Arpacığın kirpik dibinde bulunan salgı bezlerinin mikrobik enfeksiyonu olduğunu, göz kapağı ve göz bezleri olmak üzere 2 gruba ayrıldığını açıklayan Özel Aydın Göz Hastanesi hekimlerinden Op. Dr. Atakan Karaeminoğulları, bunların dış arpacık ve iç arpacık olarak nitelendirildiğini belirterek, “Gözkapağının dışında kirpiklere bağlı yağ bezleri vardır. Bunlar, gözün yüzeyini koruyan yağı salgılarlar. Bazen salgı bezi kanalı tıkanır ve içerde kalan bakteriler ‘dış’ arpacığa neden olurlar. Gözkapağının içinde de ‘meibom bezleri’ denen bir dizi bez vardır. Bunlar da yağ bezleridir. Gözkapağının arka yüzüne açılırlar. Burada oluşan bir tıkanıklık ve enfeksiyon ‘iç’ arpacığa neden olur. Arpacık, kuru ciltlilerde ve egzamaya eğilimi olanlarda daha sık gözlenir. Çünkü arpacık sıklıkla kepek ve pullanma etkisiyle oluşur. Ama her bedensel durum gibi arpacık da direncin düşük olması durumunda kendini gösterir” dedi.
Arpacık rahtsızlığının belirtileri hakkında da bilgi veren Op. Dr. Karaeminoğulları, şunları söyledi; “Arpacık hastada ortaya çıkmadan bir kaç gün önce gözde sıkça kaşınma ve batma hissi olur. Arpacık 1-2 gün gibi çok kısa bir sürede ortaya çıkar. Küçük ve ağrılı bir nokta daha sonra şişerek belirgin kırmızı bir irin gibi kabarcık haline gelir. Dış arpacık kolay teşhis edilir, ancak iç arpacığın teşhisi kolay değildir. Görülmesi için göz kapağının dışa doğru çevrilmesi gerekir. Meibom yağ bezleri göz kapağını gerdiği için iç arpacık, dış arpacıktan daha ağrı verici bir arpacık çeşididir. Bu belirtilerin dışında göz sürekli sulanır ve ışığa karşı daha hassas olur, buna fotofobi denir. Zamanla ağrı ve batma hissi iyice kendini gösterir”
TEDAVİ VE KORUNMA
Arpacığın erken teşhis edilebilirse antibiyotik, merhem, damlalar, krem vb. ile ilaçlarla engellenebileceğini söyleyen Op. Dr. Karaeminoğulları, “Geç fark edilmesi durumunda arpacık oluşumunu tamamlamış ve ağızlaşmış olduğundan antibiyotikler vb. hastalıkta etkisiz kalır. Bu durumda tek çözüm vardır oda iltihabın boşaltılması olacaktır. Göze uygulanacak sıcak kompreste göz kapağını yumuşatarak ağrıyı azaltacaktır ve enfeksiyonun iyileşmesini kolaylaştıracaktır. Burada dikkat edilmesi gereken uygulanacak sıcak kompresin aşırı sıcak olmaması ve hastanın gözünün dayanabileceği bir sıcaklıkta olmasıdır. Arpacık dış kapaktaysa, yerleştiği kıl kökü kolayca fark edilebilir. Bu kirpik bir cımbızla alınırsa, arpacık kendiliğinden boşalır, böylece ağrı ve şişlik azalır” şeklinde konuştu.
İç arpacığın geç dönemde tedavisinin daha zor olduğunu ve iç kapakta kalan enfekte oluşum dışarı açılmaya çalıştığını ancak göz kapağını delip çıkması mümkün olmadığı için ve vücut savunmamızın olağanüstü işleyişiyle akyuvarların enfeksiyonun üstesinden geldiğini dile getiren Op. Dr. Karaeminoğulları, şöyle konuştu: “Belirtiler ortadan kalktıktan sonra geride, mikropsuz bir iltihap kisti kalır. Göz kapağının altında, küçük bir ağrısız kitle olarak kalır. İstenirse lokal anestezi yardımıyla küçük bir cerrahi girişimle alınabilir” dedi.
Arpacığı önlemede alınabilecek önlemlere değinen Karaeminoğulları, konuşmasını şöyle tamamladı: “Arpacığın önlenmesi açısından kişisel hijyene dikkat etmek, gözleri aşırı sürekli ovuşturmamak, özellikle saç derinsinin sağlığına dikkat ederek, uygun bakım ürünlerini kullanmak ve kepeklenmenin önüne geçmek arpacığı önlemek adına kişisel olarak alınabilecek önlemlerdir”