Türkiye’de 1965 seçimlerinde “milli bakiye” sistemi uygulandı. Bu sistemle seçim bölgelerinde oy sayılarına göre milletvekili dağıtımı yapıldıktan sonra geriye kalan ve milletvekili çıkarmaya yetmeyen artık oylar ülke genelinde her parti için toplanıyordu. Bu oylar üzerinden de ayrıca milletvekili dağıtımı yapılıyordu. Türkiye genelinde az oy alan partilerin de milletvekili çıkarmasını sağlayan bu sistem, aynı zamanda Türk siyasi tarihine geçecek birinin, Nermin Neftçi’nin Meclis’e girmesinin yolunu açtı.

Muş’tan seçildi

Nermin Neftçi, siyasete CHP’nin Eminönü örgütünde başladı. Siyasete girmeden önce avukatlık yapıyordu. Çeşitli kademelerde görev yaptıktan sonra CHP Eminönü İlçe Başkanı oldu. 1965 seçimleri için CHP’de önseçimler yapılırken Neftçi, bu seçimlere katılmadı. Neftçi, dönemin meşhur tabiriyle CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün “mavi boncuk” verdiği isimlerden biriydi. Kontenjan adayı olarak İstanbul’da aday listesine girdi. Ancak İstanbul’dan seçilemedi. Milli bakiye sistemiyle dağıtılan oylar sonucunda Muş’tan Meclis’e girmeye hak kazandı. Hiç gitmediği, görmediği bir ilin milletvekili olmuştu. Ancak rastlantı sonrası milletvekili olduğu bu ilin sorunlarıyla yakından ilgilendi.

Neftçi’nin milletvekili olduğu Muş, seçimden bir yıl sonra büyük bir depremle sarsıldı. 2 binden fazla kişinin öldüğü bu depremin ardından Neftçi’nin depremzedelerin sorunlarıyla yakından ilgilendiğini görüyoruz. Oldukça aktif bir milletvekili olan Neftçi’nin adı haberlerde sık sık yer alıyor.

Ortanın solu tartışması

1966’da CHP Kurultayı’nda Neftçi’nin ismi “Yeni Hareketçilerin” lideri Bülent Ecevit’in başını çektiği grupla birlikte anılıyordu. Ecevit, Kurultay’ın ardından Genel Sekteterliğe seçilecekti. Bu gruba “Ortanın Solu” grubu da deniyordu. “Ortanın solu”, İnönü’nün CHP’nin durduğu yeri tanımlamak için 60’lardan itibaren kullanmaya başladığı bir kavramdı. Zamanla partide daha sol bir anlayışı savunanların sloganı halini aldı. Neftçi, parti içinde tartışılan “ortanın solu” için şöyle diyordu: “Ortanın solu, Milli Mücadeleyle başlar. Kadın yapısı icabı ortanın solundadır” der.

Neftçi, Ecevit’in Parti Meclisi için hazırladığı Yeni Hareketçiler listesinde yer alıp seçilemeyenlerden biri oldu.

Muş’u köy köy dolaştı

1969 seçimlerine gelindiğinde Neftçi bu kez, doğrudan Muş’tan milletvekili adayı olup Meclis’e girdi. Abdi İpekçi, köşesinde Neftçi’nin bir önceki seçimde rastlantı sonucu Muş milletvekili olduğunu hatırlatarak Neftçi’yi seçildikten sonra yaptığı çalışmalar nedeniyle şöyle övüyordu: “Dört yıl içinde zamanını Ankara ve İstanbul’dan çok Muş’ta geçirmiş, ili köy köy dolaşmış, halkla yakın ilişki kurmuş, dertlerine yardımcı olmaya çalışmıştr. Bu çalışmnalar semeresini vermiş, Muşlular dört yıl önce adını dahi duymadıkları İstanbullu bir hanımı milletvekili olarak benimsemişler, bu defa ona oylarını seve seve vermişlerdir.”

20 Ekim 1969’da geleceğin işaretlerini taşıyan bir habere rastlıyoruz: CHP, grubundan Meclis Başkanvekilliği için aday gösterilmesi düşünülen isimlerden biri Neftçi idi. Haberde Neftçi için “geniş bir kulis faaliyetine geçildiği” belirtiliyor. Ancak anlaşılan o ki bu faaliyet yetersiz kalmış.

İnönü ile istifa etti

Neftçi 1969’da Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu’na girdi. CHP’nin 1970’deki 20. Kurultay’ında Ecevit, yeniden genel sekreterlik koltuğuna otururken Ecevit’in listesindeki Neftçi de Parti Meclisi ve Merkez Yöneyim Kurulu’na yeniden seçildi. 1972’de İnönü ve Ecevit arasındaki siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle gidilen 5. Olağanüstü Kurultay’da, Ecevit’in Parti Meclisi listesi güvenoyu alınca İnönü genel başkanlıktan istifa etti. İnönü’nün ardından istifasını verenler arasında Neftçi de vardı. Neftçi, Parti Meclisi üyeliğinden ayrıldı. İnönü, Kurultay’da Ecevit’in listesi yerine aralarında Ecevitçilerin de bulunduğu bir liste hazırlamıştı. Neftçi de bu listede yer alıyordu. İstifasının ardından İnönü’ye bağlılıklarını bir bildiriyle duyuran 102 CHP’li vekilden biri de Nermin Neftçi idi.

