Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu Genel Başkanı Fazlı Yalçındağ, kırmızı et fiyatlarındaki artışın üretim azlığına bağlı olduğunu belirterek, gelecek 10 yıl boyunca mevcut politikanın sürdürülmesi durumunda Türkiye"nin kırmızı et ihtiyacının yarısını bile üretemeyecek durumda kalacağını söyledi.
Yalçındağ, yaptığı açıklamada, kırmızı et fiyatlarındaki artışların nedenleriyle ilgili olarak iki rapor hazırladıklarını, bakanlıklara, siyasi partilere ve konunun ilgililerine gönderdiklerini belirtti.
1970"li yıllarda 50 milyonluk küçük baş hayvan varlığına karşılık ülke nüfusunun 40 milyon seviyelerinde olduğuna dikkati çeken Yalçındağ, günümüzde 10 milyon civarında küçük baş hayvan kaldığını belirterek, şunları söyledi:
“Bugünlerin öncesinde geleceği gördük. Testi çatladığı zaman haber verdik, dedik ki "testiden su sızıyor". Şimdi ise testi patladı. Et fiyatları çok yükseldi. Son dönemlerde kırmızı et fiyatlarındaki artışın nedeni üretim azlığına bağlı. Önümüzdeki 10 yıl boyunca mevcut politika aynı şekilde sürdürülürse ülkemizin kırmızı et ihtiyacının yarısını bile üretemeyecek pozisyonda kalacağız. TÜİK ülkemizde 24 milyon küçük baş hayvanın olduğunu iddia ediyor. Ben aynı fikirde değilim. Bakanlığın aşı kayıtlarına bakıyoruz, tahminlerimizle örtüşüyor. Biz 10 milyon civarında küçük baş hayvan kaldığını düşünüyorduk. Bakanlığın aşı kayıtlarında da bizim görüşümüz doğrulanıyor. Çünkü hayvanların yok olduğu belli.”
Kurban Bayramı"nda küçük baş hayvan fiyatlarındaki artış nedeniyle vatandaşların ortaklaşa olarak büyükbaş hayvan kesimi yönünde tercih kullandıklarına işaret eden Yalçındağ, “Böyle olunca da besi tesislerinde boşalma meydana geldi, yerine koyacak hayvan temininde sıkıntı var. Bir boşluk doğdu, boşluk dolana kadar sıkıntı devam eder. Kurban Bayramı"nda besiciler "beni çok mutlu eden fiyattan kurbanlıklarımı sattım, paramı cebime koydum, boşalan besi tesisimi tekrar hayvanla doldurmak için gittiğim zaman sattığım paraya ben mal alamadım" diyor” diye konuştu.

“KIRMIZI ET KONUSUNDA KAOS ORTAMI VAR”

Köyler ve kasabalardaki besicilerin ahırlarına koyacak hayvan bulmakta zorluk yaşadıklarını ifade eden Yalçındağ, sorunun çözümü için ilgili tarafların acilen bir araya gelerek çeşitli kararlar almaları gerektiğini söyledi.
Kırmızı et fiyatlarındaki spekülasyonun önlenmesi için küçük ve orta ölçekli işletmelerin sektörde tutulması gerektiğini kaydeden Yalçındağ, sözlerini şöyle tamamladı:
“Besicilik ve hayvancılık işsizlik için de köyden kente göçü önlemek için de bir çaredir. Şu anda hayvancılık için güzel bir ortam oluştu. Süt para ediyor. Geçen yıl sütün kilosu 40 kuruş idi, şimdi ise 90 kuruş. Bu çok iyi bir şey. Süt para ederse hayvancılık gelişir. Süt para ederse inek olur, inek olursa mutlaka yavrusu olacaktır. Süt para etmezse inek olmaz, yavrusu da olmaz. Böyle olursa et de olmaz. Ülkemizde zaten et çok az tüketiliyor. Bu seviyedeyken bile üretilen kırmızı etin ihtiyacı karşılamama sıkıntısı varsa, et tüketen bir toplum haline gelirsek iyice bulunmaz bir duruma gelecek. Kırmızı et konusunda kaos ortamı var. Bunun bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor.”

SÜT FİYATLARI...

Öte yandan piyasadaki yüksek fiyatlar nedeniyle süt ve süt ürünleri talebindeki daralmayı gerekçe gösteren bazı süt firmalarının, üreticiden aldığı süt fiyatlarını düşürdüğü belirtildi.
Konya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Parlak, toptan süt alım fiyatlarının kısa süre içinde ülke genelinde 85 kuruş ve üzerine çıkmasının en büyük yankıyı Konya"da bulduğunu söyledi.
Üretim maliyeti çok yüksek olan, bugüne kadar ancak, doğan buzağıyı satarak kar eden süt üreticisinin ilk kez, litrede 15 kuruş kara geçtiğini vurgulayan Parlak, şunları kaydetti:
“Şu an bazı firmalar üreticiden aldıkları sütün litre fiyatını 65-67,5 kuruşa düşürdü. Bazı firmalar ise üreticinin içinde bulunduğu zor durumu göz önünde bulundurarak "litre fiyatını 75 kuruştan aşağı düşürmem" diyor. Süt üreticisi için her şey sorun oluyor. Örneğin süt yeminin torbasına kısa süre içinde, süt fiyatındaki artış bahane edilerek 1,5 lira zam geldi. Bakanlık yetkililerinden, istikrarlı bir fiyat ortamının oluşturulmasını istiyoruz. Sütü önümüzdeki yıl kaç liradan satacağımızı bilelim, ona göre yatırım yapalım. Artık spekülatör süt üreticilerine, cefakar Anadolu çiftçisini ve Türk üreticisini kurban ettirmek istemiyoruz. Bunun yanında, süt fiyatlarının afaki miktarda yükselmesi de, fiyat istikrarsızlığına yol açtığı için hem üreticiyi hem de tüketiciyi mağdur ediyor.”
Parlak, süt fiyatının bu noktadan daha aşağı seviyelere düşmesinin Türk hayvancılığına ve ülkedeki süt üretimine darbe olacağını belirterek, “Süt fiyatlarındaki dalgalanma, hatta fiyat artışı, sadece bu sütü işleyen sanayiciye ve aracılara yarar sağlıyor” diye konuştu.
Tarımsal ham madde üretimine bağlı olarak süt inekçiliğinin Türkiye"deki merkezlerinden olan Konya, aynı zamanda çok sayıda süt ürünleri tesisine sahip.
Konya"da 60"tan fazla fabrikada süt ve süt ürünleri üretimi yapılırken, Konya Ovası"nda üretilen sütün değerlendirilmesi için son dönemde Sütaş, Ülker ve Şeker-Süt gibi büyük firmalar da bölgeye önemli yatırımlar yaptı.
Bölgenin, süt ve süt ürünleri üretimi her yıl artarak devam ediyor. Bu gelişmeye paralel olarak, Konya ile Karaman ve Aksaray"da süt inekçiliği, 1-2 ineğin beslendiği ahırlardan, hızla, yüzlerce ineğin yetiştirildiği modern üretim tesislerine dönüşüyor.