadaşım.

Vatan