Türkiye iş güvencesiyle ilk olarak 9 Ağustos 2002 tarihinde çıkartılan 4773 sayılı Kanun ile tanıştı. Bu kanun, 10’dan fazla çalışanı olan iş yerlerinde iş güvencesi hükümlerinin uygulanmasını; 10’dan az çalışanı olan iş yerlerinde ise işverenin fesih hakkını kötüye kullanması durumunda 3 aylık ücret tutarında kötü niyet tazminatı ödenmesini öngörüyordu.



Bu kanunun yürürlük tarihi 15 Mart 2003 tarihi olarak belirlenmişti.

Ancak, kanun henüz uygulama olanağı bulmadan 22 Mayıs 2003 tarihinde 4857 sayılı yeni İş Kanunu çıkartılarak, iş güvencesi ile ilgili hükümler bazı değişikliklerle yeni kanuna taşındı. En önemli değişiklik, iş güvencesi kapsamının 30 ve daha fazla işçi çalıştıran iş yerleriyle sınırlandırılması oldu. Böylece, 10 kişi ile 29 kişi çalıştıran iş yerlerinde çalışanlar, iş güvencesi kapsamından çıkartıldı.



Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verilerine göre, eylül ayı itibarıyla Türkiye’de sigortalı 14 milyon 441 bin işçi bulunuyor. Bunların 6 milyon 911 bin 941’i, 30 işçiden az çalışanı bulunan iş yerlerinde çalışıyor. Dolayısıyla, bu kişiler iş güvencesi kapsamında işe iade davası açma hakkından yararlanamıyor. İş güvencesi hükümlerinden yararlanan kişilerin sayısı ise 7 milyon 529 bin 15 kişiye ulaşıyor.

İŞ GÜVENCESİNİN ÜÇ KOŞULU

Çalışanların haksız yere işten çıkartılmasını önlemeyi amaçlayan iş güvencesinden yararlanmanın üç koşulu bulunuyor. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, iş güvencesi kapsamında işe iade davası açabilmek için birinci koşul, işyerinde 30 veya daha fazla işçinin çalıştırılması. İkincisi, işçinin en az altı aylık kıdeminin bulunması. Üçüncüsü de işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesine tabi olması.

Üç koşulun sağlanması durumunda, iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, iş yerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunda.

Kanunda, fesih için geçerli sebep oluşturmayan hususlar şöyle sıralanıyor:



- Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında veya işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmak,

- İş yeri sendika temsilciliği yapmak,

- Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip veya yükümlülüklerini yerine getirmek için işveren aleyhine idari veya adli makamlara başvurmak,

- Irk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzeri nedenler,

- Doğum öncesi ve sonrası dönemde kadın işçilerin çalıştırılmasının yasak olduğu sürelerde işe gelmemek.

30 İŞÇİ HESABI NEYE GÖRE YAPILIR?

İşçinin iş güvencesinden yararlanabilmesi için fesih bildiriminin yapıldığı tarihte iş yerinde 30 ve daha fazla işçi çalıştırılması gerekiyor. İşverenin aynı işkolunda birden fazla iş yerinin bulunması halinde, işçi sayısı, bu iş yerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirleniyor. 30 işçi sayısının belirlenmesinde belirli-belirsiz süreli, tam- kısmi süreli, daimi – mevsimlik iş sözleşmesi ile çalışanların tamamı hesaplamaya dahil ediliyor.



Alt işveren işçileri hesaba dahil edilmiyor. Ancak, Yargıtay, işverenin iş güvencesinden kaçınmak amacıyla işçilerin bir kısmını muvazaalı olarak taşeron işçisi olarak göstermesi halinde, bu işçilerin de hesaba katılması gerektiği yönünde karar veriyor.

YÖNETİCİLERİN İŞE İADE HAKKI YOK

İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile iş yerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri iş güvencesinden yararlanamıyor.

İŞ GÜVENCESİ HANGİ HAKLARI SAĞLIYOR?

İş güvencesine sahip bir işçi işten atıldığında, işe iade davası açma hakkına sahiptir. Bu hakkı kullanacak işçinin iş akdinin feshedildiği tarihten itibaren öncelikle bir ay içinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurmak zorunda. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması halinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde iş mahkemesine dava açılması gerekiyor.

Mahkeme işvereni haksız bulup işe iade kararı verirse, işveren işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorunda. İşçiyi işe başlatmayan işveren, işçinin boşta geçen sürelerine ait ücretlerinin 4 aya kadar olan kısmı ile 4 ila 8 aylık ücret tutarında işe başlatmama tazminatını ödemek zorunda kalır.



İşe iade kararı verilen işçinin, kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde işe başlamak için işverene yazılı başvurması gerekiyor.

İŞ GÜVENCESİ OLMAYANLARA KÖTÜ NİYET TAZMİNATI

Çalışan sayısı 30’dan az olan iş yerlerinde çalışanlar iş güvencesinden yararlanamamakla birlikte, işveren iş akdini fesih hakkını kötüye kullanarak sona erdirmişse kötü niyet tazminatı talebi doğar. Kötü niyet tazminatı, işçinin toplam çalışma süresine bağlı olarak hak kazandığı ihbar süresinin 3 katı olarak uygulanır. İşçi ayrıca ihbar tazminatını da alır.

Böyle bir durumda öncelikle işçinin ihbar süresi hesaplanır. İhbar süresi, işi 6 aydan az sürmüş işçi için 2 hafta; 6 aydan 1.5 yıla kadar sürmüş işçi için 4 hafta; 1.5 yıldan 3 yıla kadar sürmüş işçi için 6 hafta; 3 yıldan fazla sürmüş işçi için ise 8 haftadır.

Kötü niyet tazminatı ihbar sürelerinin 3 katı uygulandığı için hesaplama şöyle yapılır:



İşyerindeki çalışması 6 aydan az sürmüş işçi için 6 hafta (1.5 ay)

6 ay ile 1.5 yıl arasında süren işçi için 12 hafta (3 ay)

1.5 yıl ile 3 yıl arasında sürmüş işçi için 18 hafta (4.5 ay)

3 yıldan fazla sürmüş işçi için ise 24 haftalık (6 aylık) ücret tutarında tazminat ödenir.

Bir iş yerindeki çalışması 6 aydan az olan işçiyi haksız işten atan işveren 1.5 aylık ücret tutarında kötü niyet tazminatı öder.