AK Partili Ömer Çelik, Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Biz iktidar olsaydık, Mavi Marmara gemisinin yardım götürmesine izin vermezdik' açıklamalarını ahlaki ve siyasi cürüm olarak değerlendirdi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Ömer Çelik, Manisa'da katıldığı 'Türkiye Buluşmaları' programında dış politikadaki değerlendirmelerin yanı sıra, muhalefet partilerine de sert eleştirilerde bulundu.

Çelik, "MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli grup konuşmasında şöyle bir ifade kullandı, dedi ki, 'Türkiye'nin içerisinde bu kadar sorun varken siz niçin gidip Lüblan'da hükümet kurulmasıyla ilgili uğraşıyorsunuz?' İşte bu Türkiye'de kendi medeniyet havzasının gereği olan siyasi vizyonu anlamamak demektir. Üstelik de bu milliyetçilik adına yapılıyor. Düne kadar Lübnan, Bosna Hersek, Azerbaycan, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu bölgelerindeki varlığımız, bizim oralara hiçbir şekilde kopamayacak bağlarla oralara bağlı olmamızı sağlamıştır. O sebeple, buralarla Türkiye'nin ilgilenmesi sadece siyasi bir mesele değildir. Sadece stratejik bir gereklilik de değildir. Bu varoluşşal bir meseledir. Stratejik açıdan baktığımızda da şu net görülür: Beyrut güvende değilse, Bakü güvende değilse, Bağdat güvende değilse, Saraybosna güvende değilse, İstanbul da güvende değildir, Ankara da, Van da, İzmir de güvende değildir. Bu bizim medeniyet havzamıda bir dış politika vizyonudur, aynı zamanda siyaset felsefesidir. AK Parti'nin en büyük ihraç ürünü istikrardır" dedi.

Ortadoğu'daki gelişmelere değinen Çelik, şunları söyledi: "Bugün Mısır'a, Libya'ya ve diğer yerlere bakarken biz sokaktaki halktan yanayız. Birileri oraya baktığı zaman petrol kuyuları görür paylaşmak için, birileri baktığı zaman doğal madenler görür. Ama biz oraya baktığımız zaman ordaki çıkar paylaşımlarına, oradaki halkların zenginliklerine gözümüz kördür, biz sadece o halkaların demokrasi, adalet ve ve hürriyet taleplerini görürüz. Bugün Libya'ya askeri müdahale seçeneğini gündeme getirenlerin, bugün
Libya'ya askeri müdahale olasılığıyla Akdeniz'e savaş gemilerini yığanların niyetlerini iyi niyet olarak kabul etmiyoruz. Biz Libya liderinin halkının sesine kulak vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Libya'daki halkın kanının dökülmesine kesinlikle razı olmayız. Libya halkından bir damla kan dökülürse bizim de bir damla kanımız toprağa düşmüş olur. Oradaki yönetimin kendi halkına zulmetmesine biz karşıyken, bunu bahane edip de oraya askeri müdehale seçeneğini gündeme getirenlerin, esasında Libya halkının
varlığını düşünmediklerini, oradaki petrol kuyularına, oradaki doğal zenginliklere gözlerini diktiklerinin de farkındayız. O sebeple oraya askeri müdehale seçeneğine kesinlikle karşıyız."

DİKTATÖRLERİN PARALARI

"Bugünlerde deniliyor ki, 'Diktatörlerin batıdaki paralarına el konuluyor. İsviçre, Amerika'daki bankalarda bulunan hesapları donduruluyor.' Buraya kadar tamam ama bu bize yetmez. Cümle burada yarım kalıyor, burda nokta yok. Peki bu paralara el koyduktan sonra bu paralar ne olacak?" diyen Çelik, "Kendi halkının kanını sömürerek, kendi kişisel hesabına batıdaki bankalarda kendileri adına hesap açan diktatörlerin, şimdiye kadar diktatörlerin kendi halkının kanını emmesine ses çıkarmayanlar, o paraların orada olduğunu bilenler, bu güne kadar o paraları çalıştırıp kendilerine zenginlik üretenler, birden bire bu paralara el koyduktan sonra cümle burada bitmez. Şunu da söylemek zorundadırlar: 'Bu paralar, Mısır halkınındır, bu paralar Libya halkınındır. Onlara geri gönderilecektir.' Buralarda oynanan oyunların, büyük devletlerin bunları vesile addederek ortaya koyduğu oyunların farkında değil değiliz. Bunların hepsinin farkındayız" dedi.

