Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Paris İklim Anlaşması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamanın ardından pek çok kişi tarafından araştırılmaya başlandı. İklim krizinin önüne geçmek amacıyla ülkelerin ortak hareket etmelerini öngören Paris İklim Anlaşması, küresel sıcaklığın belirli bir seviyede tutulmasını amaçlıyor. İşte Paris İklim Anlaşması’nın önemi ve hakkında merak edilen detaylar…

PARİS İKLİM ANLAŞMASI NEDİR?

Paris'te, Aralık 2015'te yapılan 21. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'nda (COP21) onaylanan İklim Anlaşması, Nisan 2016’da, 190'dan fazla ülke tarafından imzalandı.

Anlaşma, 5 Ekim 2016 itibariyle, küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 55’ini oluşturan en az 55 tarafın anlaşmayı onaylaması koşulunun karşılanması sonucunda, 4 Kasım 2016 itibariyle yürürlüğe girdi.

Paris İklim Anlaşması, sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun ortadan kaldırılması bağlamında BMİDÇS’nin uygulamasını geliştirmeyi hedefliyor. Anlaşmanın uzun dönemli hedefi, küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2°C altında tutulması; ilave olarak ise bu artışın 1,5°C’nin altında tutulmasına yönelik küresel çabaların sürdürülmesi olarak ifade etmektedir. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı uyum kabiliyetinin ve iklim direncinin arttırılması; düşük sera gazı emisyonlu kalkınmanın temin edilmesi ve bunlar gerçekleştirilirken, gıda üretiminin zarar görmemesi diğer bir temel hedef olarak belirtilmektedir. Son olarak, düşük emisyonlu ve iklim dirençli kalkınma yolunda finans akışının istikrarlı hale getirilmesi hedefler arasında yerini almaktadır.

İklim krizinin önüne geçmek amacıyla ülkelerin ortak hareket etmelerini öngören Paris Anlaşması, küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmayı, mümkünse 1.5 derecenin altında tutmayı amaçlıyor.



TÜRKİYE PARİS İKLİM ANLAŞMASINI İMZALADI MI? 

Cumhurbaşkanı Erdoğan 21 Eylül 2021 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda BM'nin 76. Genel Kurulu görüşmelerinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada, "Paris İklim Anlaşmasına ilk imza atan ülkelerden biriyiz. Ancak, yükümlülüklerle ilgili adaletsizlikler sebebiyle henüz bu anlaşmayı yürürlüğe koymamıştık.

Son dönemde bu çerçevede kaydedilen mesafenin ardından aldığımız kararı, buradan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan tüm dünyaya duyurmak istiyorum. Paris İklim Anlaşması'nı, atılacak yapıcı adımlara uygun şekilde ve ulusal katkı beyanımız çerçevesinde, önümüzdeki ay Meclisimizin onayına sunmayı planlıyoruz. Glasgow'da yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansından önce, 'karbon nötr' hedefli anlaşmanın onay aşamasını tamamlamayı düşünüyoruz. Yatırım, üretim, istihdam politikalarımızda köklü değişikliğe yol açacak bu süreci, 2053 vizyonumuzun ana unsurlarından biri olarak kabul ediyoruz." dedi.



PARİS İKLİM ANLAŞMASININ ÖNEMİ

Paris anlaşması, sera gazı emisyonlarının tavan yapması nedeniyle küresel bir tehdit olan iklim sorununun çözülmesi için bir takvim oluşturulmasını amaçlamakta, önerilen çözümlerin en kısa sürede uygulanmasını temin etmek üzere küresel bir eylem planı ortaya koymaktadır.

Anlaşmanın, küresel ısınmayı sanayi devrimi öncesine göre 2°C’nin oldukça altında tutan ve hatta 1,5°C ile sınırlamayı amaçlayan uzun vadeli bir hedefi bulunmakta; tüm paydaş devletlere, yatırımcılara, işletmelere, sivil toplum örgütlerine ve politika yapıcılara temiz enerjiye küresel olarak geçmeyi hedef olarak koymaktadır.

Tüm emisyonların yaklaşık % 98’inden sorumlu 189 ülkenin sunduğu ulusal iklim planları (INDC) ile, iklim değişikliği ile mücadelede planlı ve programlı bir çaba harcanmakta; izleme ve durum değerlendirmesi yapmayı amaçlayan dinamik bir mekanizma ihtiyacı ortaya konulmaktadır.

2023 yılından itibaren taraflar, emisyon azaltımı, uyum ve sağlanan/alınan destekler konusundaki ilerlemeyi değerlendirmek üzere, her beş yılda bir “küresel durum değerlendirme” zirvelerinde bir araya gelecektir.

Taraflar, şeffaflık ve sorumluluk içinde yasal yükümlülüklerini yerine getirecek, iki yılda bir sera gazı envanterlerini çıkaracak ve ulusal gelişmeleri raporlayacaktır.

Hedeflere ulaşmada, “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesi prensip olarak benimsenmiştir. Uyum konusu, Paris Anlaşması ile ilk defa kapasite geliştirme, iklim değişikliğine direnç ve iklim değişikliğinden etkilenebilirlik konularını içerecek şekilde çalışmalar yapacaktır.

Anlaşmaya göre; gelişmiş ülkeler, mutlak emisyon azaltım hedeflerini üstlenerek öncülük edecekler, gelişmekte olan ülkelere destek olacaklardır. En az gelişmiş ülkeler ise düşük sera gazı emisyonlu büyüme strateji, plan ve eylemlerini özel koşulları çerçevesinde hazırlayabileceklerdir.

Türkiye, Paris Anlaşmasına taraf olmamakla birlikte, Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanını 30 Eylül 2015 tarihinde Sözleşme Sekretaryasına sunmuştur. Türkiye’nin ulusal katkı beyanına göre, sera gazı emisyonlarının 2030 yılında referans senaryoya (BAU) göre artıştan yüzde 21 oranına kadar azaltılması öngörülmüştür. Türkiye, finans ve teknoloji desteklerine erişebilmek bakımından kendisi ile benzer konumdaki ülkelerle aynı şekilde muamele görmeyi talep etmekte ve ekonomik büyüme, nüfus artışı gibi ölçütler dikkate alındığında mutlak emisyon azaltımı yapmanın imkansızlığını ileri sürmektedir.