İsrail tarafının esir düşen veya gözaltına alınan ve gözaltı süresi iki saatten fazla süren Filistinli kadınlar serbest bırakıldığında Filistinliler tarafından öldürüldüğünü iddia eden dizi her gözaltına alınan Filistinli kadına tecavüz edildiğini iddia ederek hem Filistinlileri hem de İsraillileri yeniden kızdırdı.

Timeturk'e konuşan Gazze'deki Kuşatmayı Kaldırma Komitesi Üyesi Muin Naim, “Filistin halkı dünyanın en eğitimli halkıdır. Kadınlarının yüzde yüzü okuma yazma bilir yüzde yetmişi ise en az üniversite mezunudur. Şu an İsrail hapishanelerinde yüzden fazla Filistinli mütefekkir kadın tutsak var. Dizide bahsedilen bu hadise tümüyle yalandır. Filistin'in direniş tarihinde bu şekilde bir olay söz konu hiç olmamıştır. Filistin'de direniş tek başına erkekler tarafından yapılan bir hareket değildir. Kadınlarda her aşamada ve her an ortak mücadele etmektedir. Tizide bahsedildiği gibi infaz tuğayları diye bir şey yok” diye konuştu.

Dizinin Filistinlileri çok öfkelendirdiğini belirten Naim, “TRT ilk bölümüyle İsrail'in kızdırdı. Reklamını yaptı ve herkesi diziye bağladı şimdi Filistin direnişini kötülüyor. Çünkü dizide direnişçiler eylemlerini düşünmende yapan bağnazlar olarak gösteriliyor” dedi.


Direniş hareketinin dini, ilmi ve hukuki mahiyetleri yokmuş gibi gösterildiğini belirten Naim, “Direnişin tümü her açıdan ehliyetli önderlerin izni ve kontrolünde gerçekleşmektedir. İzinsiz bir direnişe asla izin verilmez. Başına kelimeyi tevhit yazan yeşil bant bağlamış Filistinliler ve İslami düşünceli insanlar bağnaz ve kötü gösterildi. TRT'yi kınıyoruz. Bu Filistin davasına ihanettir” şeklinde konuştu.

Gazze'deki Kuşatmayı Kaldırma Komitesi Üyesi Muin Naim Türk Halkına Gönderdiği Mektub

EY TÜRK KARDEŞLERİM!

DAVAMIZI, DİRENİŞİMİZİ VE HALKIMIZI KÜÇÜK DÜŞÜRMEYİN!
Türk devlet televizyonu TRT-1'de yayınlanan "Ayrılık" dizisinin 3. bölümünde gördüklerimiz bana ve Filistini seven herkese acı verdi, gözlerimden ardı sıra yaşlar akıttı.

Halkıma, davama, kahraman direnişçilerimize yapılan hakareti ve siyonizm zindanlarında tutuklu bulunan sonra da serbest kalan mücahide esirelerimizin şerefine yapılan saldırıları gördükçe gözyaşlarımı tutamadım.


Türk-Filistin kardeşliği hayalinin bu diziyle büyük bir darbe aldığını gördüm. Oysa tüm Arap âlemi, siyonist işgalcilerin çoçuk, kadın, genç ve yaşlı demeden tüm halkımıza karşı beslediği kinin yalnızca küçük bir bölümünü, işgal altındaki Filistin topraklarında halkımızın yaşadığı gerçeğin yalnızca küçücük bir bölümünü gösterdiği için siyonistlerin tehditlerine rağmen dizinin yayınlanması için ısrarcı olduğu için Türkiye'nin yanında saygıyla yer almışlardı. Hâlbuki dizinin bu bölümünde izlediğim manzaralar halkıyla, direnişiyle, gelenek ve görenekleriyle Filistini küçük düşürüyordu. Aşağıdaki örneklerle ne demek istediğimi anlayacaksınız:


Dizinin 3. bölümünde anlatılmak istenen olayda başrol oyuncularından biri işgalciler tarafından ırzına geçilmiş olabileceği endişesiyle kız kardeşine yaptığı gibi Filistinliler, işgalci siyonistlerin elinde iki saatten fazla tutuklu kalan tüm genç kızları idam ediyorlar. Bu bile tek başına 60 yıldan bu yana genç ve yaşlı erkeklerin yanında işgalcilere karşı direnen, yüzlercesi siyonist zindanlarında esir bulunan kızlarımıza ve kadınlarımıza bir hakarettir. Oysa genç erkeklerimiz bu esireleri kurtarmak amacıyla hiç çekinmeden canlarını veriyorlar. Bu esirelerden biri kurtarıldığında ailesinin ve halkın arasına geri döndü diye onu bir kahraman olarak karşılarız. Gazze Şeridi, başta işgalci siyonistlerin zindanlarında tutuklu bulunan aralarında değerli eğitimciler, direnişçi genç kızlar ve mütefekkir kadınların da yer aldığı kadın esireler olmak üzere Filistin direnişinin talepleri karşılanmadan esir asker Gilad Şalit'i serbest bırakmayı reddettiği için binlerce şehit vermedi mi?


Dizi Filistin direnişini gelenek ve görenekleriyle, yöneltilen suçlamalara ilişkin herhangi bir tahkikat yapmadan soydaşlarını ve kızlarını öldürmeyi reva gören gerici bir hareket olarak yansıttı. Bunun aslı astarı yoktur. Filistinliler sırf şüpheli diye birbirlerini öldürmezler. Aksine Filistinli mücahitler yanlışlığa ve zülme düşme korkusu nedeniyle siyonist çete devletiyle işbirliği yapmakla suçlanan kişileri bile öldürme konusunda tereddüt ederler.


Filistin direnişi hiçbir araştırma yapmayan, şeri ya da kanuni herhangi bir hüküm olmadan kardeşe kız kardeşini öldürme emri veren dini ve ilmi bir merci olmadığını göstermiştir. Böyle bir şey kesinlikle yok. Filistinli direniş hareketlerin, tutum ve davranışlarını gözden geçiren, konulara ilim, din ve sahih bir anlayışla yaklaşan ilmi, dini ve hukuki mercileri vardır.


Dizi, Filistin halkını gördüğü herşey karşısında kime ve neye bağırıp çağırdığını bilmeden bilinçsizce bağırıp çağıran hatta “Yaşasın Filistin kahrolsun İsrail” diyeceği yerde “Yaşasın İsrail Kahrolsun Filistin” diye slogan atacak kadar yanlış yapan demagog bir halk olarak tasvir etmiştir.


Yukarıda anlattığıma binaen dizi ile birinci bölümde anlatılan hakikat arasında büyük bir fark görüyorum. Sanırım dizi reyting çekmek sonra da insanların psikolojisini ve akıllarını zehirlemek amacıyla birinci bölümünde ya seyirciyi aldatmış ya da birinci bölümünden sonra; topraklarımızı, yurdumuzu ve haklarımızı gaspeden siyonist çete devleti tarafından medya ve diplomasi alanında başlatılan kampanyadan sonra dizinin içeriği ve mecrası değiştirildi. Buradan kendimizi savunma hakkımız konusunda daima bizim yanımızda görmeye alıştığımız, dertlerimizi kendi derdi bilen Türk halkıyla Türk yetkililerine ve Filistin davası gönüldaşlarına şikâyetimi sunuyorum: Bu rezaleti durdurun, bu dizinin Filistin halkı ve Filistin davasıyla ilgili anlatmak istediği olumsuz ve gerçek dışı şeyleri tekrar gözden geçirin. Zira biz Filistinliler kendisine sahip çıkacak, yanında duracak kimselere muhtaç olan mazlum bir halkız. Siz ey Osmanlı torunları bizi sırtımızdan vurmayın, davamıza hakaret etmeyin, genç kızlarımızı ve direnişimizi küçük düşürmeyin!"/yeni şafak