İngiltere'de açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Çelik, Kılıçdaroğlu'nun, dışarıda kendi milletini şikayet eden konuma geldiğini söyledi. Kılıçdaroğlu'nun, 'Biz iktidar olsaydık, İsrail ile aramızın bozulmasına izin vermezdik, Mavi Marmara gemisinin ise yardım götürmesine izin vermezdik' açıklamalarını ahlaki ve siyasi cürüm olarak nitelendiren Çelik, "O gemi yardım için yola çıkıyordu. Kılıçdaroğlu, ise biz iktidar olsaydık o geminin çıkmasına izin vermezdim diyor.
Tabii ki der çünkü o geminin değil ona karşı olanların yanındadır. İsrail ile aramızı bozmazdım diyor. Senin gemine hakka hukuka aykırı olarak sivil yardım gemisine saldıran İsrail ile aramızı bozmazdım diyorsan şunu demek istiyorsun, sivil yardım gemisine saldırarak, 9 kişiyi öldüren israil'den özür dilerdim demek istiyorsun. Bu millet sana hiçbir zaman sana iktidarı vermez ama olsaydın, bütün gücünle karşı çıksan, bu milletin oraya yardım götürmesini engellemeyezdin." diye konuştu.

"YAPRAK KIPIRDASA TÜRKİYE BÖLÜNECEK ZANNENİYORLAR"

MHP'nin gece gündüz İmralı'yı konuştuğunu, yaprak kıpırdasa Türkiye'nin bölüneceğini zannettiklerini söyleyen Çelik, "AK Parti'nin İmralı ile pazarlık yaptığını yayıyorlar. Yaptıkları tek şey yaprak kıpırdasa Türkiye bölünecek zannediyorlar. Millete korku yayarak iktidar olacaklarını sanıyorlar. Geleceğe dönük hiçbir vizyonları yok. Millete korku yaymanın adı ne zaman milliyetçilik oldu. BDP'nin elinde İmralı var, gece gündüz imralı'nın haklarını savunuyor. MHP ise imralı'da neler olup bittiğini konuşuyor. İmralıyı alsanız elinden ikisi de bir şey konuşamayacak. O yüzden MHP'nin yaptığı milletsiz milliyetçikliktir."dedi.

BDP'nin kürt sorununu rehin tuttuğunu dile getiren Çelik, "Türkiye'de demokratikleşmenin çıtası günden güne artıyor. Bu çıtanın yükselmesinden rahatsız oluyorlar. Memnun olmuyorlar. Onların derdi Kürt sorunu ve İmralı. Dünyada terör örgütlerinin siyasi partilerinin arkasına saklandığı çok görüldü ama siyasi partilerin terör örgütlerinin arkasına saklandığı bir tek Türkiye de görüldü. Ellerindeki çekiş ile piyano çalmaya çalışıyorlar. Terörü demokratikleşme sürecine alet etmek istiyor. Terörle mücadele
ayrı, demokratikleşme ayrı bir meseledir. Bunların birbirinden kopması diye bir şey olamaz. İnşallah bu millet 12 haziran seçimlerinden sonra kendi anayasasını kendisi yapacak. Bu zamana kadar yapılan tüm anayasalarda darbeciler söz söylemiştir."

12 HAZİRAN SEÇİMLERİ

Türkiye'nin tarihinde önemli bir seçimi yaşayacağını belirten Çelik, "Bu seçimde tarihsel bir dönemeç olarak alınacak miheng taşı olacaktır. 150 yıllık demokrasi mücadelesi demlenmiş ve belli bir safhaya gelmiştir. Bu seçimler demokrasi sürecini yokuştan sonra düzlüğe çıkacak duruma gelmiştir. Bütün bu anlattıklarım dünyada gerçekleştirilenler 150 yıllık bir tarihin 10 yıllık bir sürece sığdırılması sizin sayenizde oluyor. Sandık başına giderek, oylarını kullanmanız ve oyların doğru bir şekilde tecelli etmesini sağlamak sizin göreviniz. Hepinizin bu tarihe damga vuracak bir şekilde çalışmalarınız olacaktır. Manisa'nın bu büyük iradeye destek vermek için katkıları olacağına inanıyorum" şeklinde konuştu.