CGP’deyken başkanvekili oldu

Neftçi, İnönü’nün CHP’den ayrılmasının ardından bir süre İnönü taraftarı CHP’lileri partide kalmaya teşvik etti ancak daha sonra kendisi CHP’den istifa etti. CHP’den ayrılan birçok ismin toplandığı Cumhuriyetçi Güven Partisi’ne (CGP) katıldı. 19 Nisan’da CGP Meclis Grubu, Meclis Başkanvekilliği için Neftçi’yi aday göstermeye karar verdi. Neftçi, Meclis’te 9 Mayıs 1973’te yapılan seçimle ilk kadın Meclis Başkanvekili oldu. Seçimin ardından Neftçi’nin Meclisi yönetirken ne giyeceği tartışılmaya başlandı. Erkekler için frak uygun görülmüş ancak henüz bir kadın Meclis’i yönetmediği için kadınlara özel bir kıyafet belirlenmemişti.

Neftçi seçildikten sonra yaptığı açıklamada “Frak giymeme imkan olmadığına göre başka bir kıyafet bulmalıyım. Kruvaze siyah bir tayyör, beyaz gömlek, beyaz papyon veya fiyonk giymeyi düşünüyorum. Ama bir Başkan’la görüşeceğim” diyordu. Neftçi, bir kadın olarak bu göreve gelmeyi de şöyle değerlendiriyordu: “Daha yetenekli hanımlar çıktıkça layık oldukları yerleri alacaklardır. Dünyada pek az parlamentoda benim gibi yönetici seçilmiş hanım var. Batı Almanya’da bir bayan başkan seçildi. Orada da büyük bir olay sayıldı bu. Oysa normal sayılmalı artık.”

17 Mayıs 1973

Meclis, açılışından 53 yıl sonra, 17 Mayıs 1973’te ilk kez bir kadın tarafından yönetildi. Ancak oturumda teknik bir tartışma yaşandı. Tartışmalı bu ilk oturumda Neftçi, oylamayı usulüne uygun yaptırmadığı iddiasıyla “acemilikle” suçlandı.



Kültür Bakanlığı yaptı

Neftçi, 1973 seçimlerinde aday olmadı. Ancak 1974 yılında Sadi Irmak’ın güvenoyu alamayan, yeni hükümet kuruluncaya kadar görevde kalan hükümetinde dört ay kadar süreyle Kültür Bakanlığı yaptı. Neftçi, 20 Ağustos 2003’te hayatını kaybetti.

34 yıl sonra yeniden kadın başkanvekili

Neftçi’den sonra yeniden kadın başkanvekili seçilmesi için tam 34 yıl beklemek gerekecekti. 2007’de CHP Milletvekili Güldal Mumcu ile o dönem MHP milletvekili olan Meral Akşener, Meclis Başkanvekilliği’ne seçilerek Neftçi’nin ardından bu koltuğa oturan kadın milletvekilleri arasında yer aldı. Mumcu ve Akşener seçildiğinde de “ne giyecekleri” yine merak konusu oldu. Meclis Başkanlığı koltuğunda ise 100 yıldır bir kadın oturmadı.

HDP’nin kısa tarihi

12 Eylül 1980 darbesinin ardından siyasi partiler kapatılmış, 1983 yılında siyasi partilerin kurulmasına yeniden izin verilmişti. Doğru Yol Partisi (DYP) de yeni kurulan sağ partilerden biri oldu. Kapatılan Adalet Partisi’nin (AP) mirasını sahipleniyordu. Emekli Orgeneral Turgut Sunalp tarafından kurulan ve 12 Eylül darbesinin siyasi çizgisini savunan Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin (MDP), yerel seçimlerdeki başarısızlığı ve giderek güç kaybetmesi üzerine sağdaki bu boşluğu doldurmak için DYP atılıma geçti.

Cindoruk kazandı

DYP’nin 1985 yılındaki kongresinde Demokrat Parti (DP) geleneğinden gelen, Yassıada’da DP’lilerin avukatlığını yapan Hüsamettin Cindoruk ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı’ndan istifa ederek DYP’de siyasete başlayan Mehmet Yazar genel başkanlık için yarıştı. Kapatılan AP’nin yasaklı lideri Süleyman Demirel, Cindoruk’u destekliyordu. Cindoruk, kongreyi rahat biçimde kazandı. Seçimi kaybeden Yazar ise 1986 yılı başlarında yeni bir parti kurmak için kolları sıvadı.

MDP’de fesih kararı

Bu sırada MDP de fesih kararı aldı. Kendini fesheden parti Yazar’ın yeni kuracağı partiye katılacaktı. Ancak bazı milletvekilleri Anavatan Partisi (ANAP) ve DYP’ye katıldı. Yazar’ın partisi Hür Demokrat Parti (HDP) ise 9 Mayıs 1986’da kuruldu. Partiye 21 milletvekili katıldı. Böylece Hür Demokrat Parti, iktidardaki ANAP ve anamuhalefet Sosyaldemokrat Halkçı Parti’nin ardından üçüncü büyük parti oldu.

HDP’nin ömrü çok kısa sürdü. 28 Eylül 1986’da dönem içerisinde boşalan 11 milletvekilliği için ara seçim yapıldı. HDP bu seçimde yüzde 1.3 oy alabildi. Parti kasım ayında ANAP’a katıldı.