Çalışanlar, bazen iyi niyetlerinin kurbanı olabiliyor. Tıpkı Konya'daki nakliye-petrol şirketindekiler gibi... 'Bu kadar da olmaz' dedirten iyi niyet örneğinin hikayesini bir çalışan anlatıyor:

4 KART VERDİM

"30 kişi aynı şirkette çalışıyoruz. İşveren hepimizin kredi kartlarını topladı. Zengin oldukları için biz de inanarak verdik. 'Bu kartlardaki parayı ben kullanayım, borçlarını da öderim, size bir zararı olmaz' dedi. Ben 4 yıl önce cüzdanımdaki 4 kredi kartını verdim. 5'er bin lira limitleri vardı. Geçen yıla kadar borcunu yatırıp, çekiyorlar, kendi işlerini hallediyorlardı. Ancak geçen yıl borçları ödememeye başladılar.

Sadece benim 20 bin lira olan borcum 70 bin liraya yükseldi. İnternetten limitleri yükseltmişler.

Şimdi hiçbirimizin kart borcunu ödemiyorlar. Çaresiz kaldık. O zamanlar inandık, güvendik. Böyle olacağını tahmin etmedik. Geçen yıl işten ayrıldım. Ama hâlâ borcunu ödemeye çalışıyorum. Orada kardeşim çalışıyor; 40 bin lira borcu var. Bu borç bizim değil, patronun. Ama ödemiyor. Şimdi hakkımızı nasıl arayacağız? Kara listeye girdik. Kredi çekmek istedim ama alamadım. Kardeşim, arkadaşım ve benim toplam borcumuz 125 bin lira tutuyor. Bu borç bizi yaktı. İyi niyetimizin kurbanı olduk. Patronun diğer işyerlerindeki çalışanlarla birlikte en az 50-60 kişi borçlu. İşçi olarak bize sahip çıkarlar mı, ne yapacağız?"

YABANCI İŞÇİLER BİZİ İŞSİZ BIRAKTIRDI

"Bir tekstil firmasında 1 yıldır çalışıyorum. Yaklaşık 200 kişiyiz. Çalışanların büyük bölümü yabancılardan oluşuyor. Yabancı işçileri kaçak olarak çalıştırıyorlar. Sigorta da yapılmıyor. Onlara asgari ücretin altında maaş veriyorlar. İşverenler artık vergisiz, ucuz eleman yolunu keşfetti; her yerde kaçak yabancı işçiler var. Bu durumda biz iş bulamaz hale geldik. Hiçbir hakkımızı alamıyoruz. Bizim yerimize kaçak işçileri tercih ediyorlar. Yetkililerden yardım istiyoruz." (takvim)