Suriye’ye sızan PKK’lı sayısını ve nerede olduklarını bildiklerini vurgulayan ve “Orada Kandilvari bir yapı söz konusu olamaz” diyen Davutoğlu, özetle şunları söyledi:

PKK nerede biliyoruz

PYD orada eskiden beri var. PKK unsurları Suriye’ye sızdı. Sayıları, nerde oldukları bizce malumdur. PYD ile sızanlar arasındaki ilişki felsefi yakınlığın ötesine geçti. Suriye’nin bütünü şekillenirken bizi ‘Kuzey Suriye’ye hapsetmek istiyorlar. ‘Kandilvari’ bir yapı söz konusu olamaz. Bizim kadar Suriye içindeki dinamikler de izin vermez.

Kırmızı çizgi demeyiz Irak ya da Suriye’deki Kürtler’in ülkeleriyle aidiyetleriyle bizdeki Kürtler’in devletle, toplumun geneliyle iç içe geçmişliği aynı değil. Türkiye, kendi Kürt meselesini kendi içinde çözer ve rayına oturtur. Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’nin kaderini değiştireceğini düşünenler Türkiye’ye güvenmiyor. İdari yapıya gelince, aylardır süren müzakereler bunun için. Ama defakto bir emrivaki yapılırsa, bizim tarafımızdan da Suriye’nin diğer unsurları tarafından da kabul edilmez. Otururlar, kendi geleceklerini tayin ederler. Biz de ona çıkıp ‘Bu bizim kırmızı çizgimizdir’ demeyiz.

Nusayrileri de koruruz

Her türlü tedbiri almak hakkımız. Zinhar bunu Kürt kardeşlerimizle ilgili politika olarak yansıtmamak lazım. Kürtler orada asırlardır yaşıyor, asırlarca da yaşayacaklar. Onlar oraların asli unsurlarıdır. Yarın Nusayriler, Hıristiyanlar için de risk olsa biz onların haklarını da koruruz.

Şu ana kadar 26 general Türkiye’ye sığındı. Aralarında tümgeneral bile var. 47 albay, 130’a yakın subay ve 500 asker aileleriyle birlikte Türkiye’ye sığındı. Son dönemde gelenler içinde Nusayriler de var. Ordu adım adım çözülüyor.

Çok sorun gelecek

Yüzyılın en büyük değişimini yaşıyoruz. Herkes safını belirlesin. Artık tereddüt zamanı değil. Maçın da nasıl biteceğini hep beraber görürüz. İlkesel olarak da, paradoksal olarak da doğru yerdeyiz. Süreç daha çok sorun getirecek. Hazır olmalıyız. Bu krizi yönetmeye çalışıyoruz, büyük değişimin içinde olmaya çalışıyoruz.

‘Kuzey Suriye’ kavramını eleştiriyorum. Biraz coğrafya bilen bilir ki, Kamışlı’dan Lazkiye’ye kadar olan kuşak tek bir etnisiteden oluşmaz. Dışişleri’nden, MİT’ten, Harita Komutanlığı’ndan tüm haritaları getirttim. Bizdeki verilerle, basına yansıyanlar farklı. Maalesef önce harita sonra tehdit üretiliyor. Oradaki birçok Kürt aşireti Türkiye müzahiridir. Türkmenlerle Kürtler arasında tefrik yapmayız. İki kasabada, şehirde Öcalan posterleri açıldı diye baştan başa her yeri kırmızıya boyuyorlar. ‘Bir şekilde Türkiye kaybetse’ diye yazılar yazıyorlar.”

Ben Halep’e âşığım

Kaç kez gittim. Bu kadim şehir de (Halep) üzerime hiçbir zaman güneş doğmamıştır. Bu kente aşığım. Olağanüstü bir yerdir. Fakat bugün o şehir top ve tank atışları altında yıkılıyor. İnsanlar öldürülüyor. 3 milyon insan Halep ve civarında tehdit altında. BM genel sekreteri ile konuşurken UNESCO’yu harekete geçirme konusunda mutabakata vardık. Savaşında bir ahlakı vardır.